cinsiyet ayırmadan düşünelim bakalım: bireysin, doğduğunda edindiğin bir adın var (soyadınla birlikte) yaşıyorsun, birine aşık olup evleniyorsun. adam seni alıyor ama şartı var, değişeceksin. (cıks, hiç hoş değil) bu evlilik mevzuunun kanunlarla düzenlenmiş bir sözleşme olduğunu akıldan çıkarmamak lazım. bir tür ortaklık gibi yani.
birinin ismini ortak isim gibi kabul etmek, taraflardan diğerini doğrudan "küçük ortak" haline getiriyor. olmaz kardeşim, işletme hukukuna aykırı.
asıl daha büyük mesele var ki, hiç açmayayım daha iyi...(duramayacağım)
kütüğünü taşıyorlar bir de. sen bilmem kaç yıl istanbul'un göbeğinde bir yerde kayıtlı oluyorsun, sonra yüreğin bir aşka düştü diye bilmem kaç yaşından sonra kalkıp maraş'ın bir yerlerine gidiyorsun. ne gerek var ki? asıl bunu halledin siz.
aile iki insanın gönüllü (mutual) anlaşmasıyla kurulur hale gelmeden, toplumun resmi organları mühürlü-damgalı .ezevenklikten vazgeçmeden, tartışma, kadının şımarık ve bilinçsiz feminist tutturması diye hükümsüzleştirilmeye devam eder.
o kadar önemsiz madem, erkek sözlük kullanıcıları evlendiklerinde karılarının soyadlarını alsınlar (kanunen mümkün. örneği de tansu çiller'dir.) hatta evli olanlar idari bir işlemle (dava açmak gerekmiyor) kimliklerini değiştirsinler. (samimiyet istiyorum, başka bir şey değil.)
evlenene kadar yirmi küsür yıl taşıdığı kimliği değiştirip başka bir kimliğe bürünmek istemeyen bayanların içinde bulunduğu güzel davranış. düşünün ki 28 yaşında evleniyorsunuz ve de bir iş kadınısınız. belli bir yere kadar gelmişsiniz ve o edindiğiniz mevkiye kadar hep aynı kimliği taşıyorsunuz. belki makaleniz yayımlanıyor, odanızın kapısı var isminiz yazıyor, kartvizitiniz var adınız soyadınız yazıyor, yurt dışı görüşmeleriniz var ve sizi babanızın soyadı ile tanıyorlar. ama bir gün geliyor ve evleniyorsunuz. ve bütün bağlantılarınıza tekrar ulaşmanız gerekiyor, o güne kadar yapmış olduğunuz işleri tekrar gözden geçirmeniz gerekiyor..haydi bütün bunları bir kenara bıraktım bir insanı büyütüp yetiştirmiş, o yaşa getirmiş babalık yapmış bir insanın soyadını taşımak daha anlamlıdır bence. dünyaya o kimlikle geldikten sonra kafa karıştırmanın mantığı nedir? ayrıca soyadını aldığınız insan belki de sizi bir gün yarı yolda bırakıp gidicek ama doğduğunuzda almış olduğunuz soyad sizinle kalacak. bu yüzden yapanların ayakta alkışlanması gereken bir durumdur. ayrıca sorarım bayan arkadaşlara, soyaddan başka en anlamlı baba yadigarı nedir?
gayet yerinde olan bir uygulamadır bence, zira asıl mantıksız olan kadının kocasının soyadını kullanmak zorunda bırakılmasıdır, bu haksızlıktır ve kadınları ikinci sınıf vatandaş olarak görmenin bir göstergedir. şimdilerde çok şükür kadınlara da sahip olmaları gereken haklar tanınmıştır ve kadınlar kendi soyadlarını koruyabilmektedirler. iki soyadının birlikte olması durumuysa kişinin kendi seçimi olması dolayısıyla yadırganmaması gereken bir durumdur, aslında çok da garip değildir. örnekleri için lütfen (bkz: meksika)
eğer kişinin soyadı "ad" olarak da kullanılabilecek gibiyse çok yakışabilen bir durumdur. evlendiklerinde eşlerinin soyadını alırlar, kendi soyadları da ikinci ad olur.
örnek: çiçek, sevgi, gönül, yıldız vb isimler. (özlem sevgi hurmacı, melis gönül özer gibi...)
yok eğer hatun kişinin soyadı bildiğin soyad ise yani -ci, -cı gibi eklerle bitiyorsa, hele hele bir de -oğlu gibi bir takıya sahipse afedersiniz çok boktan ve komik bir durum oluşur.
kısa soyadlılar için uygun olabilir belki hatta karizmatik bile gösterebilir ama ya bir soyadı 15harften oluşan bir kelimeyse? özellikle kodlamak çok sinir bozucu olurdu herhalde. (bkz : uzunkavaklaraltındayataruyumazoğlu)