daha önceleri denenmiştir. kamera olarak değil de ses kayıdı için kaset ve kaset sarar konmuş mezara, mezar acılmış anadın mı bakmışlar ki kaset ve sararı kırılmış. olacak iş değil. allah şahit eder mi seni yaşayacak olduklarına. amına kodumun malları. korkuyorum ayrıca. laan!!!
ışık unutulursa bir boka yaramaz. hoş ışık olsa da ne bekliyorsun ki? adam yatıyor işte. 3 5 böcek yüzlerce kurt şanslıysan bir de yılan görürsün. bir de kamera niye gizli, onu hiç anlamadım.
inanılmaz bir şey olurdu. izlenme rekorları kırardı ama izlenemezdi heryer toprak kapalı. ama dinlenebilirdi tahtaların altına, naaşın yanına dinleme aleti konulursa. çıkan sesleri dinleyen milyonlarca insanın uyuyamamasına sebep olurdu. ne izlemeye ne de dinlemeye cesaret ederdim. çünkü kabır azabı denen şey gerçekten tüyler ürperten, anlatılırken bile nefes almakta zorluk yaratan bir olaydır. bunun sesini duymak fecidir. mezarlıktakisesleri hayvanlar duyar, o yüzden mezarlık cevresinde hayvanlar durmazlar.
ölünün kamerayı birden farkedince, ha gayret son bir umutla dirilip gaza gelerek "ölürsem kabrime gelme istemem" diyip kendini acındırması ve oradan çıkmak için tribünlere oynaması muhtemeldir.
kabri hatırlamanın insanı olgunlaştıracağı düşünülürse, ibretlik olabilir. kameradan ekrana yansıyanları görenler, daha az hırslı, daha merhametli, daha alçakgönüllü olabilir. rusya'da bunu terapi olarak görenleri de çıkmış.
Büyükada'da ki ermeni mezarlığına zamanında bazı araştırmacılar gelmiş ve gece sesleri kayıt etmek için mezarlığın ortasına teyp koymuşlar. mezarlık bekçisinin bizzat söylediği ''aynı gece yerde duran teyp yüksekten düşmüş gibi paramparça oldu. sabah ben temizledim çöplerini adamların pisliğini''. teypte böyle bir etki oluşturuluyorsa kamerada ne olur tahmin etmek zor değildir.
