-ayşe şifren ne senin??
+msn şifresimi?
-yok senin şifren.
+hmm. yaz biraz uzun. ugg+makyaj malzemeleri+mini etek+para
-bu kadar mı?
+bu benim şifrem. değişiyor tabii ki. herkesin msn şifresi bir mi?
-tamam ayşe. sus...
kadınlar kasa değildir, bilgisayar değildir ya da şifre gerektiren herhangi bir madde değildir. kadın insandır. erkekler, şifresi olmayan birşeyin çözümünü yapmaya çalıştığı için mantıksal ve maddesel çözümleme çabaları içersinde kendilerini düğümlüyorlar. aynı hataya defalarca, hatta bile bile hepimiz düşüyoruz. lig tv gibi görüyoruz kadınları. halbuki kendimizi çözümlemeyi, isteklerimizi, ihtiyaçlarımızı belirlemeye, bilmeye çalışmayı, kendi iç savaşımızı ölünceye kadar bitiremezken, bir başkasının isteklerini, ihtiyaçlarını, karakterini çözümlemeye çalışıyoruz. hem de bu kişi hormonel, fiziksel, sosyal olarak bizden çok farklı. o bir kadın. kadınlar bile çoğu zaman birbirlerini anlayamazken bize ne oluyor? biz kendimizi ne sanıyoruz? kadınları çözmek safsatası ile kafayı yerken, ömür tüketirken elimize ne geçiyor? halbuki çözmeye çalışmak yerine sadece dinlesek...
söz dinlemesek, yaramaz çocuk olsak, istediğimiz gibi yaşasak ama sadece dinlesek, vücut dilini, gözlerini, ağzından çıkan kelimeleri dinlesek. paylaşsak... canımız sıkıldığında kaçsak ama onunlayken zamanı paylaşsak, fikirlerimizi paylaşsak, birbirimizi paylaşsak.
nedir bu karşı cinsi çözme merakı anlamış değilim. hayatta bazı şeyler vardır ki anlamaya çalıştıkça kendini yorarsın... bu düşünmeyeceğin anlamına gelmez tabi. lâkin düşünmek, her zaman anlamak ile sonuçlanmayabilmektedir. bu anlamda hiçbir kadını, hiçbir insanı anlamaya çalışarak, değerli vaktini harcamamalı insan. şifresini çözmeni istiyorsa, karşındaki bunun imkânını da verecektir sana... ya yoksa dilediğin kombinasyonu kullan, hikâye nihayetinde.