bazılarının sayfalar dolusu cümlelerle ifade etmeye çalıştığını ben bir cümleyle ifade edebiliyorsam, burada bir yoksunluk söz konusu olabilir. yalnız o yoksunluğun emek değil de yetenek yoksunluğu olduğunu yadsımamak lazım.
bu mantığa göre süleyman demirel çok zekidir, oysa kendisi 5 saat konuşup, hiç bir şey anlatmama yetisine sahiptir.
diyorum ki bazı sözlük yazarları süleyman demirel midir ? ya da bütün süleyman demireller sözlük yazarı mıdır ?
yoksa haptan fil mi olurmuş canım, beyaz haptan zürafa olur anca. hap sarı olsaydı portakallar meşelere ulaşırdı bu sene, meşelerin ayşe gelin giderse çamköy taraflarına buğdaylar boy verecekmiş bu sene, otomotiv sektörü almanyadadan gelecek olan turist sayısına göre değişiklik gösterebilirmiş, niye norveçten gelmiyor ki bu turistler, hem cari açık dediğin domates satmayla kapatılmaz, yol dediğin medeniyettir bozulursa yamalarsın, medeiyet dediğin yamalı olur açık kalırsa ayıptır götü açık medeniyet olmaz.
mevlana'nın sayfalarca anlattığı tasavvuf anlayışını yunus emre'nin sadece "ete kemiğe büründüm yunus diye göründüm" diyerek anlatması durumunda yunus emre'ye emek yoksunu demek gibi bir yaklaşım.
(bkz: özlülük)
ifade edilmek isteneni az sözcükle ifade edebiliyorsa emek yoksunu olması değil; sözcükler üzerinde yetenekli olması şeklinde ifade edebileceğimiz durum.
patrick murray'de demiş ki: "evlendiğim her iki karımla da talihim kötü gitti: birincisi beni terketti, ikincisi terketmedi." şimdi bu ne o zaman?! yani önemli olan uzun mu yazmak ironik bir şeyler mi karalayabilmek?!
alakası yoktur. kısa ve öz yazan kişi uzun yazıp lafı dolandıranlardan daha pratiktir. anafikri hemen düşebiliyorsa zeka pırıltısı da göstermiş demektir. **