küp. ingilizcede "cube" nasıl bir şekli varsa şekle kendi özel ismini vermeyi başarmış. bala konan bir sinek gibi bile olsa yapışmak isterdim örtüsüne.
toplumu belli bir inanç ve fikir etrafında kanalize eden her olgu gibi (çünkü dinde toplumsal bir harekettir) istinad noktası, karargahtır denebilir. kabe'nin taşı toprağı değil, sınıfsal yapıyı düzenleyici etkisi kutsaldır. dinin asıl amacı budur. dinin belli bir merkezi kutsaması sosyal bir anlam ifade eder, yoksa politeist bir algı ile kabe kur'an'a göre kutsanmaz. kabe hakikatın, adaletin, sınıfsızlığın, tanrı karşısında eşitliğin, fıtri eşitliğin sembolüdür.
bunun haricine kabe'nin tarihsel kökenine inecek olursak adım gibi eminim ki hint diyarından gelen brahma daileri eliyle inşa edilmiştir. çünkü hindistan'da bu tip yapılardan çokça var ve en genci 5000 yaşında.
kabe'yi ibrahim peygamber'in yaptığına dair herhangi bir kayıt yoktur kur'an'da. sadece tevatür olarak anlatılan hikayelerde geçer. kur'an'da ise bakara suresi 127. ayetinde,
--spoiler--
ibrahim, ismail ile birlikte evin (kabenin) temellerini yükseltiyor: 'Rabbimiz, bizden kabul et, şüphesiz sen işitensin, Bilensin.
--spoiler--
olarak anlatılan bu olay genel olarak islam alimleri tarafından ibrahim'in kabe'yi yaptığı şeklinde yorumlanmıştır. ibrahim'in kur'an'a göre burayı bizzat inşa ettiğini düşünsek (ben o temellerini yükseltiyor'u mecaz olarak alıyorum, yani allah'ın dinini duyurma, hareket noktası inşa etme; belki de gerçekten ibrahim kabeyi inşa etmiş olabilir bu tartışmaya girmiyorum çünkü elimizde bununla alakalı bilgi yok)bile yine de kabe tipi yapıların geçmişi hint diyarlarında karşımıza çıkıyor.
nitekim Mesudi, Mürucuz Zehep adlı eserinde kabe'yi de gök cisimlerine tapılan yapılar arasında saymış ve kabe'nin zuhal yıldızı için yapılmış olduğunu, çağlar boyu kabe'nin saygı gördüğünü yazmıştır ki, sabiilerden müşriklere kadar herkes kabe'ye saygı duyardı, haram aylar o zamanda vardı, orada cinayet işlemek yasaktı ve hac farizası onlarda da vardı. mesudi'nin bu tespiti bilinen tarihe göre böyle olmakla birlikte müşriklerin de ibrahim'in yolunda olduklarını iddia ettikleri bilinen bir gerçektir. şimdi iki teori kalıyor geriye, müşrikler ibrahim'in şeriatını eski inançları ile yozlaştırdılar mı? yoksa ibrahim bir brahma daisi miydi? ben ise ibrahim'in hint diyarından gelmiş biri olduğunu düşünüyorum, buna bağlı olarak tevhid dinini anlatmak için yaymak için bu yapıyı inşa etmiş olabilir ya da ikinci ihtimal arap yarım adasında hint etkisinin olduğu tartışmasız bir gerçektir ki avrupa medeniyetinin temelini hint-aryan gruplar atmıştır. hint-avrupa kültür ekseni olgusu malumdur. kaldı ki mezopotamya ve hicaz bölgesi buradan etkilenmemiş olsun. buna bağlı olarak bu güneş tapınakları zaten hep vardı, ibrahim'in bunların niteliğini değiştirdi??? yani tevhid dini için.
nitekim bakara suresinde kabe ve ibrahim kıssası şu şekilde anlatılır;
--spoiler--
125. ayet : Biz ta o zaman bu Beyt'i, insanlar için bir sevap kazanma ve bir güven yeri kıldık. Siz de Makam-ı ibrahim'den kendinize bir namazgah edinin. Ayrıca ibrahim ile ismail'e şöyle ahid verdik: "Beytimi, hem tavaf edenler için, hem ibadete kapananlar için, hem de rükû ve secde edenler için tertemiz tutun!"
126.ayet: Ve o vakit ibrahim "Ey Rabbim, burasını güvenli bir belde kıl, halkından Allah'a ve ahiret gününe iman edenleri çeşitli meyvalarla rızıklandır" diye yalvardı. Allah buyurdu ki: "küfredeni dahi rızıklandırır da hayattan biraz nasip aldırırım, sonra da onu ateş azabına uğratırım ki, orası ne yaman bir duraktır!"
127. ayet: Ve ne vakit ki ibrahim, Beyt'in temellerini yükseltmeye başladı, ismail ile birlikte şöyle dua ettiler: Ey Rabbimiz, bizden kabul buyur, hiç şüphesiz işiten sensin, bilen sensin.
--spoiler--
şeklinde anlatılır.
beytin temellerini yükseltmeyi, tevhid dinini ihya etmek olarak anlarsak (ben öyle anlıyorum) ibrahim buraya yani arap yarım adasına başka bir yerden gelmiş ve oradan kenan diyarına geçmişti. çünkü coğrafi olarak ilkin arap yarım adasını aşmalısınız ki kenan bölgesine gelebilesiniz. iran yani eski adıyla pers topraklarından dolanarak gitmek ciddi zaman gerektireceği o dönem için bilinen bir gerçektir.
ibranice'deki dil kuralları ile sanskritçe arasındaki benzerlikleri ortaya koyduğumuzda hint kültürünün o dönemde bu bölgeyi etki altına aldığı gerçeği ortaya çıkacaktır. çünkü bir kültürün etkileşimini ifşa etmek istiyorsanız öncelikle dil yapısına bakmanız yeterlidir. ayrıca arap yarım adasının Büyük Hint Kralı Vikramadityanın imparatorluğunun bir parçası olduğu da bilinen bir gerçektir.
kur'an bir tarih kitabı olmadığından dolayı bu tip konuların detaylarını hiçbir zaman vermez, ancak kur'an'ın detay vermiyor oluşu bir eksiklik olarak alınmamalıdır. benim kanaatim ise, hz ibrahim'in hint diyarından gelmiş bir tevhid tebliğcisi olmasıdır. çünkü budizm bile putperestliğe tepkisel olarak doğmuştu, kaldı ki ibrahim tevhid davası için o diyarlardan hicret etmiş olmasın.
bence kabe'nin inşası konusunda iki durum var,
birincisi hz.ibrahim'in yapmış olması,
ikincisi hz. ibrahim'in tevhidi burada diriltmiş olması... ben bu görüşe daha yakınım, dolayısıyla kabe'de kadim dönemin yıldız tapınaklarından biriydi görüşüne daha yakın duruyorum, çünkü aynı tip yapıları babil'de ve hint diyarlarında da bulabiliyoruz, sonra kabe'nin duvarına asılan şiirlerin çoğu hint irfanını anlatıyordu. tüm bunlar birleşince, kabe ibrahim'in tevhid tebliğinden çok çok önce yapılmıştı ki müşriklerden ve farklı din unsurlarından insanlar onu kutsuyordu.
kabe'nin adem tarafından yapıldığı mevzusu ise bir mitolojidir. dünyadan 1000 yıl önce yaratıldı gibi şeyler tamamen mitoloji ürünüdür.
son söz olarak, ibrahim'in kabeyi inşa etmediği, sadece tevhidi burada tebliğ ettiği, başta da söylediğim gibi dini toplumsal bir hareket olarak düşünürsek ki öyledir, bu hareketi bu merkezde kurumsallaştırdığı anlaşılabilir bana göre. çünkü kabe babil ve hint diyarındaki görkemli yapılar gibi bir yıldız tapınağıydı bu çok açık bir gerçek.
dinimizin kıblesi. namaz kılmak için yönlendiğimiz yer. hac zamanı gücümüz yeterse hac ziyareti yaptığımız veya hac zamanı dışında umreye geldiğimiz yer.
bazı müslümanların 5 yıldızlı kabe manzaralı otellerde "ibadet" edilmesine kesinlikle karşı çıktığı yer. kapitalizmin önüne geçilemiyor ne yazık ki. bir amacı zengin ile fakir arasındaki farkı azaltmak olan hacc ibadeti, kapitalizm ile yitirdi bu işlevini.
Bilinenin aksine ojinalinin kare değil dikdörtgen olduğu kutsal mekandır. ibrahim a.s. dan bu yana sıklıkla hasar görmüş olmasından bu yana bazı gerekli tadilatlar yapılarak bu günkü kare şekline getirilmiştir.
müslümanlık öncesi arapların putlarını koyduğu yer. gerçi müslümanlık ta da pek değişmemiş ve komple put olmuştur. müslümanlar buna secde ederler falan filan.
muhammed mekkenin temel ticaret kapısı olan hac durumundan halkın yararlanmasını devam ettirmek için burayı ziyaret etmeyi dinin farzı olarak koymuştur. şahsen ben de din kurgulasam kendi mahallemi ziyareti farz kılarım. (bkz: akıllıyım yaaa)
müslümanların toplumsal kardeşliğini sağlayan ibadetin mekanı.
ayrıca;
alemde mikrodan makroya her yerde bir dönüş vardır. kabenin etrafında 7 defa dönmek(7 arapça da çokluğu ifade eder) iradeyi kullanarak kainatın ahengine teslim oluşun sembolüdür. he canını yediğim? putlar maddeden yapılırdı ve sonra yerdi onu müşrikler? senin putun ne?
çarpık bilim anlayışın mı?
her nedense allaha secde edip tapanlar kaşlarını gözlerini bu küp şeklindeki yapıya sürerler ona secde ederler sarılırlar ona bakıp ağlarlar. buna put dediğinizde ise "hayır biz allaha tapıyoruz yaehahhh" derler. hiç inandırıcı değilsiniz arkadaşlar hiç.
islam dininin saygıdeğer bir ibadethanesidir. kıble yönünün göstergesidir. put falan değildir. müslümanlar kabe'ye değil, allah'a secde eder ve taparlar.
ibrahim tarafından yapıldığı söz edilmesine karşın tevratta kudusün ve diğer kutsal mekanların aksine hiç bahsedilmez ibrahimin milattan önce 2000 li yıllarda yaşadığı tahmin edilmekte oysa ki tarihçilerin babası olan Yunanlı Herodot, isadan 440 sene önce iranı ve de Arabıstanı anlatırken, Arapların adetleri ve inançlarından da söz ediyor. Kuranda geçen Al ilah putunun adını kullanıyor. Fakat kabeden hiç söz etmiyor. fakat isa dan önce 60 senesin de yaşamış olan romalı tarihçi Diodorusun kitaplarında geçiyor. Onu bütün Araplar tarafından büyük saygı gören bir putevi olarak anlatıyor. yani kabe isa dan önce 440 ile 60 senesi arasın da bir dönem de inşa edilmiş ibrahim dönemine rastlamıyor. keza tevrat'a ve incil'e göre ibrahim arabistan'a da hiç gitmedi.