kız kardeşe topkapı da kutsal emaneti elletmek

entry2 galeri0
    1.
  1. hayırlı elletmeler arkadaşlar...

    öncelikle başlık elli karakter sikimilasyonuna sığmadığı için topkapı'dan kastımın "topkapı sarayı" olduğunu bilmenizi canıgönülden niyaz ederken, aynı zamanda da bunu anlamayacak kadar idiot bir topluluk olmadığınızı bildiğim halde neden böyle bir açıklama yaptığımı kendi kendime sorarken; içtiğim kahvenin sıcak kaşığını ceza olarak koluma değdiriyorum.

    evet arkadaşlar... çalışmaktan bunalıp, s.kerim böyle dünyayı yeter deyip ustayı arayarak "ben bugün işe gelmicem haberiniz olsun dişim acayip ağrıyo" diye sallayıp, güneşli güzel bir günde kız kardeşinizi yani annenizden ve babanızdan size yadigâr kalmış bacınızı, doğum günü diyerek ama sanki unutmuşsunuz gibi yaparak; "bugün topkapı sarayı'na gidelim mi? orada belki sağlam emanetleri görürsün, altın kaplama emanetler falan da varmış" diyerek elinden tutup çıkarırsınız. tabii ki evden çıkmadan evvel kendinize has özel önlemlerinizi alarak, kız kardeşinizin kot pantolonunun arka cebine takip uydu çipi, sudiyenine mikrocam, türbanının kenarına toplu iğne görünümlü ses kayıt cihazı yerleştirip, yine de eline özel yaptırdığınız çağrı cihazını vererek "beni kaybedip de yanına tanımadığın birileri yaklaşıp kulağına fısıldarsa direk kırmızı butona bas" deyip yola koyulursunuz.

    vapurda aheste aheste çıtır simitleri yerken, martılara da arada üç beş sallayıp cebinizden 99'luk tespihinizi çıkarıp boynunuza asarsınız. iskelede şöyle bi ufka doğru "hey gidi nice hünkarlar bu sarayda kalmış vay amk" diye hüzünlenerek, kız kardeşinizle önce gülhane parkı'nda yürüyüş yapıp, sonra da saraya doğru ilerlersiniz. topkapı sarayı'na girerken her zamanki gibi ortası yarık ağacın içine girip "oo burası da amma genişmiş" der, kılıçları falan gördükten sonra emanetlerin olduğu bölüme gelirsiniz. kaşıkçı elmasını gören bacınızın gözleri yuvalarından fırlayacak gibi olmuştur. yıllarca onu en güzel şartlarda büyütmenize rağmen gözü hâlâ maddiyattadır. ancak her şeyden habersiz masum kız kardeşiniz, biraz sonra olacaklardan habersiz "offf abi ya süper bi elmas düşünsene bundan broş olsa türbanıma takardım" diye iç geçirir. hemen daha fazla dayanamayarak orada gizli bi kuytu bulur ve kız kardeşinizi kimsenin olmadığı soteye çekerek, kutsal emanetinizi gösterip ona büyük bir sürpriz yaparsınız. kutsal emanetiniz öylesine büyüktür ki bacınız bağırmaya başlar. hemen güvenlik güçleri gelir ama durumun ve ortamın gayet neşeli olduğunu anlayıp "oo sağlammış" diyerek size göz kırparlar.

    bacınıza böyle anlamlı bir günde, annenizden kalan kocaman bir mücevher hediye edersiniz. doğum günün kutlu olsun bacıtom diyerek türbanının kenarından çıkmış saçlarını içeriye doğru iliştirerek; "nasıl bak bu emaneti yıllardır saklıyordum, bu doğum gününde vermeyi uygun buldum nası kocaman dimi yha" diyerek dürbünlü balkona doğru çıkarsınız.

    içinizde yılların verdiği ağırlığın bir anda pamuk gibi hafifleyişini hissetmek, diğer yandan kız kardeşinizin doğum gününde, ona çok sağlam kutsal bir emaneti elletip, hatta bunu ona hediye etmekle birleşince birkaç dakikalık keyif yaşarsınız ama saatler geçip de hava kararmaya başlayınca bi anda telaş basar ve "yarın gene iş var amk evlatları bıktım" diyerek hızlı adımlarla eve koşarsınız...
    8 ...
  2. 2.
  3. elletirirsen, ellerler !
    ellettirmeden elleyemez, ellettirirmezsen elleyemezler..

    elleme ! günahtır günnahhh !
    hemide bi kıza ...?!
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük