aşk üzerine, sevda üzerine anlatılan, inandığımız, inandırıldığımız masallardan biridir. ilişkilerin temel kuralı gibi gösterilir, ben dahil bir çok kişi kadın-erkek münasebetleri üzerine dönen geyiklerde çok menem bir şeymiş gibi bunu gündeme getirir: ''bak dostum, erkek adam çirkin olsa da fark etmez. önemli olan dildir dil! geliştir kendini, güzel konuş''. bu teoriyle kolkola yürüyen bir de ne vardır? tabii ki 'kızlar güldüren erkeklere verir' geyiği. tabii ki biz konuyu 'vermek' gibi öküzümtrak bir pozisyona indirgemiyor, aşk-sevda çerçevesinden bakıyoruz öyle değil mi? evet, aynen öyle... ve bir de doğal olarak kendi cephemizden bakıyoruz, kadınlar buna ne der takmıyoruz. haydi vira bismillah!
internetin hayatımıza girmesiyle birlikte o zamana kadar yunan tanrısı görünümlü hemcinsleri karşısında ezilmiş, aşksız ve eşsiz yaşamaya mahkum çirkin ama entelektüel donanımlı, kişilikli erkeklere yeni bir kapı açıldı. artık biz de birilerini etkileyebilecektik lan. öyle ya, kulakla seviyorlardı; anlatacak, konuşacak, tüm bilgimizi yeteneğimizi ortaya dökecek ve birilerini aşık edecektik. chat odaları yakışıklı ama piç erkekler tarafından üzülmüş, kırılmış ahu dilberlerle doluydu. nah! klişedir ama güzel kızın ne işi olur sanalda aşk aramayla? o zamanlar bilmiyor, hayal içinde yüzüyorduk.
daha fotoğraf scan etme işleri de pek yaygın değildi, webcam desen adını bile duymamışız. bu aslında bir avantajdı; merakımıza gem vuruyor ve karşımızdakini iyice kendimize müptela edene kadar durmaksızın yazıyor, yazıyorduk. genelde en fazla iki hafta sonunda 'artık görsek/görüşsek' faslına geliyordu konu ve kızlar nedense hiç de beklediğimiz gibi afet çıkmıyorlardı. hatta çoğu yüzüne bakılmayacak tiplerdi - belki de bu benim bahtsızlığımdır sadece-. ve bu aşamada erkeğin gözle sevmesi kuralı mutlaka işliyordu, bazen sevenden kaçmak için onu aşık ederken verdiğimiz uğraştan fazlasını sarf edip uzuyorduk usulca. '' bak canım, sen bana göre fazla iyisin. hem uzaktan olmuyor, seni hep yanımda istiyorum. en iyisi yol yakınken bitirelim'' demek ufak tefek sızlanmalarla atlatılabilen ve her zaman kesin sonuç veren güzel bir bahaneydi. vazgeçtik zar atmaktan, eşeği sağlam kazığa bağlamak en doğrusuydu. önce görüp sonra duruma göre harekete geçmeye karar verdik.
bu süreç nasıl işler; önce bir şekilde tanışılır, msn adresi alınır. webcam yoksa bile hatun kişi mutlaka bir fotoğrafını koyar avatara. ve en güzeli; çağın büyük nimeti facebook! incele dur, fotoğraflarına bak, sevdiği yazarlara, filmlere falan filan. önemli olan bizim beğenmemizdi zaten. ne de olsa kadın duyduklarına aşık oluyordu, ona göre değilsek bile rol yapar, oyun kurgular başarırdık bu işi. ama bilmiyorduk ki onlar da gözle seviyordu, en az bizim kadar şekilciydiler. aksini söyleyenler de hep çirkindi. maalesef bunu çok geç öğrendik.
o çok farklıydı, hem güzel hem de cıvıl cıvıldı, geveze denilebilecek kadar konuşkandı. ben sussam, soğuk davransam da gitmez beni konuşturmaya çalışırdı. 'bu kız benden hoşlanıyor' diye düşünmeye başlamıştım. ifade gücüme inancım tamdı ne de olsa... inişli çıkışlı, dengesiz bir sohbetimiz vardı ve ipler benim elimdeydi. o ne dersem kabullenir, beni kırmamaya özen gösterir, canını sıksam, üzsem de affederdi. var mı abi başka bir açıklaması; kız resmen bana yanık! tabii ben yetinmiyorum, tüm espri yeteneğimi, genel kültürümü kulanıyorum. konuşmalarım vecizelerle, ünlü şiirlere, kitaplara,filmlere yapılan göndermelerle süslü. arada yürek yaralayıcı üç beş kelam ediyorum ve 'adam gibi adam' duruşumdan taviz vermiyorum. an geliyor kendimi acımasızca eleştiriyorum, an geliyor onun nezdinde tüm kadınları. bıkkın, bezgin ve yorgunum, kaçıyorum kadınlardan (çakalız ya, içindeki anne tarafını ve arıza erkeği düzeltme güdüsünü kaşıyoruz). ve ne olursa olsun her daim dengesizim; güzel bir şey söyleyip akabinde çıldırıveriyorum. birgün yine benim tersliğim, tribim üstümdeyken 'iyi akşamlar' dedi ve gitti. yaptığım eşşekliğin artık ilişkimizi bitirmek üzere olduğunu düşünürken tekrar online oldu.
+ hayrola? geri döndün...
- evet, yatacaktım aslında ama bir şey söylemek için döndüm.
+ neymiş o?
- ben sana aşık oldum.
+ hahaha dalgacı seni (kalbim gümbürdeye gümbürdeye ağzımdan dışarı çıkarken yüzyüze olmadığımıza dua ediyorum). nasıl oluyomuş o öyle? daha görmedin bile beni.
- evet ama ruhuna aşık oldum senin.
+ inanasım gelmiyor pek...(aha tamamdır bu iş. ee ne de olsa günlerdir çalışıyoruz üstünde hehehe)
- neden olmasın?
olsun tabii canım, olmaa mı hiç? bu minvalde bir kaç dakika konuştuktan sonra facebook adresimi sordu. vermemek olmaz tabii, ama önce çirkin fotoları silelim ordan. sadece filinta gibi olduğumuz döneme ait olanlar kalsın.
- ekledim işte kabul etsene!
+ canım kabul edeceğim yalnız hala açılmadı. bizim burda nedendir bilmem facebook açılmıyo. profilime hiç giremiyorum zaten. geçen ay kablolar değişti, ondan beri böyle. ( lan hadi açıl, sileyim fotoyu da kabul edeyim. hah oldu, ohh bee)
- neyse beklerim, zamanım çok. (oooo, kız nasıl da sabırlı. fena kesik anlaşılan hehehe)
+ tamam tamam oldu, kabul ettim. (gir de bak bakalım gördün mü böyle yakışıklı)
- ay sen cidden çirkin bir adammışsın *
+ yok be o benim fotoğrafım değil. albümlere bak, hatta dur ben tarif edeyim sana.(direkt en yakışıklı fotoma yönlendiriim)
- ahahahahaha tombiiiş! tombiş misin sen?
+ ne? nasıl? nerden biliyosun yahu?
- hahahaha arkadaşların bir fotoğrafta taglemişler seni, ordan gördüm.
+ nerde yav? ben görmedim (aah ağzına sıçayım senin vecihi, adımı ne yazarsın?)
- höttürüzötzöt albümünde ihihihihi
+ haa öyle mi, bakiim. aaa evet, askerde aldım biraz kilo, veririm yakında.( yalanın daniskası, 14 kilo verdim lan ben orda)
- inan var ya sırf sana sataşabilmek için aldım facebook'unu. oh be buldum bi malzeme sonunda. görürsün sen:))
+ ne gerek vardı ki? sorsan söylerdim, evet ben 96 kiloyum, dobişkoyum. yetmezse bir kulağım diğerinden daha küçük, al bunu da kullan. başka lazım mı?
- yok yok tamam, sinirlenme.
+ sinirli değilim. böyle oyunlara gerek yoktu, ben dürüst bir adamım biliyorsun. (* tamam abi, kız beğenmedi beni bahane uydurmaya başladı)
ve akabinde öldürücü darbe gelir:
- abim gibi oldun, seni çok seviyorum ben:)
+ benim bir tane kızkardeşim var, başka istemem. ayrıca kimse beni hayatında istediği role sokamaz. ben ne olmak istiyorsam o olurum * (hay lanet!!! 'göbek seni matkabınan deleyim/ bir kız bana abi dedi neyleyim')
- niye be, niye? abimsin işte abimsin... aaabiiiii aaabiiiiiii!
+ höööyt, dellendirme lan adamı. siz kadın milleti ne biçim şeylersiniz ya? biriniz de dürüst olun! ben sanki bilmiyor muydum senin facebook isterken amacını. fotoğrafa bakacaksın, ona göre ilişki nereye gidecek karar vereceksin. ben yutmam kızım, çok kadın tanıdım. bana bunlarla gelmeyin. iki dakka delikanlı olun, canımı yiyin. şimdi sil ve engelle, ben zaten facebook'tan sildim seni. görünme bir daha gözüme, yallah.
- ama? neden?
+ dediğimi yap!!!
- peki.
madara olduk bari gururumuzu ve duruşumuzu kurtaralım ana temalı son tiradımın akabinde -ki aslında blöfün dik âlâsıydı, belki etkilenir de ilan-ı aşk eder diye bekliyordum- bir de baktım silinmiş ve engellenmişim. çok uzun zaman önce başıma gelen bu olay son nokta oldu hacılar, kimse bana kadınların kişiliğe, genel kültüre, güzel konuşmaya, ses tonuna falan aşık olduğunu söylemesin, inanmam. hem biz hem de onlar kitabın cildine çarpılıyoruz önce, sonra içeriğe bakıyoruz. uğruna şiirler yazsanız, en duygulusundan entryler döşeseniz, yazdığınız makaleler tez çalışmalarına kaynaklık edecek derecede sağlam olsa, çok iyi, çok dengesiz, çok serseri, o nasıl seviyorsa işte onun en çokundan kişiliğe sahip de olsanız bir aşkın çimentosu cemaliniz, demiri adonis kaslarınız.
hatun kararsızlığının, bencilliğinin, ikiyüzlülüğünün sonucudur. Alayı cümlelerine benim için birikimi, ruhu, kalbi önemli diye başlarlar. Tek bakışta grafik cıkarabilecek ruhölçer var ya bunlarının hepsinin gözünde. Ruhunu öpeyim.
-fuat, cok hoş biriyle tanıştım, ilk defa böyle bişeyler hissediyorum ilk kez gördüğüm birine karşı. Acaip olumlu bi elektriği vardı cok hoş şeyler hissettim, ismi serkan.
+harika, mutlu olursunuz inşallah.
-sen de şu kiloları versen birini bulursun belki.
Herifle yakınlaşır, adam Sokrates olur gözünde. Ömrü alimlerle gecti ya kontesin. Adam sağdan soldan duyduğu üç beş toparlama cümleyi şiir kıvamında, her cümleyi devire devire buna söyler bizimkinin ağzı ayrılır.
-fuat, bu seferki cidden cok bilgili cok kültürlü, böyle birisiyle karşılaşacağıma gercekten hi,ç ihtimal vermezdim. ismi murat söylemiş miydim?
+söylemiştin, mutlu olursunuz inşallah.
-sen de şu kiloları versen birini bulurdun belki.
Üç beş hafta gecer, cicim ayları ya herifin de beklenti tavan yapmış, ne zaman verecek tribinden kurtulamıyor, her ortayı gole dönüştürme derdinde bizimkinin ağzından cıkanı emir biliyor, cantasını bile taşıyor o derece.
-fuat, o cok ince biri beni el üstünde tutuyor, hiç yorulmamı istemiyor. Hem bana cok saygılı istemediğim hiçbirşeye zorlamıyor. ismi hakan söylemiştim dimi?
+söylemiştin güzelim mutlu olursunuz inşallah.
-sen de şu kiloları versen birini bulurdun belki.
Adam alacağını alır, hevesini almış olmanın iç huzuruyla, ciğercinin etrafında gezen kedi gibi kuyruğunu kabartır, bozulmamış özüne yavastan döner. Güzelim hatunumuzun estee lauder marka kozmetik ürünleriyle dolu cantası ağır gelmeye, kızın hareketleri batmaya başlar. Etraftaki tazelerin kokusunu daha net alır olur. Boğulmalar falan.
-fuat o özgürlüğüne cok düşkün biri onun için bi süre ara vermeye karar verdik, ama barışıcaz ismi ibrahim biliyorsun dimi?
+biliyorum tatlım, mutlu olursunuz inşallah.
-sen de şu kiloları versen mutlu olurdun belki.
Sonunda şiddetli geçimsizlik dayanılamaz boyutlara cıkar ve zeus'umuz cok konuşan az düşünen güzel hatunu terk eder.
-fuat ayrıldık ama beni sevdiğine eminim, ismi ahmet unutmadın dimi?
+unutmadım hayatım, mutlu olursunuz inşallah.
-off fuat sen başka laf bilmez misin ?!
+seni seviyorum ben
-sen de şu kiloları versen birini bulurdun belki.
sınırlandırmada yer alacağım grubu bulamadığım için kendimce yorumlamaya karar verdiğim sevgi ve duyuları kullanma şekilleri.
bu şey gibi; çoktan seçmeli anketlerde hiçbir şık size uymaz ya... ama birisini seçmek zorundasınızdır sayfanın en alt kısmına ters yazılmış olan değerlendirmeleri okuyabilmek için. sonuçta hayatınızın aşkının sizi ne zaman bulacağını öğreneceksinizdir test sonunda. o sonucun size uymayan şıkların seçilmesi sonucu ortaya çıktığını bile bile kendinizi kandırırsınız.
neremle sevdiğime gelince...
ben sevmiyorum genel olarak kimseyi. önceden çok severdim içim koparak ama artık istesemde çok nadir oluyo. vakit geçirip sıkılınca da vazgeçtiğim bir sürü insan var, harcıyorum yani genel olarak insanları da vaktimi de...
erkekler: gözle görünen gerçeklerle ilgilenir,inanır.erkekler ne istediklerini bildiklei için merttirler.kadınlar için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
kadınlar: gerçek olmayan şeylerle ilgilenir,inanır.
haftanın en kötü entry ne adayım buyrun.
ek: arkadaşlar haftanın en kötüsüne adayım dedim hiç eksi gelmiyor. nerde bu seovi