gün içinde hayatın, evliliğin, anneliğin, işyerinin, yatalak annesinin, huysuz kocasının, yaramaz oğlunun her derdine koşan ve kendini kaybeden kadının bir dişi olduğunu hatırlamak istercesine kendinle başbaşa, dünya da bir kadın olduğunu ona dürüstçe haykıran tek varlık olan aynayla başbaşa kalma isteiğinin doğurduğu bir eylemdir. ve hüzünlü bir tarafı vardır. bulaşıklar yıkanmış, çamaşırlar dolaba yerleştirilmiş, çocuklar uyutulmuş, gün sona ermiştir. ne yazık ki o kadının kadınlığını yaşamak için saçını taramaktan ve kocasına kadınlık yapmaktan başka seçeneği kalmamıştır.
yurdum insanı yatmadan önce dişlerini fırçalamaya üşenirken, neden saç taramaya ihtiyaç duysun ki? filmlerde gördüğümüz her şey gerçek olsa, uyurken horlamamamız ya da salya akıtmamamız gerekirdi.**
bundan bin yıl öncesinin genellemesi herhalde zira ne yatmak için erkenden yatağa gitme fırsatını bulabiliyoruz ne yatmadan saç taramak için zamanı malum postmodern hayat; iş, öğrencilik vesaire....