başörtülü insanları yakından tanımamak, ne niyetle başlarını örttüklerini bilmemenin vermiş olduğu cehaletle, cahil cahil konuşmaktan başka bir şey değildir...
21.yy'da hala insanları kıyafetlerine göre değerlendirmek, kıyafet bazlı bir sınıflama yaparak insanları dışlamak, insanların kişisel tercihlerine saygı duymamak hatta ısrarla onlara gerici, yobaz damgasını yapıştırmak acaba çağdaş zihniyetin tam olarak neresine denk geliyor sorgulanmalıdır!
asıl yobazlık, gericilik 21. yy'da insanları halen kıyafetlerine göre değerlendirerek indirgemeci bakış açısına sahip olmak, insaların kişisel tercihlerine saygı duymamak, insanlara sadece insan olduğu için bile saygı duymak gerektiği kriterinden uzak değerlendirmelerde bulunmak, insanların dini inançları, dini değerleriyle alay edip bir de üstelik onları siyasete alet etmek, onların üzerinden prim yapmaya çalışmak...tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de o insanların yaşam tarzı hakkında , onları yönlendirmeye çalışacak kararlar almak, onları bir 'hiç' yerine koymakla eş değerdir.bu durumda çağdaş insanın , kendini çağdaş sanması da yeniden sorgulanmalıdır.
insanları yakından tanımadan onlarla ilgili hükümler veremezsiniz! sahip olduğu dini değerleri, yalan yanlış okuduğunuz yerlerden ögrenemezsiniz! yalan yanlış okuduğunuz, ögrendiğiniz şeyler başörtüsünden korkan bir zihniyette olduğu gibi zavallılıktan başka bir şey olmayacaktır!
insanlar maddeye değer yükler. baş örtüsününede öyle isyanlar, kurallar ve koca bir şeriatı yüklenmiştir ki kendi iradesine güvenip hayatını özgürce yaşamak isteyen her kadın korkar baş örtüsünden. korktukları örtü değil o örtüye yüklenen koca bir zihniyettir.
sanırım korkulan şey takılan başörtüsünün, 1400 yıl önce indirilmiş olan kuranı kerimdeki emir üzerine takılması ve bu da gericilik olarak düşünülüyor, ya da başörtüsünü doğu kesimde genelde gelenek gereği takıldığı için, ama önemli olan o başörtüsünü takan zihnyetin sizinle aynı fikirde olup olmadığı, hala kuranı kerimde başörtüsünü emreden bi' ayet yok v.s şeyler söyleniyor, ya da irana benzemekten korkuluyor ama bu ülkede bunun olması zaten imkansız bi' olay, benim bi' inanışım var ve onun emri üzerine başörtümü takıyorum, siz korkun ya da bunu gericilik olarak değerlendirmeniz umrumda değil, ki çağdaş olmak sizin için açılmak ya da bi' dine inanılıyorsa emirlerini yapmamaksa buyrun çağdaşlaşın, ama bazı şeyler beyinde biter bunu anlamak çok zor olmasa gerek, bu nedenle islamiyeti bilmeyen ve takılan başörtüsünü sadece bez parçası ve gericilik sembolü olarak değerlendiren zihniyetin görüşüdür.
korkmamak elde değil. bir baş bağlayış yöntemleri var CHUCKY' ler, fredy'ler halt etmiş o görüntü karşısında. aman saç telin görünmesin tahrik oluruz sonra. yüzünden boya akmasına, kıyafetinin tüm hatlarını göstermesine ve başı açık olan herhangi birinden daha fazla dikkat çekiyor olmana aldırma sen!
başörtüsünden değilde getirdiklernden korkan zihniyet bu kanımca.türbanla baş örtüsü ayrımını yapan zihniyettir sanıyorum.ikisinin bu ülkede farklı anlamlara geldiği aşikar bunu fark edemeyen zihniyet ne olmakta kim bilir?
Neden Sıkmabaş diyorum?..
Bazı okurlar, "Türban" ya da "Baş örtüsü" sözcüklerini kullanmayıp ısrarla "Sıkmabaş" dememi bir aşağılama olarak kabul ediyor ve "Bu tutum size yakışmıyor" diyorlar..
Hayır.. Aşağılama falan değil.. Adı bu ondan..
Bu baş bağlama şekli, Türban değil..
Açın dinci gazeteleri.. Yıllardır kopan kıyamet son günlerde iyice yoğunlaştı. Manşetlerden inmiyor. Ama bu gazetelerin hiç biri Türban sözcüğünü kullanmıyor. Ülke "Türban" diye sallanırken dinci gazetelerin bu sözcükten ısrarla kaçınmaları dikkatleri çekmiyor mu?.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan "Türban" diyor mu hiç.. Tersine.. Yandaşlarına emri var. "Türban demeyin" diyor..
Erdoğan ve dinciler "Türban" lafını niye kesinlikle kullanmıyorlar, hiç düşündünüz mü?.. Düşüne durun. Ben anlatayım..
Türban diye bir baş örtme şekli var.. Ama bizimkiyle uzaktan yakından alakası yok. Bir Hint (Sikhler) gurubunun erkeklerinin baş örtüsü Türban.. Fransız modacıları geçen yüz yılda bundan ilhamla, bir kadın başlığı yarattılar. Adına Türban dediler. Mevhibe Hanım Türban kullanırdı zaman zaman. Yani Türban Çankaya'ya ismet Paşa zamanında çıkmıştır. Abdullah Gül zamanında değil..
Türban'da eşarp, tülbent, her neyse, başa dolanır ve boyna asla inmeden, orda biter. Bizzat başbakan, Meydan Larousse'dan okumadı mı, güya ders verirken..
"Kenarsız" diye.. Kenarsız.. Ne demek o?.. Kep gibi başa oturur, kenarı yoktur, aşağı inmez.. Türban, bir tür şapkadır yani.. Tepeyi örter, yandaki saçlar açıkta kalır, görünür.
Bu baş bağlama şekli, "Baş örtüsü" de değildir.. Baş örtüsü, genel bir isimdir.. Yedi yüz çeşidi vardır, Türban dahil..
Baş örtüsü başı örten şeyin genel adıdır. Bir "Özel" biçimi ifade etmez.
Baş örtüsünün saçın tüm tellerini örtmesi diye bir şey yoktur. Zaten islam'da da saçın tüm tellerinin örtülmesi emri yoktur. Kuran'da hiç yoktur. istenen, kadının erkekleri tahrikten kaçınması, bunun için de makul şekilde örtünmesidir.
islam alimleri, hatta namazda da kadın saçının görünmesine itiraz etmediklerini ifade etmişlerdir.
Oysa bugün moda olan, tartışılan baş örtüsü şekli, üst üste iki eşarp kullanarak saçın bütün tellerini gizler. Alttaki eşarp öyle sımsıkıdır ki, saçın hiçbir teli, hiçbir şekilde dışarı sarkamaz. Üzerine örtülen, renkli, pahalı, marka eşarp ise aslında süstür. Hatta süsün ötesinde bir sosyal seviye gösterisidir. Aslında bu pahalı, göz alıcı marka eşarplar, Hermesler, Vakkolar örtünme kuralının ruhuna, o sığındıkları inanca tam da aykırıdır, o ayrı..
Ne var ki, başı böyle bağladın mı, hizmetçiler, gece konducular, köylülerden ayrılır, kentli olursun. Hizmetçi değil hanım olur, sınıfını gösterirsin.
Ortaköy'e gelin. Önünüzden her gün sayıları artarak geçen Sıkmabaşlılara bakın. Bu sımsıkı başın altındakilerin, nasıl günün modasına uygun, hatta nasıl seksi, yani dinin temel isteğine ters giyindiklerine bakın.. Erkek arkadaşları ile nasıl sarmaş dolaş dolandıklarına bakın..
Yani işin aslı, iddia edildiği gibi din ve inanç değil.. Kuran emri hiç değil..
Peki ne?..
Bu saç şekli kentlerde belli bir tarikatın simgesi olarak belirdi ilk. Altında uzun pardösüler olarak.. Pardesü renkleri tarikatın hangi koluna ait olduklarını gösteriyordu. Kılık tam bir dini üniformaydı. Sonra Necmettin Erbakan'ın liderlik ettiği partiler bu kılığa sahiplendiler.. Tek renk, tek tip pardesüler yerleşmedi, ama bu tek tip baş bağlama şekli, o partinin simgesi olarak yayıldıkça yayıldı. AKP ile de doruğa ulaştı.
Recep Tayyip Erdoğan'ın "Siyasal simge ise siyasal simge ne olacak" diye meydan okuması, aslında meydanı boş bulunca gerçeği itiraf etmesidir.
Baş örtüsü bu ülkede siyasal simge olmaz. Baş örtüsü dini simge de olmaz. Baş örtüsü simge olmaz. Olamaz.
Baş örtüsü, Müslümanı, Sünnisi, Alevisi, Hıristiyanı, Yahudisi, Yezidisi, Türkü, Türkmeni, Kürdü, Rumu, Ermeni, Süryani, Laz, Çerkez, Yahudisi ile Anadolu kadınının yüzlerce yıllık görüntüsüdür. Bu yüzden bu ülkede baş örtüsüne itiraz eden de yoktur.
Ne CHP.. Ne asker.. Ne ben.. Tek kişi gösteremezsiniz.
itiraz, bu siyasal simge olan, bu gamalı haç benzeri dini siyasetin içine sokan bağlama şeklinedir. Bu şeklin de adını doğru koymak gerekir ki, kimse kimsenin kafasını karıştırmasın.
Dinci kesimin ısrarla "Baş örtüsü" demesinin sebebi açık.. Karşı olanlara "Hah işte gördünüz mü, bunlar baş örtüsüne karşı" demek için.. Diyorlar da..
O zaman.. Karıştırmayalım..
Türban değil.. Baş örtüsü hiç değil..
Türban deyince akla tek şekil gelir.. Hint usulü.. Baş örtüsü deyince, bin türlüsü..
Bu özel, bu üniformasal, bu simgesel baş örtme şeklinin adı Sıkmabaş'tır..
Bu siyasal simge olarak kullanılan, laik anayasayı delmek için alet edilen özel bağlama şeklini kafa karıştırmadan ifade etmenin tek yolu, doğru sözcüğü kullanmaktır.
Bugün Sıkmabaş!..
Daha uygun bir ad bulunana ve yerleşene kadar ben Sıkmabaş demeye devam edeceğim..
Aşağılamak için değil.. Kavram kargaşası yaratmamak, ne dediğimi kimseyi yanıltmadan anlatmak, kafa karıştırmak isteyenlerin tezgahına düşmemek için.
"Ben baş örtüsüne karşı değilim. Hiçbir zaman da olmadım" lafımı yürekten etmek için.. Örtüye değil, siyasal simgeye karşı olmak.. Meselenin ruhu bu..
Onun için terimleri bilinçli olarak karıştıranlardan ayrılıyor, oyunlarına gelmiyor ve karşı olduğum şeyin "Sıkmabaş" olduğunun altını çiziyorum, baş örtüsü değil..
Tamam mı?..
Sıkmabaşlı kardeşlerim bu deyişimden alınıyorlarsa, beni değil, kendilerini yargılasınlar, "Niye alınıyoruz" diye..
başörtüsünden değil, türbandan, daha da önemlisi, hem laik hem müslüman olunmaz, ya müslümansındır ya laik, ikisi beraber olmaz diyen, üzerine çıkıp biz demokrasiyi kullanarak amacımıza ulaşıp sonra demokrasiyi bırakacağız diyen adamlara karşıdır bu korku. bunları, bizzat çok demokratik geçinen bir adamın ağzından duymasına rağmen, inanmayıp, duymazdan gelecek kadar körleşmiş zihinleredir bu korku.
"türbanı inancım gereği takıyorum siyasetle alakam yok bu benim en doğal hakkım" diyen kişilerin, başbakanımızın(!) "türban siyasi bir simgedir" derken haklarını savunamaması ve bu din sömürüsüne alet edilmeleri sonucunda bundan sonra getirilecek ab-abd destekli düzenlemelerde de seslerini çıkartamayacakları ve sömürülmeyi, kullanılmayı, ezilmeyi kaldırabilecekleri ve aynı zihniyetteki kişilerin yetiştirilmesini sağlayacakları için korkulur.
bu türkü ile anlatabileceğimiz türden bir korkudur.
ay balam
tek başıma çıkirem ben dağlara bala dağlara bala dağlara
dağlara bala dağlara
yangını volkan görirem
cin görirem can görirem
mezerde hortlak görirem
bin türlü tufan görirem
türlü bir yaban görirem korkmirem
korkmirem bala korkmirem
ay balam
şafak vakti düşürem ben çöllere bala çöllere bala çöllere
çöllere bala çöllere
kükremiş aslan görirem
kan giyen sırtlan görirem
dalgalı umman görirem
cin görirem can görirem
mezerde hortlak görirem
bin türlü tufan görirem
türlü bir yaban görirem korkmirem
korkmirem bala korkmirem
ay balam
bu korkmamazlığım ile bu korkmamazlığım ile
vallahi bala billahi bala tillahi bala
harda bir yobaz görirem
harda bir softa görirem
harda bir molla görirem
korkirem bala korkirem bala korkirem
kandan fikirlerinden
riyakar zikirlerinden
korkirem bala korkirem bala korkirem
korkirem bala korkirem
evet korkuyorum. bir bez parcasindan dahi korkar hale geldim diyen, atalarinin basörtülü oldugunu unutmus, tarih ve din olgusu kavramlarina bir hayli uzak, kendini modernist diye tabir eden zihniyet.
korkulan başörtüsü değil içindeki beyindir.o beyin o kadar cahildir ki savunduğu başörtüsünün gelecekte onun butun özgürlüklerini kısıtlayacağının farkında değildir.
muhtemelen korktugu duruş kadının başörtüsü degil,başörtüsünü kendine mal eden duruştur.bu duruştakiler islamiyet sadece kendine indi zanneder ;
(bkz: http://www.youtube.com/watch?v=_jO7IpTAQng)
ve kendi gibi düsünmeyenlere acımasızca elestirilerini yöneltir adınıda '' kadının başörtüsünden korkan zihniyet '' koyar.
korkumuz başörtüsünden değil hilebaz ve riyakar fikirlerindendir. laik kadını fahişe addeten gerici zihniyetleridir. bu zihniyetin sonu gelmeyecek istek ve taleplerinin ülkemizi başörtüsüz kadınların ve takkesiz erkeklerin yaşayamayacağı bir ülke hale getirme çabalarındandır. onlar özgürlüğü ve barışı yanlızca kendi baş'ları sözkonusu olduğunda dile getiren hoşgörüden ıramış gerici yobazlardır. şaşılacak şeydir bu kapatmalığın nersesindedir özgürlük. namusu, inancı bedende aratan gerici bir erkek zihniyetine kapatma olan hangi kadın ne kadar özgür olabilir. bu zihniyet hangi insanı nasıl özgür bırakabilir. onlar sadece namaz bozar. az okumuşları da orda burda büyülü sesler çıkararak sözün kendilerinde olduğu yalanıyla var hissederler kendilerini.
başörtüden korkulmaz evet ama türbandan da korkulmaz nedenine gelince bir bez parçası olarak giyilen bu türbana yüklenilen anlamdan korkulur , insanlar öyle garip yaratıklar ki ne düşündüğünü anlamak gerçekten çok güç.
kimisi tamam der ben bunu kendime mucbur hissediyorum tamam deriz ama bazıları da çıkar der ki diğer namusuzlardan ayrılmak için işte o zaman gerçekten korkulması gereken zaman başalar.
aslında bunu yapmaması gereken belkide tek din olan islamiyeti bile böylesine çirkin olaylara alet ederek insanı dininden soğuturlar , korkulması gerekenler de bunlardır işte.