evet şiddetin tillahına hayır. hayır, alla allah. ama bu kadar da demode yöntemlerle olmaz ki. nasihatı kendinden menkul tebessümle "evet sevgili halkım kadına karşı şiddete hayır".
e oldu mu şimdi?
yok dinimizde tasvip edilmiyormuş da , yok cezai müeyyidesi ağırmış da , yok kadınlar hayat arkadaşlarımızmış da. evet öyleler zaten . ama böyle sönük bir reklam yaparsan millet zaplar da zuplar da.
ha bu arada hangi saatte çıkıyor bu çok önemli reklamlar? gece . o zaman lütfen sus da önemli olup olmadığını ben tayin edeyim.
gece şiddet eğilimi daha çok artan erkekler bir de üstüne dur bakalım te-ve'de ne var diyip bu reklamı görecek ya ondan mülhem.
bu söyledikleriniz de devede kulak o zaman. yok dur şöyle: te-ve'de kulak.
tabiki şiddetin her türlüsüne karşı olmak insan olmanın gereklerindendir. fekaaaat ya hakedenler, ya laftan anlamayanlar, ya başka çıkar yol bırakmayanlar?
ziya paşa'nın terkib-i bent'inde belirtilmiştir. nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.
bu, ülkemizde öncelikli olmak üzere, erkeklerin en kolay soyledikleri ışıltılı yalanlardan birisi. (bkz: yalan)
neden karşı olmayasın ki kardeşim?
sorunları çözmek için ne diye iki saat konuşacaksın, açıklama yapacaksın?
saldır allahın sana verdiği fiziksel üstünlükle, ne uğraşacaksın?
en önemlisi, sen kadınını ne zaman adamakıllı dinledin ki şimdi sorgulayıp -her ne yapmışsa- nedenini öğreneceksin ki?
zaten senin dışarda da bir suru sorunun vardır, hazır stres atma şansın varken bu şansı neden kendinden daha güçsüz fiziksel özellik taşıyan birini haklayarak değerlendirmeyesin, onu ezmeyesin?
hem bir iki sille tokat kadını kendine getirir değil mi? böylece sana daha da bağlanır, "erkeğim" der.
bu nasıl bir saçmalıktır, nasıl bir geri kafalılıktır? siz hiç mi analarınızı tanımadınız?
kadınlara gelince;
sağda solda bazen "erkektir, dövebilir. hem bu, sahiplenmişlik belirtisidir." diyebilen kadınlar kol geziyor.
böylelerini görünce ister istemez ağızdan şu sözler dökülüveriyor:
-ya hakkınızı arayacaksınız, ya da yerlerde gezen onurunuzu, gururunuzu!...
en az somolide açlıktan ölen insanların dramı kadar önemli bir sorundur. türkiye de kadın "maddi ve manevi bağımsızlığını" ilan etmiş değildir. siyasiler acilen el atmalıdır.
kadın a şiddet uygulayan erkeği bir anne doğuruyor ve yetiştiriyor. amiyane bir örnekleme-düşünce ile; erkek sabah çıkıp akşam geldiği düşünülür ise, bu şiddet olgusunda kadın hangi noktada?
yalnızca kadına şiddete hayır demek olmaz. canlı olan her varlığa siddete karsı cıkalım. özellikle cocuk yaşlı ve kadınlarımıza...
siddet göztermek bir nevi masturbasyondur. aslında pasif olan erkeklerin veya insanların diyelım bazen kadınlarda bu davranısta bulunabiliyor, dısarıda ki aşalanmışlığı evinde veya cevresınde güç kullanarak kendi kendini tatmın etmesidir. aşağılıkcadır, ben burdayım sandığınız gibi değilim güçlüyüm gibi dusunmelerı bunu gösterir
2007 den bu yana bukadar hassas bir konuda çok az sayıda entry girilmiş olması aslında toplum olarak bu konuya ne kadar az duyarlı olduğumuzun bir göstergesidir. üzülerek izliyoruz çevremizde sürekli eşlerini döven insanları.
duyarsız kalıyoruz, kayıtsız kalıyoruz. ses çıkmadıkça vakalar artıyor.
komşumuzun bir ramazan gecesi karısını döverken, kadının çıkardığı o çığlık ve bağırışları kulağımdan gitmiyor.
vicdanı olan hangi insan kendi zahmetini bu kadar itinayla çeken, çocuklarını büyüten, evini evirip çeviren bir kişiye bu kadar hunharca davranabilir?
bence sormamız gereken soru tam da bu!
Kadına şiddet toplumun kanayan yarasıdır ;
Lakin Şiddet denen kavramın sadece kadına yönelik olanını değil,
cümlesini eleştirmek daha mantıklı olacaktır ki bu da savunduğumuz eşitlik kavramını yerli yerine oturtacaktır.
Cinsiyet ayrımcılığı ve sonucunda oluşan eşitsizlikten doğan şey
Olsa olsa adaletsizliktir,
Adaletsizliğe boyun eğmeden yaşamak da toplumdaki her bireyin görevidir.
Kimsenin hiçbir alanda şiddet görmediği ve adaletsizliğe maruz kalmadığı bir toplum olmamız dileğiyle..