kader olgusu islam'da en çok karıştırılan iman esaslarındandır. gerçekten de bir yerden sonra insanın kafası karışır, nereye doğru gittiğini anlayamaz. bir bizim elimizde olan, kendi akıl ve irademizle çizdiğimiz kaderimiz vardır. örneğin; camiye gitmekle meyhaneye gitmek tamamen sizin tercihinizdir. çünkü bunlardan birini yapabilecek iradeye sahipsinizdir. bir de elimizde olmayan kaderimiz vardır. mesela; doğmak, insan olarak yaratılmak, müslüman ya da müslüman olmayan bir ailede dünyaya gelmek. annemizi, babamızı, dünyaya geleceğimiz çevreyi kendimiz seçemiyoruz. bu iki tür kader de allah tarafından önceden bilinmektedir. vakti geldiğinde kaderin vuku bulması ise kazadır. her hangi bir fiili yapıp yapmamak arasında bize serbestlik tanınmış ancak karşılığında bir ödül ve ceza da belirlenmiştir. diğer yandan bir insan ya da cin olarak dünyaya gelmekten dolayı bize verilecek bir ödül de yoktur bir ceza da. bu da elimizde olmayan kaderimizdir.
edit: allah'ın kulları için belirlediği ve kaydettiği durumlar vardır bir de kulun yapacaklarını ilmi ile bilip kaydetmesi vardır. allah bir kulun cennet ya da cehenneme gidip gitmeyeceğini belirlemez. bunu belirleyen kulun kendisidir. mesela şeytanı ele alalım: şu anda tövbe kapısı açıktır. yani şeytan tövbe etse, allah'a karşı geldiği için af dilese kabul edilecektir. ancak tövbe etmediği sürece allah katında lanetli bir kuldur. halbuki meleklere yüzlerce yıl hocalık yapmış bir kuldu. şimdi şeytanın tövbe etmesi ya da etmemesi ya da vakti zamanında allah'a isyan etmesi allah'ın belirlediğinden dolayı mıdır yoksa şeytanın kendi iradesiyle verdiği bir karar mıdır? bu durum akıl ve irade sahibi tüm kullar için böyledir. tabi mevzuya çok derin bakınca cüzi irademizle o külli iradeyi çözemiyoruz. ancak kabul etmemiz imanın şartıdır ve kadere allah'ın bildirdikleri çerçevesinde inanmayan kişi iman etmemiş sayılır.
tasavvufta inanışa göre tanrı insanı kendinden var etmiştir. insan bir anlamda tanrının suretidir.(tabii burda enel-i hak hadisesini zikretmek isterim fakat uzun oldukça isteyen araştırabilir biraz karmaşık bir konu buradan şirk anlamı çıkartılmasın)tanrının insana kendinden verdiği nedir peki? evet zamandan mekandan münezzeh olmak değil tabii ki. bunun adı iradedir. tanrı kendi iradesini külli (tam) irade insan iradesini de cüz-i (sınırlı) irade olarak tecelli ettirmiştir. ve buradan çıkarılacak şey insanın bu irade ile yaşamını doğrulara göre düzenlemesi günahlara girmemesidir. zaman zaman insanların maddi kaygılar vb sıkıntılar sağlık sorunları vs nedeni ile dara düşüp isyana eğilimleri olmaktadır buna bizzat ben de çok zaman dahil oldum. bizim sıkıntılarımızı anlayamayışımızın neden bunları yaşadığımızın temel nedeni irademizin
cüzi (sınırlı) olması tanrıdaki her bilgiye haiz olmamamızdır. işte burada kadere rıza ve iman devreye girer (islam öğretisine göre) hayır ve şer her şey yaradandan gelmektedir fakat bunu bir biçimde şekillendirecek olan insandır. insana bu yolda en çok gereken neden ve nasıl davranmasını öğretecek şey ise bilgidir. bilgi ne kadar azsa insan başına gelenleri o denli yanlış yorumlar ve günaha sürüklenir. şüphesiz allah yargılayıcı olduğu kadar da insanı zaaflarla yarattığını bildiğinden bağışlayıcıdır da.
allah'ın bize yazdığı kader şuna benzer diyelim ki yüksek bir yerden otoyola bakıyorsunuz ve iki tane araç hızla birbirine doğru yaklaşıyor ve sizde diyorsunuz ki bunlar bu hızla giderse şu dakikada çarpışırlar. ve bunuda bir yere not ediyorsunuz ve dediğiniz dakika arabalar çarpışıyor. bu arabaları siz mi çarpıştırdınız? hayır ama biliyorsunuz. en basit örneğiyle kader böyledir. allah'ın ilminin sınırları olmadığı için bizim ne yapacağımızı biliyor işte biz buna kader diyoruz.
kısacası allah yazdığı için değil biz yaptığımız için allah yazıyor.
kader insanın elindedir. lakin cüzi(küçük, az)iradesiyle insanın elindedir.
hiç bir canlıya vermediği beyni sana vermişse yargılar. hem de öyle bir yargılar ki feleğin şaşar. zaten yüce kitapta sık sık "aklınızı kullanmaz mısınız?" diye yazmasının sebebi budur.
irade diye bir şey varsa tanrı geleceği göremez. geleceği tam anlamıyla biliyor ise insan iradesi olamaz. neticede kaderlerimiz biz daha doğmadan çizilmiş demektir ki bu yazılan senaryoya göre oynadıktan sonra tanrı bizi cezalandırıcak ve mükafatlandırıcak ise ortada büyük bir sorun var demektir.
düşün ki ; sen, insan denen bir varlık yaratıyosun, ve yaratır yaratmaz onun cennetlikmi cehennemlikmi olduğunu belirliyosun, ve hiçbir şeyden haberdar olmayan yine sen ana rahminden bu dünyaya safca bir merhaba diyorsun. geberip gittiğinde ise sen ogün burda niye böyle yaptın diye yargılanıyorsun.
çok ilginç...
o zaman şimdi buradan sesleniyorum ; ben kötü insan olmak istemiyorum, ben tam senin istediğin gibi bir kul olmak istiyorum, bu yüzden beni ona göre yönlendir...
"irade" deyu bir kavram var ki bu kişinin (kendi ailen ve ırkın, fiziksel özelliklerin vb cebri kader hariç)kendi seçimlerini yapması ve sonucundan mesul olması demektir...
imam maturidi'den "kitabut tevhid" tercümesi okuyun sorularınıza cevap....
yanlış bir söylemdir, kader değişik devam yolları bulunan bir olgu olabilir. ancak bazı doneler belirlenmiştir, nerede doğduğun, hangi aileye doğduğun, ailenin maddi manevi durumu, milliyetinin maddi manevi durumu, bunların hepsi insanın hayatında hep soru konusudur.
kader bence allah´ın insanla oynadığı bir "satranç" oyununa benzer. bir usta satrançcı, karşı taraf oyunu kaybetse bile onun iyi mi kötü mü bir satrançcı olduğunun yargılamasını yapabilir. ben kasparov´la bir satranç maçı yapsam, çok büyük bir ihtimalle ben oyunu kaybederim. ama o oyun esnasında yapmış olduğum bütün hamleleri de "kendi isteğimle", "benim için en iyi olduğunu düşündüğüm" hamleleri yapmışımdır. ama oyunu her halükarda yönlendiren, gene de kasparov olmuştur. haaa isterse bana yenilir de kasparov. ama ona da karar veren gene de kendisidir. bu durum benim anladığım bağlamda kaderin oluşumuyla büyük bir benzerlik taşır diye düşünürüm. ve sonuçta bana kasparov yapılan bütün hamleleri değerlendirebilecek, benim iyi ya da kötü bir satrançcı olduğum konusunda son derece isabetli bir sonuca ulaşabilecektir. bence insan kaderi böyle görmelidir.
kaderimi çizdi demek yanlış bir tabirdir. allah kulunun kaderini bilir, onu da allah yapan budur zaten. nasıl ki bir mühendis icat ettiği makinanın hangi koşullarda ve hangi seçimlerde başına ne geleceğini biliyorsa allah da kulunun başına neler geleceğini bilir. o allah kulunun tüm tercihlerini bir bir bildiği için bunu da bir yere kaydeder. kader kısaca şudur: kulun iradesi vardır, kul seçer allah da hangi yolu seçeceğini önceden bilir. Allah ı tüm evrene hakim kılan da ta baştan sonuna kadar neler olacağını bilmesi değil midir mantık olarak?
sevgili yazar kardeşlerim, biri beni aydınlatsın. kader mevzuunu az çok anlayabiliyorum. yapacaklarımızı bilir o sebepten irade bizimdir. ancak bir husus var ki orayı çözemiyorum.
'ben gizli bir hazineyim, istedim ki bilineyim' buyurdu ve yer yüzünde halifesi olmamaız için yarattı bizi. burda hemfikir olduğumuzu düşünüyorum.
ruhundan üfledi ve hepimize can verdi. burası da tamam.
ancak, yaratılırken -biraz somutlaştırmak için benzetme kullanacağım, hatam varsa affola- örneğin komşumuz mahmut amcayı 6 birim iyiye eğilimle yarattı, karısı ayşe teyzeyi 1 birim iyilik eğilimiyle yarattıysa, ayşe teyzenin ateist olması ve sonsuz cehennemle cezalandırılması aslında gerçekten de ayşe teyzenin elinde olan bir şey midir?
tüm alemlerin yaradılış sebebi olan hz muhammedin saf iyilik dolu olması ve cennetin en mükemmel yerlerinde oturması hz muhammedin iradesi midir? yoksa külli irade mi?
sonuçta allah izin vermeseydi şeytan da isyan edemezdi, ben de bu entryi giremezdim.
hz yusuf (doğru hatırlıyorumdur umarım) zina yapacağı sırada cebrail tarafından uyarılmadı mı? öyleyse külli iradenin eylemlere müdahale ettiğini de söyleyebiliriz.
sevgili yazarlar nasıl sorumlu tutabileceğiz o zaman insanları? bir masaya sen neden sandalye değilsin sandalye olmadığın için seni yakacağım denilmesi haksızlık sayılmaz mı masaya? masa demeyecek mi madem sandalyeleri seviyordun neden masa yaptın beni suçum ne benim?
sadece tanrı ne yapacağımızı bilir; şıklar sunar ve neyi seçip seçmeyeceğimizi bilir. bizi yönetmez. yönetse zaten bu dünyaya gelmemizin anlamı yoktu. özgür iradeni al kullan der. gören göz işiten kulak da bunun farkına varana kadar atı alan üsküdarı geçer tabi.
Kader'i Allah çizer. Sen özgür iradenle bunu değiştirebilirsin. Kaderde değişmeyen şeyler nadirdir. Anne baba - Ne zaman öleceğin gibi. Bu tarz şeylerin arkasına saklanarak yargılanma hissiyatından kurtulamazsın.
bu yolu devlet yaptırdıysa kazanın suçlusu da bizzat odur beni suçlayamaz diyen trafik canavarının haliyle hallenen insan cümlesidir. Trafik kurallarını hiçe saymışlığını,körü körüne yola dalmışlığını ve türevi kişisel hatalarını yok saymaktan başka birşey değildir. Yol gayet güzeldir,nettir,aydınlıkdır. Kalanı yolcunun iradesine bırakılmıştır. neticesinin hesabını da vermesi gayet doğaldır.
allah senin yapacaklarını belirlemez. ama ne yapacağını bilir. allah ın senin ne yapacağını bilmesi kaderdir. eğer dilerse seni doğru yola götürecek şeylere ulaşmanı sağlar. misal derstesin. zil 20 dakika sonra çalacak. sen zilin 20 dakika sonra çalacağını bildiğin için mi çalar, çalması gerektiği için mi çalar?
allah insana akıl vermiş düşün diye, özgür irade vermiş kendi kararlarını ver diye. bu ikisini bir araya getiremeyen, "kaderemi allah çizdi amaaan koy götüne rahvan gitsin her boku yaparım ben" diyen insan düşüncesidir.