bu olaya binaen yakın arkadaşlarımdan biri facebook duvarına, ne güzel söylüyorsun be kuzey, yazmış. kendisiyle olan arkadaşlığımı gözden geçirmeyi düşünüyorum, ciddiyim.
elimizin altında internet var, istediğin şarkıyı, türküyü anında bulup dinleme şansımız her zaman var. hem de en iyi icracılarının dilinden. ama bi ortam yapalım dediğimizde az buçuk bağlama, gitar çalabilen bi arkadaş bulur ona çaldırıp söyletiriz.
bu da öyle bişey olmuş. sarının sesi mükemmel değil, bağlamayı da aman aman çalmamış. ama dinletiyor kendini.
sonuçta konservatuara öğrenci seçmiyoruz değil mi?
sanılanın aksine kimse kıvanç tatlıtuğ'un söylediği türküyü beğenmemiştir. beğenenler kuzey'in söylediği türküyü beğenmiş ve türküye yansıyan kuzey'in duygularından etkilenmişlerdir. onun başından geçenleri düşünüp de duygulanmışlardır. hala bunun ayırdına varamayanlarla aynı sözlükte olmak da ilginç.
bir kaportacı tanıdığınızın; durduk yere vasat da olsa marangozluk becerisine tanık olursanız doğal olarak takdir eder ve şaşkınlık duyarsınız.
ulan bu herifi utanmadan kıskanıyo musunuz a.g
1.90 boy, renkli göz, okka gibi burun, adonisler omuzlar zaten o biçim, oyunculuk desen her gün bir şeyler katma derdinde ve de katıyor.
kalk bi aynaya bak da, kendine gel derler adama. alla' ın klavye playboyları sizi.
benim arkadaşımdır. dün arkadaşımdı ama artık değil. annesi ağlamış o da ağlamış kuzey'in türküsüne. türküden anladığınız bu mu yani. bir erkan oğur, neşet ertaş dinleyin ondan sonra karşıma gelin konuşalım tartışalım.
ulan bir insan bu kadar mı şişirilir be. her yaptığı olay oluyor resmen. bas bayağı kötü söyledi, kötü çaldı. yok türkiye'yi mest etmiş, yok herkesi ağlatmış. ulan ne kıvanç'mış a.q. be. bir şey değil, türküyü kıroluk olarak gören insanlar bile türkücü oluverdi. şimdi herkesin bir saz merakı başlar. bi s.ktirin gidin ya.