soda markalarinin en taninmisiydi bir zamanlar. 35 lik kahverengi ve yesil siselerde satilirdi. hey gidi günler dedirtiyor düsündükce.
yillar sonra gelen edit: siseler 25 likte olabilir. buyrun burda orjinal sise ama üzerinde yazmiyor kac desilitre oldugu. http://www.eminkelekci.com/soda/images/
şu anda polislerin doldurduğu alan. atatürk bulvarı'ndaki polis otobüslerinden yirmi tanesini sayabildim. sanırım on iki eylül mitingi'nin ayrıntılarını akşam ana haberlerde görebileceğiz.
sürekli hakkında; "kızılay'da tuvaletten çıktıktan sonra" şeklinde başlayan entryler gördüğüm yer.
abi buranın heryeri tuvalet mi? yoksa kızılay, çok meşhur ve türkiye çapında bir umumi wc zinciri mi? emperyalizmin ve kapitalizmin simgesi haline gelmiş bir şirket mi? nedir abi?
gölcük depreminde çuvallamış bir devlet kurumudur. çadırlarının ikinci dünya savaşından kalma olduğu o yıllarda anlaşılmıştır. daha sonra anlaşılan ise müthiş yolsuzlukların yapıldığıdır.
şu anki işleyişi itibariyle kendisiyle gurur duyulacak kadar vardır*
depremde gibi bir çok doğal afette afetzedelere yardımda bulunan, kan bağışı yapılan ve bir çok hayırseverin mirasını bıraktığı ama müdürünün bu paraları yurt dışı gezilerinde yediği kurumdur.
iğrenç esprilere maruz kalan kurum. misal rastgele iki arkadaş aynı tişörtü giymiş olsun. hemen aklı evvel biri çıkar "ehehe o ne olm, kızılay tişört mü dagıtıyo eheh?" der.
Ankara'da yaşarken, çocukluğumun ve ilk gençlik yıllarımın geçtiği,hala özlediğim semt.
Kızılay; babamın bana YKM'den taksitle aldığı iki beden büyük kazak, sakarya caddesinde yediğim leziz döner ve içtiğim köpüklü ayran, dost kitabevinden aldığım kitap ya da kaset,izmir caddesinde havuz kenarında annemle otururken yediğim yarı erimiş dondurma, caddenin köşesinde kırk yıllık gibi duran amblemiyle gima, cumartesileri dersaneye giderken yolda tam ortasından geçmeye çalıştığım miting yürüyüşleri ve alandaki büyük devasa bronz heykeller, kırmızı otobüsler,mavi minibüsler,kalabalık,kalabalık ve kalabalık...
insanlardan bedavaya kan alarak onu hesapta işleme suretiyle değerlendirip yüksek fiyatla satan, aradığınızda nedense size kan bulamama olasılığı olan ve sözüm ona işledikleri kanlarla size aids, sarılık vb. virüs ve mikrop türevlerini bulaştırabilecek tehlikeli kuruluş. osmanlı devleti durumun buralara geleceğini bilseydi yaralı askerlere yardım etmeme uğruna bu kuruluşu kurmazdı eminim. yahu sen hesapta hayat kurtaracaksın; aidsli kan veriyorsun adama! e adam ölecek ya bağışıklık sistemi iyice zayıfladığında?
tüzüğünde 'dinî inanç ayrımı gözetmediği' yazdığı hâlde, pakistan'da 2 milyon 300 bin dolara cami yaptıran kurum. madem dinî inanç ayrımı yapmıyorsunuz, doktor bu ne!?
edit: bunu yazdım ama götümüze girer mi bilmiyorum * .
bu kurum yada kuruluş her ne ise bence sanki daha fazlasını düşündürüyor gibi. 'can tüccarı' demek istercesine içerleniyor insan. yanlış bir eylemdir, kınıyorum ve tiksiniyorum, üzülüyorum. üzülünce de sövüyorum.