kızdığım zaman eser gürlerim.kırıldığım zaman sesim çıkmaz kimse kırıldığımı anlamaz bile.
kızdığım zaman affederim kırılırsam marsı getirse gene benim için bir ifade etmez.
kızları kirmayin beyler.affetmiyoruz.
Bana göre kızgınlık geçebilir ama kırgınlık geçmez. Kırgınlık ancak unutulur. Unutular ama bu bir daha hatırlanmayacağı anlamına gelmez. Aklımızda, kalbinizde, bir köşede hep durur.
Kızgınlık geçiyor ama kırgınlık geçmiyor. Aranızda yaşanan her neyse sırf o anki hislerinize hakim olamıyorsunuz diye karşınızdakini kırmak için ağır sözler sarf etmeyin. Sonra geri alamazsınız. Barışsanız bile o sözler yankılanır durur kulaklarınızda.
kızmak daha bencilcedir; seni severim ama yine de zinhar taviz vermem demektir. kırılmak daha empatik, özverili bir duruştur, bak seni severim lakin, "seni sevmem yaptığın bazı kusurlarında önüne geçiyor" demektir.
Kızdıysan bağırırsın,kırar dökersin gerekirse,aklına ne geldiyse dökülüverir iki dudağının arasından.Bir süre sonra saman alevi misali söner öfken,geçer kızgınlığın.
Kırıldığınsa ise senden giden tek şey gözyaşlarındır.Susarsın olabildiğince,ne kadar konuşmak istesen de ihanet eder sana dudakların.
Cam, porselen gibidir insan. Isıtıp kızdırırsın, bir noktaya kadar sabrı vardır hiç bir şey olmadan yavaşça soğur, ama bir kırıldı mı yapıştırsan bile izi kalır.
Kızgın insan kızgınlığını dile getirir bagırır cagırır fakat kırgın olan insan kırgınlığını dile getirmez karşıdaki insanın anlamasını bekler. Ve genellikle anlaşılmaz, kırgınlığıyla başbaşa kalır.
Kızan insan söyleyeceğini söyler gerekirse kırar döker. Kırılan insan susar gerekmese bile içini kırar döker. içinde kopan fırtınayı siz anlayamazsınız dıştan.
kızarsan "lan bsg başımdan!! bi de gelmiş dikiliyo tepemde!!" diyebilirken, kırılırsan "yok önemli değil ya, belki de sen haklısındır." ya da "saçmalama üzülmedim tabi ki." dersiniz ama gözünüz yaşarır, ağlama ağlama! diye tekrarlarsınız içinizden.