Allah'ım kaderimde anarşi ve protesto
antidepresanlar ve içi boş bir gardırop
ne de çok yer kaplıyor mesela al pacino
yardımın gerekiyor kadıköy'deyim stop.
Ne zaman kadıköyde olsam aklımda bu şiir döner durur.
Bir günümü hatırlıyorum yalnızca bir arkadaşımla gitmiştik ekim ayının başlarında şöyle modada biraz yürüyüş yaptık oturduk sonra cimlere uzandık güneş batmaya yakın gökyüzü öyle güzel pembeleşmiştiki denize öyle güzel yansımıştı ki ışıkları biri beni o ana ışınlamalı şuanda hava değil huzur doluyordu cigerlerim o an sanki iyice gün karardığında kalkıp bir şeyler içmeye gitmiştik gece 1 ila 2 gibi sokaklarda sarhoş ve afallayarak yürüyüşlerimi hatırlıyorum gece öyle sessiz oluyorsun ki bazen bütün o çirkin etiketlerin yok oluyor gözümde.
ağva'ya bağlı yeşillikler içinde küçük şirin bir köy. kandıra sınırı ilçesinde bulunmaktadır. yazın cennetten bir köşedir. yanıbaşında pek çok yüzülecek karadeniz koyları bulunmaktadır. köyde basket sahası bulunmaktadır.
Dün reis kadıköy mukimleri bizi “ülke yansa da bunların umrunda değildir, seçim sonuçlarına bakın anlarsınız.” Diye eleştirdi.
Peki o zaman şunu sormak isterim, kendi kitlesi olan ümraniye, sultanbeyli gibi yerlerde yaşayan kişiler neden biz gamsız insanların muhiti olan bu güzel ilçeye kapağı atmak için kıçını yırtıyor? Veya neden haftsonu soluğu buralarda alıyorlar? Niye tüm toplu taşıma araçları bizim buraya çıkıyor... merak ettim de.
2 sene önce sahildeki kara fırında kız arkadaşımla kahve içmiştik. geçmişimde kara bir lekedir o kahveler. yarısına kadar telve, yarım su bardağı şerbet(ne alaka aq), 2 adet lokum 3 adet kurabiye. kardeş öyle şeker komasına girilmez direk pancarı götümüze soksaydınız.
böyle sevimsiz bir anım olan semt. alternatif olarak; istanbul'un açık ara en yaşanılası yeri. taşına toprağına kurban.
Eskiye göre çok daha hoş cafelerin ve ufak restaurantların olduğu güzide ilçemiz.
Ara sokaklarında dolaşmayı, modaya geze geze gitmeyi hala çok seviyorum.
Bazı apartmanların boş duvarlarına da belediye sağ olsun güzel güzel graffitiler yaptırmış. Hiç ummadık yerde çok güzel bir resimle karşılaşabiliyorsunuz.
insanın hayatın da bağımlılık yaratan
içinde kendi ruhunu barındıran, kesinlikle özleten
bambaşka anlamlar taşıyan var olan yer
en güzel günlerin geçtiği yerlerin içinde olmasından sanırım
ya da ben özlemişim tam bilemediğim, hep seveceğim seni.
istanbul'un son cazibe merkezi, kalabalıkların doluştuğu son ada. seküler yaşamın son kalesi, istanbul'un rahat nefes alınabilecek son semti, elbette kalabalıktan dolasyı bu da pek mümkün olmuyor, olamıyor.