istanbul'un sıcak kanlı semtlerinden biridir, halkımız artık güvensizliği hat safhada yaşasada mükemmel meknları ve insanlar bulunabilir orada. Belirli mekanları örnek verebiliriz olcay abimizle vagoncafe, alple matkap tattoo, cadde üzerindeki kedi mağazası, tüley ve elif le demoda, bu gibi güzel yerler bulunur kadıköyde. insanları sıcak kanlıdır, sevgi doludur.
avrupa yakasında ikamet edenlerin ciddi ciddi ''köy ulan orası, hiç bir şey yok'' diyebildiği yerdir. fakat söylemleri yersizdir. karşı taraf kadar olmasada içinde bir çok underground kültürü barındırabilen, büyük bir skalada mekanlara sahip olan, moda gibi muhteşem bir semte evsahipliği yapan ilçedir.
belediye, kadıköy'ün en eski mekanlarından birisini belki de daha büyük bir rant için kapatmaya uğraşıyor, mahkemelere gidiyor. pastane sahipleri yürütmeyi durdurtuyor ama belediye yılmıyor, duvar çekiyor pastanenin önüne, yanına. 50 yıllık pastane tarihe karıştırılmak isteniyor.
özeleştiri kültüründen haberli, sorunu politika üstü götüren ama meseleyi politika içinde gören kadikoy34 com sitesinin kampanyası desteklenmeli gibime geliyor.
eski arkadaş albümünden yepisyeni bir ezginin günlüğü şarkısı.
bir akşam masası, iki kişiyiz, sen ben
gidiyorsun hiçbir şey söylemeden,birden
kadıköyde'de bir yağmurlu bahçeden
yıllar külleniyor,izi kalıyor aşkın
yüreğim kurtulsa da yangından,alevden
yana yana kül olayım,unutup yine sevdalanayım
geçmem bir daha kadıköyden
sen uzaklarda ülkem, ben gurbette bir göçmen
zamanı doldurabilsem, ne ben kalsam ne sen gitsen
yana yana kül olayım,unutup yine sevdalanayım
geçmem bir daha kadıköyden
özellikle bilgisayarla ilgili satışların ve tamirlerin yapıldığı tüm elektronik aletleri görebileceğiniz, haftasonları çok kalabalık olabilen istanbulun anadolu yakasının Taksimi denilebilir.
ezginin günlüğü'nün son albümü eski arkadaş'ın açılış şarkısı. tatlı şarkısı.
ve ben denizin en sevdiği şarkı albümdeki.
edit: duramıyorum dinlemeden yapamıyorum.
bir akşam masası,
iki kişiyiz, sen ben
gidiyorsun hiçbir şey söylemeden, birden
kadıköy'de de bir yağmurlu bahçeden
yıllar külleniyor, izi kalıyor aşkın
yüreğim kurtulsa da yangından, alevden
yana yana kül olayım,
unutup yine sevdalanayım
geçmem bir daha kadıköy'den
sen uzaklarda ülkem,
ben gurbette bir göçmen
zamanı durdurabilsem,
ne ben kalsam ne sen gitsen
yana yana kül olayım,
unutup yine sevdalanayım
geçmem bir daha kadıköy'den
ey akşam vapuru sana mı kalır dünya?
ben o yağmurlu iskeleye inmem, inmem!
yana yana kül olayım,
unutup yine sevdalanayım
geçmem bir daha kadıköy'den.
her nekadar doğup,büyüdüğüm,yaşadığım ve vazgeçemediğim bir yer olsada özellikle moda sahilindeki çiçekçi ve selpakçılardan bir an önce arındırılması lazım,artık nükleer bomba mı atarlar üzerlerine pitbull mu salarlar bilmiyorum. sevgilimizle 10 dakikalık sahil yürüyüşümüz boyunca birbirinden farklı 3 tanesi yanımıza yaklaşarak sözüm ona gaz verici türlü türlü süslemeleriyle "abi 1 tl,oğlum askerde,bak yanındaki güzele hediyen yok mu " gibi nerden topladığı belli olmayan kurtlu çiçekleri satmaya çalışmaktadırlar. ama size taktik veriyim laflarına gider yapın sizde altta kalmayın ozaman siktir olup gidiyorlar,çünkü "istemiyoruz,yok kalsın" sözcükleri onların literatüründe yok sadece küfürden anlıyorlar.
eskiden burada doğanların kimliklerinde doğum yeri olarak istanbul değil kadıköy yazar*. ne ilginçtir**.
ayrıca yazar kişinin gözleri kapalı bile olsa nerede olduğunu anlıyacağı, istediği yeri bulacağı ilçedir. candır.
ezginin günlüğü tarafından, acı çekerken daha çok ağlayabilelim diye yaratılmış süper ötesi eser.
keşke bu denli yanarken canımız, harbiden geçmesek kadıköy'den... ama el mahkum, her gün orada olmak zorundayız... her gün bir anının üzerine basıp geçmeliyiz...
"yana yana kül olayım, unutup yine sevdalanayım... geçmem bir daha kadıköy'den..."
çok güzel bir klibe sahip çok güzel bir şarkı. enfes sözler, muhteşem vokal. ezginin günlüğü'yle henüz tanışmamış birileri varsa sırf şu şarkı bile üzülmeme sebep olur.
istanbul'un en kalabalık ilçesidir.
anadolu yakasının incisidir.
futbol mabedidir. (bkz: şükrü saraçoğlu stadyumu)
anadolu'dan istanbula gelen insanların ilk ayak bastığı yerdir. (bkz: haydarpaşa garı)
rapçilerin uğrak mekanıdır. (bkz: kadıköy acil)
90'larda satanist yuvasıdır. (bkz: akmar pasajı)
enfes bir rıhtıma sahiptir.
sıcak insanlara, iç içe geçmiş sokak ve evlere sahiptir.
yurdumuzun en işlek caddelerinden birine sahiptir. (bkz: bağdat caddesi)
...