Rad:11 bu ayeti bireylere indirirsek sorunun cevabı olabilir.
11﴿ Kişinin önünde ve arkasında Allah’ın emriyle onu kayıt ve koruma altına alan takipçiler vardır. Bir toplum kendisindekini değiştirmedikçe Allah onlarda bulunanı değiştirmez. Allah herhangi bir toplumun başına bir kötülük gelmesini diledi mi, artık onun geri çevrilmesi mümkün değildir. Onların Allah’tan başka yardımcıları da bulunmaz.
kader yazılıdır. ama sen nereye çekersen oraya gider, bubble gum gibidir. kaderimizde varsa olur yeaaa deyip salarsanız babalara gelebilirsiniz. kader, uğraş ile betimlenmektedir, uğraş ile entegre olur.
1-tanrı olaylara anlık müdahale eder.
2-tanrının herşeyi bilmesinden ziyade sonsuz öğrenme gücüne de sahip olması onu daha yüce (ve esasen korkunç) yapar.
3-kaderi bir ölçü olarak düşünün. bu ölçü değişmiyor fakat roller çalınıyor, kaymalar oluyor. çünkü 1. maddeden dolayı. hatta kıyamet tarihi bile ertelenip durmakta, çünkü tanrı yeni kararlar alıyor.
4- 3. maddenin son cümlesi; tanrı sürekli-anlık yeni kararlar alıyor.
senin istemen ayrı, onun bilmesi ayrı diye geveleyip duranlara kulak asmayınız. imtihanı mantıklı kılacak tek açıklama "tanrının bir şeyi açığa çıkarmak istemesi, yeni bir bilgiye ulaşmak istemesidir -ki muhtemelen bizler onun ne olduğunu bilmeyeceğiz." yani bizden sonra tanrı yeni bir hede yaratıp onu veya bizi veya her ikimizi tekrar sınayabilir. insanlardan önce insanlar var mıydı? hayır. demek ki tanrı belli bir bilgi birikimi sonucunda aldığı kararla insanları yaratmıştır. demek ki tanrının da bir "zaman" kavramı-olma süreci vardır. sonsuz veya sonlu ama zaman kavramı olduğu kesindir.
evet, bugünkü müslüman aydınlatma seansımın da sonuna geldik.
Konuyu anlamak istiyorsan kardeş öncelikle yazdiklarini okumadim durumumuz yoktu ve hatta özet geç piç demek isterim sonrasinda kaderi anlamk istiyosan zaman kavramini idrak etmeni beklerim en basit şekliyle anlatirsak zaman insanlarin uydurmus oldugu bir kavramdir realde degeri yoktur tanri zamandan ve mekdandan bagimsiz bir sekilde olaya müdahil olmadan coktan baslamis ve bitmis bi filmi sürekli izlemektedir diyebiliriz. Sen kaderinde oldugu için oynamiyorsun sen oyunu böyle oynadigindan kaderin böyle yazilmis.
Rabbın bilmesi senin yapabilmene mani değildir. Dilediğin istediğin o yönde çabaladığın zaman, Hayır ve şer namına her ne varsa senin adına yaratması da senin mesul olmana engel değildir. Ayette buyuruyor ki "biz kulun kaderini çalışmasına bağladık" o halde bize düşen elimizden ne geliyorsa en iyisini yapmak. Olup olmayacağı (gayp/perdenin gerisi) bizim işimiz değil. Biz sanki olacakmış gibi gayret sarfederiz. Takdir edilecek olanı allah bilir. Onun bilmesi zatının büyüklüğünün gücünün kudretinin ilminin bir alametidir.
külli irade cüzzi irade deseler de aslında tatminden uzak bir cevaptır. zaman, mekan, insan hepsinin mahluk olduğunu kabul edersek( yani sonradan yaratıldığını kabul edersek) o zaman bazı sorunlar ortaya çıkıyor.
oysa bunlar sonradan yaratılsa bile bilgi olarak sonradan var veya bilinmiş olamaz. yani tanrı insanı sonradan var etse bile insan var edebilme bilgisi onun sonradan edindiği bilgi olamaz.
nedenini şöyle açıklayabiliriz: tanrı eğer bilmediği bir şeyi bilirse o halde her şeyi bilmemiş olur ve bu da tanrıyı sonsuzluktan düşürüp onda bir eksiklik yapar yani her şeyi bilen tanrı anlayışına gölge düşürür.
şimdi kader mevzusuna gelirsek tanrı yeni bir şeyi bilmeyeceği için insanın nasıl var edeceği, ne yaşayacağı, ne sonuca gideceği zaten insan var olmadan da bellidir. (insan hiç var olmasa da, belli kararlar vermese de ve sonuca varmasa da bellidir)
yani insan belli bir dönem var olmuş, özgür iradesiyle eylemde bulunmuş ve tanrı daha sonra bunu bilmiş olamaz çünkü insan var olmadan bunları zaten yapamaz. ( irade gösterip seçimde bulunmaz demek istiyorum yani)
ayrıca bunun sağlamasını ise şöyle yapabiliriz: zaman da bir mahluktur ve zaman var olmadan önce de zaman fikri olması gerekir. o halde tanrı zaman fikrini bileceği gibi bu zamanda olacakları da önceden bilir. yani zaman var olmadan önce zaten her şey bellidir.
zaman ve mekan kavramlarıyla yoğrulmuş bulunan insan aklı, zaman ve mekan boyutlarının söz konusu olmadığı bir ilahi ilmi, irade ve kudreti kavrayabilme güç ve yeteneğine sahip değildir.
Mevlana'nın bu konuda bilimsel olmayan; ki kaderi ''bilimle açıklamaya çalışmak ahmaklıktır'' bir tespiti vardır.
Şöyle ki : insan bir gemidir kader ise sonu olmayan engin bir okyanus şimdi eyy insan var git nereye gidersen.
uğraşmasak keyif almazdık yaşamaktan. dine dayandırmadan yapabileceğim tek yorum bu sanırım. artık içgüdü mü dersin yoksa inanç mı dersin bilemem. insan çabalamayı seviyor. çabayla gelen şey kıymetli oluyor. bu da müthiş bi haz ve huzur veriyor.
Okyanuslari aşıp derede boguluyosunuz arkadas her yerde var bunun mantikli tanımı. En basiti zakir naik'den gelsin: kader Allah' in senin eline bir yazgi verip seni dunyaya salmasi degildir. Sana yapip yapmayacaklarinin listesi soylenir sen bunlar arasinda secim yaparsin. allah sana bunu sececeksin demiyor, zamani geldiginde onu sececegini biliyor. Bir yol ayrimina geldin a, b, c, d yollari var. Allah sana c yolundan gideceksin diye buyurmuyor, senin c yolunu sececegini biliyor. Ha Allah' in bilebilecegine inanirsin inanmazsin orasi senin problemin ama kader bu.
Efenime söyleyim kader aslında yada bana göre Allah'ın olacakları bilip görmesidir. Ve olacaklar da zaten senin yaşamındır. Ama ibnetor alimlerimiz her biri ayrı telden çalıyor Birine göre yok budur diğerine göre yok şudur. Keşke Hz. Muhammed hiç ölmeseydi aklımızda saçma sorular kalmasaydı...