inançlara nasıl bok atarımın derdindeki bir şizofrenin hezeyanıdır.
bak hakaret ettim sana, din çok kötü, çok kaka bişey değil mi?
akıl fakiri gariban.
götü yiyen varsa buyursun denesin.
daha sonra bir taraflarından kan akmasına razı olacak ama.
buraya gelip hoşgörü dini bıdı bıdı diyerek inancımızla dalga geçenler
hadi buyurun yapın yapabiliyorsanız.
çok şükür islam alemi daha o kadar düşmedi.
gelecek nesilde büyük islam imparatorluğu kurulacak.
istesenizde istemesenizde.
ve benim hiçbir ateiste saygım yoktur.
saygı duymak için o şeyi kabul etmek gerekir ki ben ateistleri sevmiyorum.
özellikle de sanal ateistleri.
kimsede kalkıp ben müslümanları sevmiyorum demesin.
ulan elin ateisti beni sevse ne sevmese ne.
hepinizin kalbinden geçen fesatlıklar, kötü düşünceleri buraya aktarıyorsunuz.
imkansız birşey değildir. (ikinci mehmet'in aynı şeyi ayasofya için yapmayı düşündüğü zaman da hristiyan ahalisi de aynı cümleleri kullanmıstır. "götü yiyen varsa", "o çanı götüne sokarlar adamın" falan bunlar güzel temenniler.)
buram buram, efil efil, püfür püfür cehalet kokan bir söylemdir. yapabiliyorlarsa yapsınlar. eğer müslümanlar kabenin kilise olmasına izin vereceklerse zaten müslümanlık diye bir din kalmamıştır. çevirsinler kiliseye. helal olsun derim. ayasofyanın cami yapılmasına ses çıkaran soysuzlar, ispanyadaki kurtuba camiinin kiliseye çevrilmesine gıklarını çıkarmazlar! yada bulgaristandaki kara camii'ni Sveti Sedmochislenitsi Kilisesine çevirenlere de laf etmiyolar. ve daha bunlar gibi yüzlerce eski cami-yeni kilise var dünyada. bu kadar iki yüzlü olunmaz arkadaş.
ha bu arada kabeyi yıkıp yerine kilise yapmak isteyen ebrehe'yi hatırlatmak istedim.
şimdi kıçımın kenarı allahın cenabet cahilleri kabeyle aya sofyayı bir tutmasınlar. kabeyi ele geçirmek öyle yemez. ta peygamberimiz doğmadan önce yaşanmış bir olayı anlatan fil suresinde bu olayın neden gerçekleşmeyeceğini okuyabilirsiniz. fillerini mekkeye süren ebrehenin başına neler gelmiştir bi zahmet okuyun.
ayasofya için "size yapılsa hoşunuza gider mi?" örneğidir. gitmez elbet ama, ayasofya bir kilisedir. kabe ise yalnızca bir camii değildir. mekke'yi ele geçirsinler, bütün camiileri kilise yapma hakları vardır elbet. ama "kabe'nin kiliseye çevrilmesi" örneği "vatikan'ın camiiye çevrilmesi" kadar komiktir.
fetih ve işgal arasındaki ayrımın neye göre yapıldığını merak ettirendir. fatih istanbulu fethediyor(binlerce yıllık rum memleketi konstantinopol), ama o rumun torunu yunan gelince adı işgal oluyor. sizin objektifliğinize sokayım.
ayrıca bir zamanlar kudüs için de aynı hamasi cümleler kuruluyordu. şu an ne alemde kudüs bi bakın bakalım. anca lafsınız amk beyinsizleri.
peşin edit: cümleler genelleme gibi görünse de aslında adresler belli. o yüzden sen üzerine alınma mütedeyyin kardeşim.
"550 yıl" vurgusunun neden yapıldığını anlamayan 'objektif beyinlerin' yine sikmeye sokmaya başladığı başlık. sınırların topla tüfekle savaşarak belirlendiği yüzyıllar öncesi günleri şimdiyle bir tutarak ne kadar tarih bilgisine sahip olduklarını da böylece ortaya koyuyor o objektif beyinler. ayrıca burdan bütün mütedeyyin, sağcı, solcu vs. kardeşlerime selam ederek eksiye basmamalarını da rica ederim!!
Kabeyi işgal edip kilise yapabilirsin tabii. Bunun icin önce işgal etmen işgal etmeden önce savassız teslim çağrısı yapman. red cevabı akabinde mekkeyi savaşarak fethetmen lazım. bU HALDE FETHEDiLEN BELDENiN EN BUYUK ibadethanesini kendine cevirir (diğerlerine asla dokunulmaz) O sehre kendi damganı basarsın..
Lakin Biz istanbulu fethetdigimizde Hristiyan aleminin sessiz kaldiği gibi mekkenin fethine islam alemi sessiz kalırmı onuda denkleme katmak sahip olunan makatın yarı çapını buna göre ölçmek lazım.
herkes Angelina Jolie sevgilim olsa der. ama elizabethle idare eder.
vakti zamanında ebrehe adlı vatandaşın da denediği bir şeydir aslında. o fil ile gelip kabeyi yıkacaktır ama fırsat bulamamıştır. hatta ordusu ile çekilip geri gitmiştir. aslında kuran'a göre ebabil kuşları bunların ordusunu dağıtmıştır. şimdi de benzer bir şey için kabe'ye gelip saldırılsa muhtemelen buna fırsat verilmez. hem zamanın ruhu buna izin vermez. ne de olsa demokrasinin pik yaptığı bir çağda yaşıyoruz.