ezginin günlüğünün şarkılarından bir tanesi.en kalp sızlatan en göz dolduran en sevdiceği hatırlatanı hatta...
Sen uzaklarda ülkem, ben gurbette bir göçmen
Zamanı durdurabilsem, ne ben kalsam ne sen gitsen..
ben sanki bu şarkıyı yaşamışım gibi, sanki bana yazılmış gibi...
--spoiler--
yıllar külleniyor, izi kalıyor aşkın
yüreğim kurtulsa da yangından, alevden
yana yana kül olayım,
unutup yine sevdalanayım geçmem bir daha kadıköy'den
--spoiler--
burasının benim için bir dönüm noktası olacağını içten içe hissetmekte olduğum yer. insan her önemli olayı aynı yerde mi yaşar? var bir büyüsü ama çözemedim.
sen uzaklarda ülkem, ben gurbette bir göçmen
zamanı doldurabilsem, ne ben kalsam ne sen gitsen
yana yana kül olayım,unutup yine sevdalanayım
geçmem bir daha kadıköyden!
"bahçede bir akşam masası, iki kişi başlıyor gece, yağmur yağıyor sessiz..
gidiyorsun birden, suskun, aniden..
yıllar geçiyor üstünden, yüreğim alevlerden kurtulmuş ama izler hala yerli yerinde..
zamanı durdurabilsem, giden de olmamış olsa geride kalan da..
ve ben asla geçmesem kadıköy'den..
vapur davetkar, sitemim ağır basar, geçmem ben o iskeleden..
geçmem kadıköy'den; benden geçtiğin yerden!"
istanbul'un en güzel yeridir. istanbul dışındayken en çok kadıköy özlenir. hele bu istanbul dışında bulunduğunuz yer ankara ise bin kat daha özlersiniz...
üzerine isim kazıdığım bir bank vardı, geçen gittim hala o isim kazılı. işin enteresan yanı aynı isimdi. yine sevgili yapmış şerefsiz.. kafam döndü beylerr..
iç burkan bir şarkıdır, hele birde hatırası varsa!
kadıköy den nefret ederdim, kadıköy ü henüz dinlememişken,
sonra kadıköyü de sevidim, hatırlattığınıda..