meşhur bir türkü hakkındaki yorumuyla cahilliği anlaşıla; çok konuşup boş konuşan sevilmeyen insandır.
efendim olay şöyle olmuştur:
mesut yar'ın burda laf çok programına katılan kadir bey türkü hakkında
--spoiler--
"abi o kadar çok saçma türkülerimiz var ki mesela manda yuva yapmış söğüt dalına yavrusunu sinek kapmış gördün mü türküsü. ne kadar saçma değil mi anda yuva yaparı hiç söğüt dalına sinek nasıl yavrusunu kapar. *
--spoiler--
ey kadir çöpdemir,
cahil herif aç oku ve öğren. biz anadoluda doğum yapacak olan hayvanlar için söğüt ağacından kestiğimiz dalları -ki söğüt ağacının dalları yumuşak olur- yatak olacak şekilde kümeleriz. hayvan çok fazla acı çekmeden doğursun diye, ayrıca oradaki yuva kelimesi senin anladığın gibi öyle çimentoyla kiremitle yapmış değil yuvalamak yerleşti anlamında kullanılmıştır kullanılmaktadır. gelelim yavrusunu sinek kapmış meselesine. e malumunuz hayvan hastahanede doğurmuyor ahırda doğuruyor ve yavrusu ilk doğduğunda üzerinde çeşitli salgılar ve kan oluyor. sorarım hangi böcek sinek kan üstünde uçuşmaz ki?
her şeyi bir kenara bıraktım, senin mantığınla yaklaşırsak eğer sen sıçtın. çünkü türkü bile senin soyadından daha anlamlı *.
uzun lafın kısası çok ama boş konuşuyorsun.
bu adama bakınca insanın aklına tek bir şey geliyor "iticiliğin sınırı yok". bazen diyorum sinan çetin mi daha itici yoksa kadir çöpdemir mi? bir sonuca varamıyorum.
an itibariyle tv8 de cengiz semercioğlu nun konuğu olan kişi. gençken komunist olduğunu daha sonra da liberal burjuva olduğunu söylemiş. ikinci dünya savaşı objelerinden koleksiyonu varmış. daha çok nazi objeleri toplamış. nedeni ise o savaşın en değerli parçalarıymış.
Gazetecilik mesleğine en dipten, pikajör olarak başlamış kişi.
Anlatıyor:
------------
Okulun bitmesine yakın, hayat gailesine düşer. Mesleğe, 87 yılında, Güneri Cıvaoğluna ait Yat dergisinde pikajör olarak başlar. Muhtelif gazete ve dergilerde çalışır. Aktüel dergisinde müzik sayfaları hazırlarken köşe yazarı olmak konusunda diretince ve bu ısrarlı talebi reddedilince istifa eder.
------------- http://arama.hurriyet.com.../arsivnews.aspx?id=242032
(Gerçek Adı: Abdülkadir Geylani Çöpdemir) (d. 1967)
Kadir Çöpdemir, 1967de, Sıtkı-Ayşe Çöpdemir çiftinin üç çocuğu arasında yegáne erkek evlat olarak, Elazığda doğar. Babasının çalıştığı şeker fabrikasının çalışanlarının ikamet ettiği ve koloni olarak anılan bir yerleşim bölgesinde yaşayan, aralarında özelden öte bir sevginin olduğu babaannesinin ve iki ablasının da dahil olduğu, altı nüfuslu bir ailenin küçümenidir.
Altı yaşına kadar Elazığda yaşar. Daha sonra, Sıtkı Çöpdemirin tayiniyle aile, Eskişehire taşınır. Orada da şeker fabrikasının bitişiğinde, geniş bahçeli bir eve yerleşirler. Kadirin yaratıcı bir oyun kurma kabiliyeti vardır. Mesela, mahallenin futbol takımı Lider Sporun kurucusudur. Bir ara takıma forma almak için para toplamaya kalkar fakat bu girişimi, mahalle arkadaşı Erdalın babaannesinin attığı dayağın neticesinde bertaraf edilir.
Bunun yanında aile maddi sıkıntılar içindedir ve bu durum kimi travmatik gelişmelere gebedir: Birisi babama ada tavşanı hediye etmiş. 300-400 metrekarelik yemyeşil bahçede beslene beslene bizim tavşan deve kadar oldu. Kaçar kaçar, beni uzaktan seyrederdi; ben de onu... Okul dönüşü bir gün, annem; Çok güzel bir et yaptım deyince, ben niyeyse, birden duruma uyandım. Çünkü et çok yapılan bir şey değildi. Anlaşıldı ki bizim beyaz tavşan bir katliama kurban gitmiş. Çok travmatik bir andı benim için, hıçkırık, ağlama, kriz... Sonra kuzum oldu, onu da kestiler. Ailemi böyle Belçika canavarı gibi lanse etmeyin lütfen. Dünyanın en tatlı ailesidir ama yokluk işte ne yapsınlar.
Babaannesi her sabah zihni açılsın diye küçük Kadiri okunmuş sular içirip okula öyle yollar. Zihin, ilkokul yıllarında pek açılmaz yine de... Ama ortaokulda roket yapar. ilkokulda hımbıl, sünepe bir çocukken, ortaokulda birden çalışkan bir öğrenciye dönüşür. Kitaplarla tanışır ve tanışıklığın boyutu aşka kadar varır. O zamana kadar Yüzbaşı Volkan, Zagor, Mister No hayranıyken, hikaye kitapları okumaya başlar. Aziz Nesin, Bekir Yıldız, Sevgi Soysal, Firuzan... Sonra saza merak salar, sinemaya vurulur: Bizim lise yıllarımız, 12 Eylülün ezici, gri havasına denk geliyor. Arkadaşlarım pek okuyan insanlar değildi, biriktirdiklerimi paylaşacağım çok da kimse yoktu.
ilk orta öğretimimi Eskişehir'de yaptım. Üniversite,
1983 yılında üniversite okumak için Istanbul'a geldim.
Istanbul Üniversitesi Basın Yayın Y üksek Okulunda okudum.
Ondan sonra işte Türkiye'nin ilk özel radyocularından biriyim.
92 yılında ilk özel radyolar açıldığında Süper FM'de, ilk Türkçe sözlü özel radyoda başladım.
Sonra 94'te falan televizyon programları yapmaya başladım. Işte Ekmek Teknesi de ilk oyunculuk deneyimim.
sıkıcı ve itici bir insandır. aynı masada bulunmak zorunda kaldım kendisiyle, bu kadar mı az bilgi satmaya çalışılır, bu kadar mı akp vizyonu taşınılır, bu kadar mı çok kahve ikramı kurabiyeler tüketilir...
geyik muhabbetinin kralı, üstadıdır kanımca. radyo programları çok güzel ve komiktir. bu aralar akşam iş çıkış saatinde metro fm'de pascal nouma'yla yaptıkları aragaz isimli programda gülmekten baya baya altıma sıçırtıyorlar.