kadın akademisyenin kız çocuğu

entry1 galeri0
    1.
  1. (bkz: bunlar hep ataerkil söylemler bik bik)

    kadın akademisyenlerimiz, özellikle son dönem sosyal bilimler alanında kendilerini okuyarak var ettiklerinden bu okuduklarını eğer halihazırda kendi bünyesinde uygulayamıyorsa çocuğuna uygulayacaktır. tıp alanında yahut fenni bilimlerde bir ton kadın bildiğin abuk feminist söylemleri çoktan aşmış, hayata dair söyleyeceklerinden çok hayata dair yaptıkları olan kişilerdir. kendi bünyesine uygulayamamaktan kastım evde kalmışlığını ve geç evlenmişliğini mazisinde unutamadığı bir aşk yarasıyla kapatma çabasıdır. ha eğer giderek trend olmuş haliyle evlenmeden de çocuğumu yaşatırım, yahut çocuk yapacam ama onu babasız büyütücem diyerek sonsuz ve überlaik özgür kadın imajının efektif getirisi söz konusu ise dağları deldim tek başıma diyorum ve yaşatırım ben bu aşkı. fakat ben çektim, bari benden sonraki neslim çekmesin babından uygulanacak olan yönetmelikte, taslak sancısı çeken genç bünyeler iğdiş olmaktadır. ve evet kız çocuk. burası olayın en nazik yeridir zaten. annesi sonsuz gender sosyolojisi kuramları altında eğitmektedir onu. şu iki laf baş mottosudur ve günde üç öğün tekrar edilir rit şeklinde. "kadın bedeni bugüne kadar hep meta olarak kullanılagelmiştir canım," “bunlar hep ataerkil söylemler, oysa ki aslında ötekileştirme.”

    -ilayda, kızım bale kursun ne oldu?
    -piyano hocan gelecek egzersizlerini yaptın mı?
    -hımm gerçekten de aldığın mor renkli çoraplar çok güzel.
    -evet ilaydacığım ben de kızıl renkli kotumu giyicem bu akşam.
    -ilayda canım ben bir davete gidiyorum, dolapta soslu makarna var ısıtır yersin. arda gelicek miydi canım bu gece.
    -gerçekten de piercingin çok yakışmış hayatım.
    -baban aradı, viyana'ya yerleşmiş rus sevgilisiyle.
    +anne ardadan çok hoşlanıyorum, ama arkadaşı yamaç da çok hoş bir çocuk, ne yapmalıyım sence.
    -ne istersen hayatım, kendin yaşayıp görmelisin.
    +anne, ben dorukların yazlığına gidicem haftasonu yokum.

    kimi zaman anne bile demezler ismiyle hitap ederler ana olacak o kadına. salonda anne, kitap okurken gözlüğünü takmış; bir yandan şarabını içip göz bozucu derecede karartılmış ışıkta akademik makaleler okurken dip odada kızının dibi dövülmektedir ama çok çağdaşız diyerek ses çıkarılmaz felan. duymazlıktan gelinir.

    evet bu ifade; “kendin yaşayıp görmelisin”, bu anahtar cümledir. bu sayede akademisyen kadının kız çocuğu sonsuz özgürce ve özgüvenini oluşturma maskı altında böylece yetiştirilir. oysa ki ne gerek var? tamam olm çok çağdaşız; hayvan gibi medeniyiz felan da ne gerek var bu kadar largelığa. hangimizin ismi oxford yahut cambridge ünilerinde ders veren bir marla, bir jenneth, bir sylvia, bir jefferson ki? hangimiz bir isabelle huppertiz olm, hangimiz bir luce irigarayız lan. yüzünüze çürümüş balık atarım sizin. niye bu felsefi doktrinler bizde hep kayık duruyo, üstümüze tam oturmuyo? ne olcak o kızın hali peki büyüyünce. hadi emolar demode oldu ordan yırttın. ondan sonra koleje verirsin onu, genç yaşta tipik asmalımescit yahut alman lisesi kızları gibi uyuşturucuya başlar, yaşlı sevgilisi olur, keman virtüözleri ve bunalım bohem şair eskilerinin peşinden koşar. barlarda yarı ünlü tiplerle tek gecelik seks yaşar felan. zor tabii hayat.

    dıptzzzt tik tak tik tak jigsaw edit:
    o gün sessiz kalmıştım
    peki demiştim öyle olması gerekiyorsa
    inanmıştım çünkü
    ancak hiçbir zaman hazmetmedim terkedilişi
    -o gün için öyle olması gerekiyordu inan çok karmaşıktı hayatım ve şimdi düzene koydum bazı şeyleri.hadi yine yeniden? hee? ne dersin?
    -siktir git derim.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük