hayatı boyunca gelecek planı yapmalarıdır. bugünü yaşamadan yarını yaşamın hayalinde yok olmalarıdır. bugün yaşananların, geçmişte kurdukları hayallere uymayınca mutsuzlukla buluşmak vazgeçilmez olmaktadır.
o yüzden ilişkiler de yaşamı biraz zamana bırakmalıyız. planlamadan tasarlamadan duygularla yaşamalıyız. hayal kurarken yalnız başımıza değil birlikte kurmalıyız ki birbirimizin hayalinde aynı senaryoda buluşup aynı filmi çekme şansını yakalamalıyız.
bir de şunu eklemek istiyorum her şey dozunda olmalı. bir çok gözlemlerimden çıkardığım; dozunda kıskançlık, dozunda güven, karşılıklı sevgi, hoşgörü, yaratıcılık ise mutlu ilişkiye giden yolun ipuçları.
Erkeklerde çoğu olmayan şeylerin beklentisi. Güven, sadakat, ilgi, anlayış, sevgi, beklentiler ne kadar az olursa üzüntüler ve hayal kırıkları da o kadar az olur.
eğer adınız berkcan, arda, tolga değilse ve eliniz de gitar yoksa, babanız bir iş yerinde genel müdür değilse, gel gitler başlar, ayrılığa kadar yolu vardır.
uyanıkken bile hayal görmeleri.
her kim ki onu rüyadan uyandırabilirse belki çok mutlu olamaz ama huzuru bulur. tabi gerçeklerle yüzleşecek cesaret lazımdır bunun için.
Karşısındakinin insan olduğu gerçeğinden uzak olarak "bizim duygularımız var bunları görün" mottosuyla aşk yaşanacağını sanmaları ve karşı tarafın da insan olup duygulara sahip olduklarını görmeleridir.
