bakın kadınlar kafalarını karıştıran, değer vermeyen, canlarını yakan adamların peşinde koşarlar. böyle bir gerçek var. bu yine kadın egosuyla , kadının onaylanma duygusyla ilgilidir. ''piç erkek'' tarafından değer görerek kendilerini bir başarıya imza atmış sayarlar. zaten aşkın mayasında da var olmayacağı sevmek. neyse bu daha derin mevzu bunu geçelim...
ama bu kısa vade de erkeğe kazanç sağlar. uzun vade de kadın kendisini üzmüş adama nefret besler ve bu nefret inikam almak, sürekli geçmişten bahsedip ilişkinin içine etmekle, çeşitli yalanlar söylemekle sürer ve o kazandığını sanan erkek o kendisine çok aşık, çok ilgili kadını kaybeder.
ne yaşattıysa yaşar. bu yüzden bu tespite katılmıyorum.
ilişkide iki kişinin aynı oranda aradaki ilişkiye vermesi gereklidir. ne zaman ki erkek ya da kadın bir tık daha fazla vermeye başlarsa, karşı taraf aleni bir tabirle hazıra konmaya alıştığından adım atmayı ilişkiye çaba emek vermeyi keser. bu insanoğlunun yapısıdır. hali hazırda karşı taraf sizin yapmanız gereken fedakarlıkları yaparsa neden uğraşasınız ki?
işte seven sikilir siken sevilir kuramının temeli budur. benimde gençlik zamanlarımda çok verdiğim ilişkilerim oldu. hatta karşı tarafın yapması gerekenleri bile ben yerine getirdim. ufak bir örnek ile, o bana gelmesi gerekirken ben atladım arabaya ona gittim. bu çok ufak bir örnektir saçmadır aptalcadır düşünmek bile belkide ancak bunlar önemli ayrıntılar. seven bir erkek ebesinin amına gider koşa koşa. işte sorun burdan kaynaklanıyor. gitmeyeceksin !!! sen edirnede o van da ise gidin ankara da buluşun. ilişkinizin temelinde bunu oturtmalısınız.
güzin abla gibi** tavsiyeler verdim ettim ama inanın ben de beceremedim bunu. gerizekalıyız biz amk! verdikçe veririz, ilişki biter vay amına koyim diye edirneden vana defalarca gittiğiniz o uçak biletlerine mal gibi bakarız.
Kadına değer verebilirsiniz belki ama hayatınızın amacı olmamalı bir kadın. Onu bu şekilde hiçbir zaman elde edemeyeceksiniz.
Erkeğin soyut bir amacı olmalı. Sonra kadınlar zaten geliyor. Siz içlerinden bir seçim yaparsınız. O seçimi doğru yapmaya çalışın. Yanlış yaptınız, üzülmeyin bir daha gelirler. Yeter ki bir kadına saplanıp kalmayın. Erkeğin gideri 40 yaşına kadardır.
yalnızlığı kazanır... toplumda değer görmemeyi kazanır.. hani derler ya her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır... aynen öyle bir kadına değer vermezsen toplumda yerin olmaz. tüm arkadaşların değer verdikleri kadınlarla birlikte olmaya başladıkça ne zamana kadar seni taşırlar.. bi yerden sonra gelen telefonlar azalır.. buluşmalar azalır. görüşmeler azalır.. yalnızlığa doğru emin adımlarla yürürsün..
belki şimdi kadınlar kızcak bağıracak eksileyecekler ama yılların tecrübesi sonucu saçlarını ağartmış bir birey olarak nispeten katıldığım önerme. zira ne zaman ilişkilerde kadını yücelttik, başımızın üstüne çıkarttık, kıyamadık dokunmaya, bir gülsün diye ömrümüzü vermeye hazır olduk o vakit kadın çıktı gitti.
değer vermemek tabiki saçma lakin gereğinden fazlası zararlı. doz artımı kadınlara yaramıyor. onu bilir onu söylerim.
Siz değer verin kullanıp giderse onun ayıbı değer verip kaybedeceğim diye ilgisiz sevgisiz bırakmayın. Giderse üzülürsünüz belki ama her an gidebilecek bir insan şuan yanınızda kalmış ne fayda.
Şöyle ki bir insan düşünün eline kıymetli bir şeyler geçti. Diyelim ki bir elmas. Bu elmas kimsenin umrunda değil. Kimse bu elmasa sahip olmak istemiyor. O elmas gider masanın üzerine süs olur.
Ama diyelim ki o elmasa herkes sahip olmak istiyor. Çalınması an meselesi. Kat kat kilitli gizli kasalarda saklanır.
Hah işte benzer şekilde erkek her türlü kadınınsa başka birileri ile ilgilenmiyorsa yoluna köle oluyorsa zaten kimsenin alma tehlikesi olmadığı için değer görmez. Masa süsü olur yani. Kadının aklını meşgul etmez acaba beni bırakır mı? ben onsuz yapabilir miyim diye. Çünkü orada zaten o, öyle bir ihtimal yok. Ama aynı erkek yalandan bile olsa kadının yanında başka bir kadını keserse, etrafında aklını çelmeye çalışan çok kadın olursa kadın için alarm çanları çalmaya başlar. Elması kasaya koyma zamanı gelmiştir. Kafasında senaryolar kurar yellozun biri gelir adamı çalar diye. Kendince araştırmalara başlar arar sorar, teyit etmek ister. Gidebilir düşüncesi oturur kafasına gitmesin der. Sinir krizleri kıskançlıklar başkasına baktın kavgaları derken tebrikler artık değer görüyorsunuz.
Gerçi biraz da kadının tipine bağlı. Zaten size değer vermesi için bunu yaptırıyorsa olmaz sizden. Ama zaten karakteriniz bu şekildeyse, gözünüz arada istemsiz de olsa dışarı kayıyorsa yani, hatrı sayılır seviyede değer görürsünüz. Kendinize uygun birilerini bulun. Bu işler zorlamaya gelmez.
Ilk flört dönemlerinde ilgilenip ilgilenip bi anda bırakınca da benzer bir durumla karşılaşabilirsiniz.
değer vermekten kasıt abartarak kul, köle affedersiniz köpek olmak değildir. onun varlığını umursamak, düşüncelerini küçümsememek gibi aslında gayet kolay şeylerden oluşur. insani iliskilerde, karşı tarafa değer vermeyenler her zaman kaybederler. Bir iki gün cool, gizemli ayakları ile gezebilirler. Daha sonrası ise bunaltı ve bıkkınlıktır. Ve insanlar birbirinden çok çabuk bıkar. Aynı şekilde, değer vermeyi yine üstte de belirttiğimiz gibi kul olmaya eşdeğer tutarsanız yine peşinden bıkkınlık gelir.
Sadece dişi kişiyi bilin, onu umursayın. Yokmuş gibi davranmadan, karşılıklı fikir alışverişlerinde bulunun. Orta yol en iyisidir.
Valla yalan diyemem. Kadınların geneli doyumsuzdur, verdiğiniz her şeyin fazlasını ister. Ancak bir şey vermediğiniz zaman onlara çekici gelmeye başlarsınız ve kendinden bir şeyler vermeye başlar sizi kazanana kadar. Tabii kazanınca olay yine ilk maddeye döner.
bırakın artık şu işleri. yok değer vermeyen kazanır yok erkeği kullanan kadın kazanır yok efendi erkek ezilir...
her insan aynı düşüncede aynı yapıda mı da bu kurallar böyle genelleniyor? bu kurallar ne zaman görecelilikten çıktı da genelleşti?
işinize karışmak gibi olmasın ama o o şekıl değer verir o o şekıl değer verir. kimsenin verdiği değere kimse karışamaz.
Yüzyılın en doğru söylemlerinden biridir. Hatta bir dostum da der ki "köpek çekeceksin bunlara". Gerçekten değer veren biri olarak hep kaybetmişimdir. At hırsızı olamadık diye mi hep bunlar?
