Türk milletinin en çok konuştuğu konudur. Konuşma şöyle başlar. Şimdi öleceğim gün belliyse burdan atlarsam peki. Canım kardeşim kaderin işte o lafı söyletip atlaman kaderin senin.
Bu aralar Gülseren Buğdaycıoğlu'nun kitapları geliyor aklıma. Doğduğun ev kaderin, doğduğun coğrafya kaderin vs diye. Ama psikoloğa gitmeye korkar oldum. Düşünsene kadına derdini anlatıyorsun aramızda diyorsun, sonra bir bakmışsın senaryo olmuş hayatın. Nerde hasta mahrimeyeti de bilmem nesi de nesi.
Hiçbir şeye inanmasam bile kadere inanıyorum. Söylenmesi gerken için fırsat oluşuyor, söyleniyor. Yapılması gereken engelleri aşılıp yapılıyor ne kadar imkansız gibi görünse de. Ve olmaması gerekenler tüm çabalara rağmen olmuyor.
Zannımca bir çeşit bilgisayar programı... insanın tercihlerine göre sürekli algoritması değişen birşey. Hani o matrix sisteminde şifrelerin sürekli değişmesi gibi. Statik değil. Tercihlerimize göre farklılaşıyor. Ne kadar değişirse değişsin, programcısı değişen ihtimallerin hepsini biliyor ve ona sürpriz olmuyor. Tabi programcısı duruma göre müdahale edebilme yetkisine her daim sahip. Milyarlarca insanın kaderlerini ayrı ayrı programlayabilmek ve bunların hepsinin bilinmesi ise insan idrakinin ötesinde bir şey.
Bizim milletimizce yanlış kavranandır.
iki çeşit kader vardır:
Birincisi müdahele edemediğin kaderdir ki annenin, babanın, annen ile baban olması gibi... (Bunun da ruhlar dünyasında seçiminin olduğunu belirtenler vardır.)
ikincisi tamamen iradenize kalmış kaderdir. iki yol düşünelim. Bu yolların seçimi ve yaşayacaklarınızın sorumluluğu size aittir ve Tanrı'nın bunu bilmesine kader denir. O yüzden Tanrı'nın suçlanması mümkün olmuyor. Yani seçimi siz yapmış oluyorsunuz.
Kısaca kader, rüzgarın önündeki yaprak olmak değildir.
kendi düşmanızı aramalısınız kendi savaşınızı yapmalısınız ve kendi fikirleriniz uğruna şayet yenilirseniz- kader neyse o!
yine de zafer narâsı atmalı, kalbiniz dürüstlüğünüz için!
kendi düşmanızı aramalısınız kendi savaşınızı yapmalısınız ve kendi fikirleriniz uğruna şayet yenilirseniz- kader neyse o!
yine de zafer narâsı atmalı, kalbiniz dürüstlüğünüz için!