----- spoiler --
şener şen, rasim öztekin, kenan imiralıoğlu'nun oyunculuklarıyla ve sözleriyle aslı tandoğanın (ayrıca da koskoca mafyayı çökertti. tebrik ederim! organize işler gibi kız) ise vücudu (özellikle memeleri) ve yüz güzelliği ile taşıdığı filmdir. şener şen'in oyunculuğu için söylenecek olan şey yok zaten. her zamanki gibi mükemmel.
kenan imirzalıoğlu için psikopat rolü bayağı yakışmış bence. film'de eşkiya ve kurtlar vadisinden esintiler var tabi. şener şen ve kenan imirzalıoğlu arasındaki halı saha'da geçen diyalog süperdi. filmden bazı diyaloglar ve sözler :
- bendeki göt hiçbirinizde yok!
- bu alemde benim ile aşık atacak adam, ali osman'ın kaç silah taşıdığımı bilecek!
- senin silahında mermi ters dönmüş evlat! dikkat et kendini vurmayasın! (en kralı buydu)
- dördünüz bir sürmeli etmezsiniz
-bizler; eceliyle yatağında ölmeye karar verenler, kurşunla göç edenlerin şerefine içiyoruz....
herkese tavsiye ettiğim çok güzel bir türk filmidir.
-- spoiler -----
--spoiler--
-bak karaca ne yaptım? *
-.. nasıl güzel olmuş mu? gerçi böyle skindirik şeyler delikanlıyı bozar ama.. işte gor bak aşk nelere kadir..
--spoiler--
şener şen ve kenan imirzalıoğlu'nun oyunculukları dışında klişelerle dolu basit bir film. izlendiğinde gaz verir ama daha yarım saatte az çok filmin sonunu tahmin edersiniz.
rasim öztekin'e gelince tabiki iyi oynamış. zaten süper bir oyuncu ama kim olsa zaten o şekilde oynardı. çok özel, çok ekstra bir şey katmamış role.
rasim öztekin ve kenan imirzalioğlu'nun oyunculuğunun zirveye çıktığı filmdir. şener şen içinse söylenecek pek bir şey yok keza o zaten yıllardan beri o zirvede. 147 dakika boyunca insanı sıkmayan ve sinemada seyretmediğime beni bin pişman bırakan filmlerden.
Bugün kabadayı diye bildiğimiz insanlar; eskiden genellikle tulumbacı denilen kişilerdi. Osmanlı hayatında 'kabadayı'lar ağırbaşlı, kötülükten kaçınan, iyiliksever kimseler olarak tanınırlardı. Bu nitelikleriyle külhanbeylerinden, bıçkınlardan, zorba takımından ayrılırlardı. Her semtin kabadayısı mahallesinin kızlarını birtakım çapkınların takılmasından korur, yaşı küçük genç erkeklerin kahve, meyhane, kumarhane gibi yerlere gitmelerini önlerdi. Kabadayılar çoklukla tulumbalarda reis veya ağalık yaparlardı. Semtin varlıklı, önde gelen kimseleri kabadayıları korur, kollardı. Önceleri bıçak, tabanca gibi silah kullanmaz, sadece tokat ve yumruklarıyla dövüşürlerdi. Zamanla silah da kullanmaya başladılar. Aralarındaki rekabet kanlı kavgalara yol açtı. Bunlar kötü alışkanlıklar ve davranışlar edindiklerinden ötürü eski itibarlarını kaybettiler. Bunların çoğu birbirlerini öldürdü.
Kabadayılar bol paçalı pantolon, yelek giyer, yemenilerinin topuklarına basar, feslerini öne eğerler, ceketlerini tek omuzlarının üstüne atarlardı. Bir omuzları öne doğru eğik, kendilerine özgü yürüyüşleri vardı. Son zamanlarda kabadayılar arasında 'kırlangıç ense' denilen saç biçimi 'yumurta topuk' ökçeli ayakkabılar moda haline gelmişti.
Delikanlı, aslında çocukluktan genç erkekliğe geçmiş insanları anlatır. Günümüzde, delikanlı sözü kabadayının yerini almış gibi gözüküyor.
şener şen artık yaşlılığın da etkisiyle unutkanlık illetine bulaşmıştır. yeni yetme bir mafya üyesinin densiz çıkışına tokat gibi yanıt verir.
akılda kaldığı kadarıyla;
_şimdi bende bir hastalık var biliyor musun. unutuyorum her şeyi, an oluyor ne yaptığımı nerde olduğumu her şeyi bir anda unutuyorum. onun için hemen şurda silahımı çekip o sefil beynini dağıtsam zerre kadar üzülmem, çünkü unuturum, vicdan azabı çekmem.
--spoiler--
sürmeli karakteri bir fenomen olmuştur. ibne başına o haddini bilmez serseriyi adeta laflarıyla düzmüştür.
filmde genel olarak oyunculuklarda üst seviye yakalanmıştır. konu zaman zaman haddinden fazla budaklanıp dağılır gibi olsa da seyir zevkini bozmamıştır, sürükleyici denebilir. yerli yapımlara önyargıyla yaklaşan biri olarak bendeki önyargıyı kırmıştır. ayrıca kenan imirzali oğluna kötü adam çok yakışmış ve oyunculuğunun hakkını da vermiş ki onu her izleyişimde kabadayıdaki rolü ve o psikopat haliyle aklımda kalacak.
oyunculuk konusundaki kendi kriterim olan bu durum burada da karşımıza çıkıyor. eğer bir oyuncu herhangi bir rolden sonra diğer bir filmde o karakteri hatırlatabiliyorsa, aklınızda bir önceki karakterinden kareler kalmışsa oyuncu rolün hakkını vermiştir demektir.
mesela; anthony hopkins yarın bir komedi filminde de oynasa hatunun dudaklarına öpüşmek için her eğilişinde ben de 'aha şimdi ısırdı' 'kaç kaç ısıracak' reaksiyonunu yaratacak. çünkü bu adam yam yam çünkü kuzuların sessizliğinde oyunculuğun anasını bellemiş. şimdi ben bunları niye yazıyorum, kenan abi hopkins kadar başarılı olduğu için mi hayır. ama yine de çok başarılı.
eğer 15 yıl sonra bir filmde ben imirzalioğlunun kabadayı filmindeki karakterini hatırlayabileceksem gidelim aramızda oscar falan yaptıralım ama sanmıyorum henüz o kadar uzun boylu değil.
karaca isimli gudik karakterin ali osman'ın * ölürken sorduğu gerzek soruyla hayat ne garip vapurlar filan diye düşünüp, olayı hiç olmamışcasına es geçmenin dışında genel itibariyle iyi kotarılmış olarak değerlendirebileceğim film.
asla bir mafya filmi olmayan ( olmayı beceremeyen), sıradanlığı şener şen in kendine özgü oyunculuğuyla kotarabilmiş, kenan imirzalioğlunun filmin başındaki salak duruşunu senaristin son anlardaki manipulasyonları ile skoru 3-0 dan 5-3 yapar gibi rol çevirmesi, 40 yıllık dostlarının ali osman ı iki dakika da satmasıyla yerlerde dökülen senaryosuna rağmen etrafımızda bolca bulunan insan müsveddesi ( kız arkadaş demeye çalıştıklarımız da dahil) kimlerin ne mal olduklarını ortaya seren vakit doldurucu bir türk filmi.
--spoiler--
eksikleri yanında artıları ağır basan bir film. ama karaca karakteri bence sırıtıyordu, bahsedilen koşma sahnesi ise doruk noktasıydı bunun. film çok uzun, kimi oyuncular sırıtıyor vs.
yerli sinema açısından ortalamanın üstü bir filmdir, yavuz turgul - şener şen ortaklığı açısından bakarsak ortalama altı bir filmdir.
filmde çok orijinal diyaloglar/sahneler yok değildi tabii. özellikle devran ruleti sahnesi. kenan imirzalıoğlu bence öyle ahım şahım bir iş çıkarmamış.
şener şen ise bambaşka...
geçenlerde sözlükte iğrenç bir dalga döndü de, şener şen öldü diye. yapmayın arkadaşlar böyle şeyler, şakası bile hoş değil.
--spoiler--
1996 tarihli yavuz turgul filminden* bir yol ileri gidemeyen bir yapımdır. senaryo*-yönetmen* kopukluğu filmde karşılaşabileceğiniz birçok aksaklığın muhtemel giderimlerine engel teşkil etmiştir. oyuncular her ne kadar çabalasalar da maalesef kurtaramamışlar bu film. ve fakat bu senaryoya tamam demek ve kamera karşına geçmekle onlar da aynı kaba dışkılamışlardır.
ataların "eline, beline, diline hakim ol" sözünün ne kadar doğru olduğunu gösteren film, zira bir kadın yüzünden eleman hayatının içine etmiş ve bir sürü cana kıymıştır.
şener şen yine okullarda ders olarak okutulması gereken bir oyunculuğa imza atmıştır. kenan imirzalıoğlu ve rasim öztekin'de bu filmde rolünün hakkını vermiştir.
sonunda izleyebildim. ve dedim ki, yapilan uc bes tane guzel film var ve bunlarin hepsinde de mi sener sen oynar dedim. superdi.
daha once de yazmistim, sener babanin haluk abiyle* filmini bekliyoruz artik. boyle uzun aralar vermesinler, uzmesinler bizleri, meydani mali gibi soytarilara birakmasinlar.
karaca'nın* murat vurulmak üzereyken onun önüne geçme sahnesi gerçekten çok komik olmuş. çünkü karaca çok garip koşuyor. sanki sahneyi çekip ağır çekimde göstermek yerine ağır çekimde koşturmuşlar kızcağızı.
kenan mirzalı filmde kötü karakter midir iyi karakter midir çözemediğim film. insanlara ve olaylara varoluşçu bir perspektiften yaklaşmış sıkılmadan izlenebilecek sürükleyici bir film.
sener şen i uzun zaman sonra beyaz perdede gördüğümüz filmdir. birkaç mantık hatası olmasına rağmen güzel bir filmdir. mesela o karacanın yüzünde duş aldıktan sonra bile makyaj var ilginç tabi belki kalıcı makyajdır. ama filmin sonuna kadar herkes kişiliğini koruyor adam ölecekse psikopat gibi ölüyor bu kısmı çok sevdim.