cinsellik üzerine tüm bilgimi borçlu olduğum sex and the city adlı diziye danışarak doğruluğunu test ettiğim önerme. cık, öyle bir şey yok. bi de şimdi doğruya doğru kızın kültürden ne anladığına göre de değişir "verme" konusundaki kararı.
güdüler, insanı yönlendirir. insan toplumunda "güç" anlayışı farklıdır; ve memelilerde dişiler sadece güçlüye/güçlü gördüklerine kendisini dölleme şansı tanır.
bazılarına göre güç; kas ve penis boyu demekken, bazılarına göre güç; zeka ve kültür olabilir. bazılarına göre de paradır.
son yapılan sosyo psikolojik araştırmalar gösteriyor ki; 21nci yüzyılın en seksi şeyi zekadır. sadece belirli zeka kapasitesinin altında bulunan veya kendisini domine hisseden dişiler kas gücü olarak güçlü olan erkek ile beraber olmak peşindedirler.
yoksa parasını basıp, adam tutup; en sağlam kaslara sahip erkeğin bile ağzını götüne çevirtebilecek göbekli ve ince kollu bir erkek şüphesiz günümüzde daha güçlüdür. dışarı çıkıp kaslı erkek bulabilirsiniz; ancak "güç" sahibi erkek bulmak gerçekten kolay değildir.
zeka sahibi erkek bulmak ise hiç kolay değildir; olgunluğa ulaşmış erkeklerin makbuliyeti, zeka seviyelerinin ergenlikten çıkmasından kaynaklanır.
diğer taraftan yunan tanrıları gibi vücuda sahip bir erkek yatakta kadına hiç bir şey veremezken; belirli tecrübeleri mevcut bir erkek kadına çarşaf yırttırabilir. eh, tecrübeli kadın da bunu bilir.
velhasıl, uzun konuymuş başlayınca anladım; mühim olan kadının etine değil, etiyle beraber ruhuna dokunmaktır. yapabilir mi hödük bunu? yapamaz. bahsi geçen eziklenmeye çalışan erkek yapabilir mi? yapar.
uyarıyla gelen düzenleme: kültürlü kişinin tipsiz olmaması gerekmekteymiş.
kız milletinin iki sartre bir al pacino muhabbetine veresi gelmeleri durumudur.
hayır efendim seksten bu kadar mı korkar insan da, seksi bu kadar bambaşka bir şeye dönüştürmeye çalışır? zenciye ver, vücut çalışan adamlara ver, olmadı zenginine ver de nedendir bu çakma entellere çaktırma merakı?
neyse iki kadeh kırmızı şaraba tav olup berbat bir gece geçiriyorlar da cezalarını alıyorlar.
