Bireyci toplumlarda insanların katılıp katılmama gibi bir atraksiyona girmeyeceği önermedir.
Bizim Türk kültürüne bakıldığında ise kadının başörtüsünden giyeceği eteğe, çoraba, kazağa, tişörtünün uzunluğuna kadar karıştığı erkeklerin, sanki haklarıymış gibi bu tartışmaya katılabilmesidir.
Doğruluğu tartışılabilen önerme. (önermelerin zaten doğruluğu tartışılabilir burada biraz saçmalamışım kusura bakmayın) Evlilik nedir? her iki tarafında ne gibi hakları vardır? gibi sorularla cevabın bulunabileceği kanaatindeyim. Bu arada bir insanın Giyeceği giysiye karışılmasının da bir çeşit şiddet olduğunun kabul edilmesi gerekir. Karşılıklı anlayış çerçevesinde tarafların birbirlerinden belli istekleri olabilir ve erkeğin isteği de giysi konusunda olabilir.
Karışır karışamaz demeyeceğim ama saygı çerçevesi içerisinde düşündüklerini uygun yolla söylemelidir. O kıyafeti bence giymemelisin çünkü şu şu sebeplerden dolayı demelidir. Yani sebepleriyle birlikte söyleyecekse söylesin giyme diye tartışır çözerler aralarında ama giymeyeceksin onu vururum seni gibi gitmemelidir elbette. ironiye bakın ki bizdeki hep ikincisi.
Olaya bu şekilde bakanlar kadın ve erkek tabiatı ile ilgili bana göre yanlış düşünüyorlar.
Kimse mutsuz olmak boşanmak istemez ve bunun için evlenmez. Ben istediğimi yaparım kocam dahil bana kimse karisamaz diye yola çıkmak eşinize saygısızlık yapmaktır.
Kocası karışamaz diyebiliyorsa hiç evlenmesin, evli ise ayrılsınlar. Çünkü evlilik oyuncak değildir. Evlilik kutsaldır ve sorumluluk, yükümlülük gerektirir. Kaldıramayacağın şeyin altına girmeyeceksin.
