günümüzde orijinali pek ender bulunur. ortaçağda kızıl saçlı kadınlar cadı olduğu gerekçesi ile yakılmıştır. sevgi soysal'ın da kızıl saçlı insanlarla ilgili güzel bir öyküsü vardır, değişik olmalarını, toplumda ayrıksı durmalarını işleyen.
okuduğum bir yazıda saçlarını boyamak için kızıl tonlarını seçen kadınların aslında mutsuz ve bulundukları durumdan hiç hoşnut olmadıkları yazıyordu...garip!!...uzun yıllar kızıl saçlarım vardı ama gayet mutluydum :)
özellikle ateş kızılı tonlarındaki bir rengi tercih etmişse bu insanlar biraz kafayı yemiş insanlardır. genel de bütün kızıl saç sahipleri saçlarını değiştirmek ister çünkü uğraşması çok zordur ancak çevre gazıyla "manyakmısın sana çok yakışıyoooo" "sakın değişme bak çok yanlış yaprsın" sözlerinin etkisinde kalmaları muhtemeldir çünkü boyanın özelliği şöyledir ki akaaaar... akaar.. akar..
her 2 yıkamadan sonra saç iğrenç marmelatımsı bir renk aldığından evde boya stoğu oluşturmanız şarttır ama 30. boyamadan sonra oturur renk ve daha ne yaparsanız yapın akmaz hatta bir daha saç renginizi değişemessiniz bile çünkü siyahdan başka hiçbir renk kızılı kapamaz siyahda iğrenç böcekimsi bir saç rengidir.
şu yazanlara baktım da, insanlara vakit ayırıp onlarla sohbet etmek, onlarla hayatı paylaşmak veya zamanını ayırmak yerine ne kadar da basit kriterler ile değerlendirilir olmuş insanoğlu.
zavallı kızcağız, biri onu kızıl saçlarına bakıp beğenmiş, bir diğeri ise kızıl saçlarına bakıp beğenmemiş.
kimse onunla yaşamın kendisini ifade eden kriterler üstünden değerlendirmelere gitmemiş.