Kılıçdaroğlu'nun uzun zamandır dersim'e gidememiş olması ne kadar asimile olduğunu göstermektedir zaten. Kendi memleketinin bombalanmasını, yakılmasını, onbinlece insanın katledilmesini, tecavüzleri, köy yakmalarını* destekleyen bir partinin başkanıdır kendisi ki bu durumu öven o faşisti* alkışlamıştır.
kılıçdaroğlunun kendisinden başka hiçkimseyi ilgilendirmeyen bir konudur. eğer illa ilgilenecem diyorsanız da; türkiyede bir siyasi partiye başkan olmak için biçilmiş kaftandır. zira bu ülke karma karışıktır.
kendi ırkını ve dinini diğerlerininkinden farklı gören birinin açtığı bir başlıktır bu büyük ihtimalle. o zaman biraz ahkam keselim:
aklı başında bir insan dininden dilinden ırkından utanmaz. onlarla gurur da duymaz. oluşmasında herhangi bir emeğinizin olmadığı bir şeyle gurur duymak veya utanmak, kişiliğinizi kendi kendinize oluşturmaya üşenip, kendinizi bir gruba dahil etmek için saçma sapan kavramlara sarılıyor olduğunuz anlamına gelir. ki bu da kişiliksizliktir.
Kendisini Türk olarak tanımlıyordur ve bundan daha normal bir davranışta yoktur. Alevi olması ise hiç kimseyi ilgilendirmeyen durumdur. Din adamı değildir en nihayetinde siyasetçidir.Neye inandığı yada inanmadığı hiç kimseyi ilgilendirmez.
Etnik köken temelinde bölücülük yapanlara en güzel cevaptır. Kendisini Türk kabul etmekten utanmayan, etnik kimliği folklorik bir zenginlik olarak gören ve bundan dolayı bir kompleks yapmayan insan görünümündedir. Kaldı ki ister alevi olsun, ister sünni olsun, herkezin inancı kendi özelidir; size ve bana ne? işte bunu anlamak laiklik ilkesinin başlangıcıdır.
Ona Ghandi lakabını basın yakıştırmıştır, kendisinin böyle bir iddiası yoktur. Savunduğu görüşler sistem tesisi ve sistemin yürümesi sonucunda sorunların çözülebilmesi yönündedir. Keşke Türkiye'de daha fazla insan, kişiler veya liderlerden çok sistemleri tartışsaydı.