hem de en erkeninden... dünyada bir ilk, galakside yaşanmamış bir deneyim, kainat kainat olalı böyle atılım görmedi şerefsizim. vay anasına na'ptık olm biz? helalimiz var lağn. bak batı ne gadağn gelişmiş emme, kim önce verdi seçme ve seçilme hakkını? biz.. demek ki, batı o kadar da batı değilmiş, muasır medeniyetler o kadar da muasır değillermiş. biz daha medeni imişiz, daha muasır imişiz... bak verdik hakkı muhtar olabildiler en basitinden. ikametgah kağıdı verdiler, 12 fotoğraf istediler yeri geldi. muhtarlığa kadın eli değdi. "bir de fadime var ki sevilir muhtar kadar" diye türküler yakıldı, kandemirildi, kondukuldu...
şaka bi yana ne zaman çeşitli mahfillerde kadın hakları tartışılmaya başlansa hemen bu geyik döner: "kadınlara seçme ve seçilme hakkını en erken veren ülkeyiz." halbuki biz biliriz ki haklar verilmez alınırdı. ama kadınlarımıza lütfetmişler o zaman için, bu seferlik bizden olsun demişler, al şu hakkı, sok cebine, belediye encümeni falan olursun en olmadı demişler.
tatsız tuzsuz bi masaldır anlatılıp gidiyor. ulan bu ülkede kadına şiddet var mı, var. kadın ucuz emek olarak hiçbir sosyal güvencesi olmaksızın üç otuz paraya köle gibi çalıştırılıyor mu, evet. aile meclisinin aldığı kararla töre cinayetine kurban veriliyor mu, şüphesiz. "namus cinayeti"'ne ceza indirimi uygulanıyor mu, muhakkak. ee? daha ne seçmesi ne seçilmesinden bahsediyorsun sen? kadın kocasını, bir ömür beraber yaşayacağı insanı kendi seçebiliyor mu yoksa babası mı seçiyor, aile büyükleri mi seçiyor onun yerine? onu söyleyin bana.
bi de bu komik olmaya başladı. gerçekten komik. öyle kadına seçme ve seçilme hakkını en erken biz verdik demek o kadar gurur duyalacak bir olay olmuyor hal böyleyken. madem uygar batı medeniyetinden bile önce attık bazı adımları, ki onlar da imajdır, sembolik adımlardır, neden yarışa bu kadar önde başlamamıza rağmen bu denli geri düştük on yıllar geçtikçe ileri gideceğimize, sorusu geliyor insanın aklına ister istemez.
ya neyse ben bozguncu gibi olmayım şimdi. garının sırtından sopayı karnından danayı eskik etmeycen, kadın dediğin... tey tey tey...
seçme ve seçilme hakkıyla seçme hakkı arasındaki farkı idrak edememek kötü bir durum elbette. seçme hakkı tarihleri değil hem seçme hem seçilme tarihleri bizim konuştuğumuz olay. bahsi geçen tarihlerin çoğu, seçme hakkı verilen tarihler. bizim bahsettiğimiz seçilebilme hakkı. ah be sözlük napalım şimdi?
türkiye'deki ilk hakkın verildiği tarih olan 1930'u almamış, tam hak verilen 1934'ü almış zihniyet, gitmiş ingiltere için ilk hakkın verildiği ama aslında hak verilmediği tarihi almış. sözlük yazarları da cahil ya yersen lüpen olaylarına girilmiş bakıyorum da. yemezler.
ayrıca türkiye cumhuriyeti'nden önce varolan milletler ve devletleri verdiği hakları alıp asfsdsaf gibi anlamsız gülme efektleriyle lan sizden önce vermişler bunu demek oldukça güzel bir tespit elbette. ancak kurulan türk devletine bakılınca koskoca ingiltereye bakılınca aradaki kısa sürede bu hakkın verilmiş olması anlaşılamıyor tabii bazı bünyelerce.
olay en erken vermekte değil henüz yeni kurulmuş bir devletin kadınlarına güvenerek daha 1935 yılında onlara mecliste sandalye vermesidir. asırlık ülkeler henüz sadece oy vermekle oy kullandırmakla uğraşırken.
"hak verilmez alınır diyerek" karşı çıkacağım cümle.
kaldı ki kadınlara seçme ve seçilme hakkını vermiş olsan da bunu kadınlar istemediği sürece almazlar. almadılar da en başta. oy kullanmadı çoğu. kullananlar da 'bey' leri neye oy at dedilerse ona oy attılar.