bugün

bıktırmak, usandırmak.
selen muhabbeti
sözlükte her taşın altından çıkan, artık okunulmaktan, görülmekten bıkılan, bir süreliğine uzak bir ülkeye (hindistan olabilir) tatile gitmesi gereken yazarı en iyi anlatan söz.
yazın gelmesi dolayısıyla derslerin oluşturduğu durum.
(bkz: domuz)
(bkz: sözlükteki eski sevgili ile ilgili başlıklar)
hayatın her aninda insanın yaşayabilceği tat.
gerçekten de kabak senede üç-dört defadan fazla yenince kabak tadı vermektedir...
ilginç bir hikayesi olan deyim.anlamı bıktırmak, usanç vermek, tatsız gelmeye başlamak.

eskiden tarlaya çalışmaya gidenler veya çobanlar kabağın içini oyup pilav koyarlarmış.kabağın içerisinde uzun bir süre beklediği zaman pilavın tadı değişir;kabak kokusu sinermiş yemeğe. uzunca bir süre bekleyince yemeğin tadının değiştiğini gören çoban da bu iş kabak tadı verdi demiş. ya ya.
msn de üst üste kullanıcıların size link atması veya my spacede sürekli sizi müzik gruplarının eklemesi bu durumdur.
bir insana "bıktım, usandım senden" dedirtmek ve asla da yaptıklarından en ufak bir pişmanlık da duymamaktır.
hakkında türlü şehir efsaneleri mevcuttur.
bir tanesine göre; devlet tarafından galatasaray lisesi öğrencilerine bedava yemek verilirmiş.tatlı olarak genellikle kabak tatlısı çıkarmış.zamanla çocuklar çıkan tatlıdan çok sıkılmışlar ve ne zaman insanı bıktırıcak bir şeyle karşılaştıklarında kabak tadı verdi demeye başlamışlar.öğrenciler arasında popülerleşen bu söz zamanla öğrencilerinden çevreye yayılmaya başlamış ve zamanla herkesin kullandığı bir söz olmuş"kabak tadı vermek"
balkabağı mı yoksa kabak sebzesi mi hangisi kast ediliyor anlaşılmamış deyim.
birinci seçenekteki kabaksa bu deyime konu teşkil eden, bu lâfı üreten bünyenin aklından şüphe edilmelidir.

(bkz: kabak tatlısı) *
kabak sebzesinin kastedildiği deyim. hatta emre kongar ve mehmet barlas'ın beraberce sundukları yorum farkı isimli programda bizzat emre kongar hoca tarafından izah edilmiştir.
insanda güzelim kabak sebzesinin sevilmemesine neden olabilecek önyargı oluşturan deyimdir. Kimse seni sevmese de ben seviyorum seni kabak. *
hz. muhammed'in en sevdiği sebze olan kabağın hak etmediği deyimdir. müjveri filan ne güzel olur. naneli naneli oh mis.
(bkz: şenez erzik in uefa da bir boka yaraması)
sözlüğün sözlükten çıkarılıp siyaset meydanına çevrilmesi.
sıkmak, bunaltmak, temcit pilavı gibi önüne koymak, klişe olmak anlamında deyim.
kabak tatlısını bayıla bayıla yemekte olan, mücveri de seven bir millet olarak bu deyimin sırrını hala çözebilmiş değilim.
(bkz: kavak yelleri)
kabak gibi tat vermek.
(bkz: kısa ve öz)
yalnız karşıdaki kabak seviyorsa o ayrı konu.
bir durum karşısında sıkıldığında söylenir.
sık sık yinelenen bir konu insanı bıktırmak, tatsız gelmeye başlamak.
kavunu yiyememeye nedendir.
güncel Önemli Başlıklar