bazı sözde ırk mensuplarının kabul etmediği gerçektir. ulan hayvan gibi abuk subuk sesler çıkarıyorsunuz böyle dil mi olur. hiç eseriniz ve yazılı kaynağınızda yok. bu saçma salak sesler ve uydurma kelimeler kullanılarak birde alfabelerine avrupalı gibi özentiler x ve q harfi eklemişler sırf millet dil sansın diye hadi ordan bu millet bunları yutmaz. ister kabul etsinler ister etmesinler bu uydurma sözde dil asla dil değildir.
25 milyon kürdü nerene sokacaksın bre ahmak bre densiz. Ortaya belge koy sonra konuş, tarih duygusal değildir, duygularla hareket etmez. Aklın yok, fikrin var amk.
Yok efendim kürt yokmuş, kürt dili hiç yokmuş. Belge getir, s..kine göre konuşma. Çamur at tutmazsa izi kalır.
KÜRTÇE DiYE BiR DiL YOKTUR!... Evliya Çelebi 15 AYRI LEHÇE saymıştır. V.MiNORKSKY de FARSÇA'dan FARKLI özellikler gösteren BiR ÇOK LEHÇE'den söz eder. (23)
Rusya'nın Erzurum konsolosu olarak görev yapmış olan Auguste Jaba, 1860 yılında Kürtçe üzerine derlemelerini yayınlamıştır. Daha sonra da Sen Petersburg Bilimler Akademisi'nin F. Justi isteği üzerine Kürtçe-Rusça-Almanca Lugat'taki 8378 kelimelik bir "Kürtçe" sözlük hazırlanmıştır. Daha sonra da V. Minorsky gibi kürdologlar tarafından bu sözlük tasnif edilmiştir. Buna göre:
3080 kelime ............. TÜRKÇE
1030 kelime ...................Farsça
1200 kelime .......... Zend lehçesi
370 kelime ............... Pehlevi lehçesi
2000 kelime .............. Arapça
220 kelime ........... Ermenice
108 kelime ......... Keldanî
60 kelime ......... Çerkesçe
20 kelime ................ Gürcüce
300 kelime ........ menşei belli olmayan
olduğu anlaşılmıştır. (Prof. Dr. A. Haluk Çay, Her Yönüyle Kürt Dosyası, sf. 119)
Ahmet Buran'ın "Doğu Anadolu Ağızlarının Kelime Haznesi" başlıklı araştırması, "Kürtçe'de var olan 2000-3000 Arapça ve Farsça kelimenin (aslında sözlüğe bakarsanız 5500) %80'inin OSMANLI TÜRKÇESi, %40-50'sinin de BUGÜNKÜ TÜRKÇE olduğu"nu ortaya koymuştur. Yeni yayınlanan ve 20.000 kelimelik olduğu söylenen "kürtçe" sözlük de, ilkinden farklı değildir.
Öte yandan, Alman Prof. De Groot en az "1300 öncesine ait GÖKTÜRK ve UYGUR TÜRKÇESi'nden 532 kelimenin bugün "Kürtçe" diye bilinen ağızlarda hâlâ kullanılmakta olduğu"nu tesbit etmiştir. Bu kelimelerden bazıları şunlardır:
GÖKTÜRK .............Kürtçe ...............Anlamı
apa .......................... apo ....................... amca
mın ................................ min .............. ben, benim, bana
ka ....................... ka/ko ............... aile büyüğü, yaşlı kişi
kent .......................... gend/gund ........................ şehir, köy
buge ................... bug(e) ......................... gelin
kon ........................ kon ...................... çadır, konak yeri
kutay .................. kutni .................... parlak kumaş
eke ..................kako/kek/keko ................ ağabey
eke .................... axe ..................... ağa
kalın ................... khalın ................. başlık parası
lor ...................... lor ................. süt, lor peyniri
iğit ..................... eğit................... yiğit
ilan .................... ilan ........................ yılan
Kürt ayırımcılar buna karşılık TDK Sözlüğünü ele alarak Türkçe sayılan pek çok kelimenin de Arap-Fars-Latin kaynaklı olduğunu gösterirler. Ama önemli olan kelimeler değil, dil yapısıdır. TÜRKÇE yabancı kelimeleri dahi kendi dil yapısı içinde kullanır. Yani "nev'i şahsına münhasır" bir dil yapısı vardır!..
Kürtçe öyle mi?.. Hayır. Pek çok lehçenin birbirini tutan bir grameri yoktur. Kaldı ki, Kürtlerin çoğu, o Kürtçe olduğu iddia edilen 20.000 kelimenin büyük kısmını hayatlarında bir kere bile duymamışlardır, hiç kullanmazlar!.. Öte yandan bu kişilerin konuşma tarzı, vurguları, kelimeleri telaffuz edişleri hep ORTA ASYA TÜRKLERi'ne, özellikle ÖZBEKLER'e ve TACiKLER'e benzer. Kürt ayırımcılar hele bir o diyarlara uzansalar, kendilerini hiç te yabancı bulmıyacaklardır!..
Öte yandan ilk TÜRKÇE sözlüğün neredeyse 1000 yıl önce Divan-ı Lugat-ıt TÜRK olarak Kaşgarlı Mahmud tarafından hazırlandığı unutulmamalıdır... ve bu sözlük tümüyle TÜRKÇE kelimelerden oluşur. Ayrıca Ali Şir Nevai'nin "TÜRKÇE'nin Farsça'dan dahi üstün olduğu"nu oraya koyan 500 yıl önceki eserleri mevcuttur.
Nikitine'e göre, "Kürtçe'nin Hint-Avrupaî (Aryan) bir dilolduğu" tartışmalı olup, mutlak bir kabul değildir!.. Gürdal Aksoy ise, "Aryan" tabirinin Avrupa burjuvazisi tarafından uydurulmuş bir kavram olduğunu "su götürmez bir gerçek"sayar!.. (Kürt Dili ve Söylenceleri, sf. 148)
Bu "aryan" tezini Maurice Duvarger, "saçmalık" olarak niteler ve:
- "Adı var kendi yok bir dille tanımlanan; bu adı var kendi yok halk topluluğunu bir çok sözde bilgin bir yere yerleştirmeye çalıştı. Vardıkları sonuçların birbirini tutmazlığı, bunların saçmalığını da açıkça ortaya koymaktadır,"
der ve, Aryan (Hint-Avrupaî) toplulukların bu tutarsız bilginler tarafından Hindistan'dan Kuzey Afrika'ya, Macaristan'dan Baltık bölgesine kadar 8 ayrı "çıkış noktası" gösterdiklerini belirterek saçmalıklara örnek diye verir!
F. Rödiger ve A.F. Pott "Kürtçe'nin KALDECE (SAMÎ) ile ilgisinin olmadığını, bu dilin iran menşeli olduğu"nu ileri sürerler. Prof. Vladimir Minorsky Kürtçe'yi Kuzey-Batı iran dillerinden biri kabul eder. Ancak bugnkü Farsça'dan ayırır. Kürtçe'nin BAŞKA bir kökenden gelmesi gerektiğini ileri sürer!. Farkları şöyle sıralar:
- Telâffuz farkları,
- Şekil Farkları,
- Nahiv (cümle yapısı) farkları,
- Kelime farkları,
- Ses değişimleri farkları.
Bu büyük farklardan sonra, Kürtçe eğer SAMÎ değilse, eğer FARS (HiNT-AVRUPAÎ) değilse, başka ne olabilir?.. Tabii ki, URAL-ALTAY kökenli!..
Kürtçe ağızlar şöyle sıralanabilir:
Kırmanç : Büyük Zap Suyu'nun Dicle'ye bağlandığı noktadan yukarıya, Zap Suyu boyunca, Urumiye Gölü'ne kadar çizilen hattın yukarısında kalan bölgede konuşuluyor.
Soranî: Bu hattın altında Irak ve iran'da konuşuluyor. Soranî ile Kırmanç dilbilgisi arasındaki fark, ingilizce ile Almanca arasındaki fark kadar büyüktür. Ancak kelimeler Felemenkçe ile Almanca kadar yakındır. Her iki ağız da köyden köye fark gösterir. Samandağ'la Kirmanşah arasındaki Kürtler, bugünkü Farsça'ya yakın bir dil konuşur.
Gurânî : Halepçe'nin karşısında iran'da, ve Haningi'nin karşısında iran'da küçük birer dairede konuşuluyor. Zazaca ile Gurânî birbirleriyle bağlantılıdır. Bu da Zaza ve Gurânîler'in aynı ortak kökten geldiğini, muhtemelen Hazar Denizi'nin güneybatı yakasındaki Deylem ve Gilan taraflarından olduklarını gösterir. Bu yüzyıla kadar Süleymaniye bölgesindeki bazı köylülerin "Gurânî" olduğu, ve bölgedeki Kürtler'den farklı olduğu kabul edilirdi. Gurânî halkını, Gurânî konuşanları ve bu köylüleri aynı kökten kabul etmek şüphelidir. Yazar David Mc Dowall, Zaza ve Gurânîler'in Kırmanç ve Soranîler'den önce Zagros bölgesine geldiğini öne sürüyor.
Güney-Doğu Lehçeleri: Bu başlık altındakilerin küçük bir kısmı Haningin-iran sınırı arasında Irak'ta, ve Halepçe-Haningin-Kirmanşah-Sananda dairesinde konuşuluyor.
Zazaki'nin Kırmanç veya diye Kürt ağızlarından tamamen farklı olduğu ise V. Minorsky, Prof. Haddank, Prof. David Mac Kenzie, Ingmar Sauberg, Terry L. Todd, W.B. Lockwood, T.M. Jhonstone ve Prof. Dr. Gouchıe Kojima kesin bir dille ifade edilmiştir. Yani armutlar ile elmalar toplanıp "kürtçe" sayılamaz!.. Ne var ki, echel-ü cühelâ (cahiller cahili) politikacılarımız, aydınlarımız ve TRT yöneticileri hâlâ Zazaki'yi "Kürtçe lehçe" diye sunmakta, Avrupa Birliği'nin aynı yöndeki raporlarına sessiz kalmaktadırlar!
Kaldı ki, KIRMANÇ kelimesi dahi TÜRKÇE kökenlidir!.. KIRMANÇ, KURMANÇ, GURMANÇ diye geçer, KUMAN TÜRKLERi ile bağlantısı bir yana; KURMAN kelimesi Divan-ı Lugat-ıt TÜRK'te "gedelgeç, yay konan kap, yaylık" (OĞUZ ve KIPÇAK lehçeleri) anlamına geldiği belirtilir. Ayrıca KURMAN büyük bir TÜRK boyunun adıdır. (Macar bilim adamı L. Rasonyi, Dünya Tarihinde TÜRKLÜK, sf. 139,148) KAZAK ve KIRGIZLAR'ın CAPPAS ve MASKAR kollarından birer boyun adı da KURMAN'dır... Yani iki KURMAN oymağı ORTAASYA'da, bir KURMAN-Ç boyu da ANADOLU'dadır!..
KÜRTÇE aslında "DiLLER KARIŞIMI BiLE OLMAYIP, KELiMELER KARIŞIMI BiR AĞIZ"dır!... Özellikle Kırmançça kelimeler büyük ölçüde TÜRK yapısı üzerine kurulmuştur. KÜRTÇE ASLINDA, ESKi TÜRK LEHÇELERiNDE KAYBOLMUŞ KELiMELERi ÇIKARMAK iÇiN BULUNMAZ BiR HAZiNEDiR!.
Mesela, Pülümür'de kış mevsimine doğru açan bir çiçeğe, yöre halkı KARBELiK der. Bu sözü Kürtçe sayar. Halbuki KAR'ın yağacağını BELLi eden bu çiçeğe, bundan uygun TÜRKÇE bir ad olabilir mi?.. (24)
Bazı Kürt oymaklarının öz-be-öz TÜRKÇE adları da müslümanlığı kabul etmelerinden sonra değişmiştir. HALDi-HALiDi, CAFARLI-CAFERi, (ABAZA) ABHAS-ABBAS, KURiS-KUREYŞi, HASARENLi-HASENANLI gibi...
V. MiNORSKY, "KÜRTLERiN iRANÎ SAYILMASI, IRKÎ OLMAKTAN ZiYADE; DiL VE TARiH MÜTALÂALARINA DAYANMAKTADIR. Kürtlerin merkezi sahaya yerleşmeden evvel, oralarda isimleri kendilerininkine benziyen, fakat başka menşeli KARDU adlı bir kavim yaşamış olduğu ve bunların SONRADAN iran menşelilerle KARIŞMIŞ olduğunu ileri sürmek mümkündür," der.
Bu ifade dahi Kürt bölücülerin sahiplenmeye çalıştığı KARDULAR 'ın KÜRT olmadığını, KÜRTLER'iN DE iranlı, yani ARYAN OLMADIĞINI göstermektedir.
Ayırımcılar "kürtçe"yi ayrı bir dil gibi yutturmak isterler. Halbuki TEK bir "kürtçe" olmadığı gibi, hiç bir "kürtçe" ağız da yazıya geçmiş değildir!.. (Bakınız: GOiCHi KUJiMA)
Kürtçe denilen ağızların pek çoğunda gramer TÜRKÇE'yi andırır...
Mesela cümlede öğelerin sıralanması çoğu zaman TÜRKÇE gibi
ÖZNE + TÜMLEÇ + YÜKLEM
şeklindedir. Hint-Avrupai dillerdeki gibi
ÖZNE + YÜKLEM + TÜMLEÇ
şeklinde değildir.... Bu da bizim uydurmamız değil, bilakis Kürtçülerin yayınlarında yer alan hususlardır.
Örnekler:
Ez it we re dibejim .... Min jı wi re da ... Kürtçe
Ben ona söylüyorum ... Ben ona verdim ... TÜRKÇE
I am telling him ... I gave it to him ... ingilizce
Min sev heye ... Ez dewlemend bum ... Kürtçe
Benim elmam var ... Ben zengin idim .... TÜRKÇE
I have an apple ... I was rich ... ingilizce
Wi lı ser reki ne aw heye ne çamor .... Kürtçe
O yolun üstüne ne su var ne çamur .... Türkçe
There is neither water nor mud on that road ....ingilizce
Ez Kırmanç ım ... Ez civan ım .... Kürtçe
Ben Kırmanç'ım ... Ben civanım (gencim) ... TÜRKÇE
I am Kırmanç ... I am young .... ingilizce
Zu vare, kalemiha hılda, hikatamın binvise... Kürtçe
Çabuk gel, kalemini al, hikayemi yaz .... TÜRKÇE
Come quickly, take your pencil, write my story... ingilizce
Ez dıbıjim, Kırmançi TURANi'ye, ew dibiye na... Kürtçe
Ben diyorum ki, Kırmanç TÜRK'tür, o diyor ki, hayır... TÜRKÇE
I say that Kırmanç is Turk, he says no... ingilizce
Vare, çay veho... Kürtçe
Gel, çay iç... TÜRKÇE
Come, have tea.... ingilizce
Bu örnekler Hint-Avrupaî olduğu iddia edilen "kürtçe" cümlelerin nasıl TURANÎ bir gramer yapısına sahip olduğunu göstermektedir.
Kürtçe denilen şahıs zamirlerinden ilki EZ, Farsça gibi görünür ama aslı ÖZ'dür. ORTAASYA'da TÜRKLER "ÖZÜM KIRGIZ" der... Bu ifadenin EZ KIRMANÇ IM ile yakınlığına dikkatinizi çekeriz.
ikincisi MiN'dir ki, ANADOLU TÜRKÇESi'nde BEN, Azeri lehçesinde MEN şeklindedir. ORTAASYA'da kullanılır. Birinci şahıs takısı yukarda görüldüğü gibi değişmemiştir bile!...
Azeri'nin MEN TÜRKEM demesi ile, ayırımcının MIN KIRD IM demesi arasında ancak ağız farkı vardır!.. Denizli ağzında MUSTEFALi (Mustafa Ali) bile daha fazla farklılık gösterir!..
Öte yandan ORTAASYA'da Kürt kelimesi KURT veya KIRT olarak kullanılır. Bir TÜRK boyu olan BAŞKIRTLAR gibi!...
ikinci şahıs TU veya TE'dir ki, SEN'den bozma olduğu ortadadır... Üçüncü şahıs EW'dir. "W" harfinin V'den farkı; birincinin ağzı "O" der gibi yuvarlattıktan sonra telaffuz edilmesidir ki, TÜRKÇE'de TAVUK derken çıkar... Böylece EW'in aslında EO olduğu ve "O" kelimesinden bozma olduğu görülür!...
Şu halde sıralarsak MiN-TE-EW, BEN-SEN-O'dan başka bir şey değildir!... (Bak: Kürtçe Gramer, yazarı Dr. Kamuran Ali Bedirhan, Deng Yayınları, 1991... Bu sözde Kürtçü ayırımcı yazarın adı bile Türk'tür. Han ünvanını Türkler'den başkası kullanmaz!)
"Kürtçe" ağızların iran'la olan bağlantısına gelince Pers, Sasanî dillerinde, diğer Aryan dillerde de Kürt kelimesi yoktur. Med dilinde de yoktur... Arapça'ya ise sonradan girmiş olup, Etrak (TÜRKLER) gibi çoğul haliyle Ekrad olarak alınmıştır. En eski devirlerden beri göçebe-konargöçer anlamında kullanılmıştır.
Yani Kürtler iranlılardan etkilenmişlerdir, bazı Fars kökenli Kürt aşiretleri vardır ama; köken olarak tümüyle onlara bağlı değillerdir.
451 yılında Kafkasya üzerinden Mugan'ın güneyinde yerleşmiş olan Akhun TÜRK topluluklarından, 12. yüzyılda Harzemşahlar döneminde MUGAN TÜRKMENLERi olarak bahsedilmektedir.. Bu TÜRKMENLER Arap kaynaklarında Ekrad-ı bi-iskan, yani yerleşik olmayan Kürtler olarak geçer.
Açıkça görülmektedir ki, Arap kaynakları henüz yerleşik hayata geçmemiş ve belki de müslüman olmamış TÜRK boylarını ayırt etmek için Ekrad ifadesini kullanmaktadırlar... Çünkü göçebe de olsa müslüman Türkler'e TÜRKMEN adı verilmesi de bu dönemdedir.
Böylece GURTi-KARDU gibi yakıştırmaları bir kenara bırakırsak; ilk defa bir BOY olarak Kürt adına ORHUN kitâabelerinde rastlıyoruz... Bu uruğun GÖKTÜRK diye bilinen devletin içinde ve diğer TÜRK boyları arasında yaşadığı ve liderinin adının ALP URUNGU olduğu tartışma götürmez.(Bakınız: ELEGEŞ ANITI, ORHUN KiTABELERi
Herat'tan üç fersah yukarıda Ulenknişin yaylasının batısında Kürtnişin adında bir köy vardır... Anadolu Kürtleri o diyara bir sefer yapmadıklarına göre, bu adın yöre Türkleri tarafından verildiği ortadadır.
Aslında bunda şaşacak bir şey yoktur!.. Çünkü Kürt kelimesi TÜRKÇE'dir ve zengin mânâlar taşır:
KÜRT : Kar yığını, çığ, bir çeşit kayın ağacı, ayva ağacı
KÜRÜD: Merih gezeğeni (Ayrıca Beyşehir kenarında eskiden göçebe olan Türkmenlerin
oturduğu Kürtler köyünde ise "süpürge otu" anlamına gelir.)
KÜRT : kalın kar yığını (Kazak lehçesi)
KÜRTiK: yeni yağmış kar (Kazak ve Tarançi lehçesi) çığ (Sor Lehçesi)
KÖRT : Kar yığını (Kazan Tatar lehçesi) Karların dağlarda teşkil ettiği saçak,
kar yığıntısı (Çuvaş lehçesi)
KÖRTÜK: kar denizi veya kar çölü (Uygur lehçesi)
kar yığını (Teleüt, Soyon ve Karakırgız lehçesi)
KÜRTKÜ: kar yığını (Karakırgız lehçesi)
KÜRTÇÜK: kar yığını (Yakut ve Çeremis lehçesi)
(Kürt Meselesi, M. Şükrü Sekban, 1979, sf.18-19)
Daha da enteresanı, geçenlerde (2001, Mart) STV televizyonunda konuşan ve ülkesini tanıtan Afganistan Büyükelçisi gösterilen filimdeki bir halıyı "KÜRDÎ" diye adlandırdı... Kendisine, "Niye bu halının adı KÜRDÎ?" diye sorulunca, ne cevap verdi, biliyor musunuz?..
- "Çünkü bu tür halılar Afganistan'daki DAĞLI BiR KABiLE tarafından dokunur,"
dedi!.. Bu da bizim "Kürt" ifadesinin DAĞLI GÖÇEBELER için kullanıldığı tesbitimizi desteklemektedir.
Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu asla bir "Kürt Bölgesi" değildir!.. Bölgede 11. asırdan itibaren devlet kuran Artukoğulları, Dulkadiroğulları, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Saltukoğuları, Mengücükoğulları hep OĞUZ boyundandır. Aralarında hiç Kürt devleti yoktur!... Çünkü devlet kuran yerleşik hayata geçer, yerleşik olanın da Kürtlüğü sona erer!.. Çünkü KÜRTLÜK, DAĞ GÖÇEBELiĞi DEMEKTiR!
Dil farklılığın sebebi, yörenin sarp dağlık olması ve Arap-Acem etkisinin hissedilmesidir...
Van Milletvekili ibrahim Aras dönemin GERDi aşireti reisi OĞUZ Bey'e sorar:
- "Bu ad TÜRK adıdır, (Sen Kürt'sen) sana nasıl gelmiş?"
- "Bendeniz 21. OĞUZ'um... Bizde baba evlâdına kendi babasının adını verir, bu böylece devam eder, gider," cevabını alır.
Ama maalesef öz-be-öz TÜRK olan bu aşiret reisi, TÜRKÇE bilmiyor, yörenin karmaşık ağzını kullanıyordu!...
Amcası KILIÇ Bey de!.. Adı TÜRK, KOÇBEYi aşireti reisi Mehmet Emin Bey de!...
(Doğu Anadolu Gerçeği sf. 31)
Kürtçe denilen ağızlarda cümleler Farsça-Arapça kelimelerden oluşsa da cümle yapısı, yani grameri genelde TÜRKÇE'dir!..
Ve bilindiği gibi bir dilin aslını tesbite yarıyan kıstas ta gramerdir!..
Öte yandan, biliyorsunuz, artniyetli Avrupa Birliği'nin baskısı ile bir "kürtçe" yayın furyası başladı. Bu son derece komik ve amaçsız bir faaliyet...çünkü Kurmançça ve Zazaca yapılan bu yayınları dinleyenler Kurmanç ve Zaza grubundan dahi olsalar anlayamıyorlar. Mesela Mahsun Kırmızıgül annesinin Zaza olmasına rağmen, yayını anlayamadığını açıkladı!... Çünkü BiR JAPON DiL UZMANININ DEDiĞi GiBi 30'a yakın ağız var. iki komşu köyün "kürtleri" bile zaman geliyor, birbirini anlamıyor!...
Sırada "kürtçe" eğitim var!... Avrupa Birliği'nin istediği ve onların bu ülkedeki uşaklarının "başüstüne" deyip hemen yerine getirmeye çalıştığı her "emir" gibi bu hususu da yakında gerçekleştirmek için kolları sıvayacaklardır.
Ama bakın Yalçın Küçük ne diyor:
- "Paris Üniversitesi'nde, belki de dünyanın en iyi Doğu Dilleri üniversitesinde, Farisî, Soranî, Kırmançi tahsil ettim."
- "Paris'te pek çok Kürt vardı, (ama) sınıflarımda hiç Kürt yoktu!.."
- "Bir TÜRK (ben), sevimli bir Japon, Türk Harp Akademisi'ne gelecek bir Fransız yarbay, Paris polis departmanından bir komiser, dedesi Sovyet komünizminin kuruluşuna katılmış, adı Tanya bir isveçli hanım, üç yıl sınıf arkadaşı olmuştuk."
- "Enstitü'de Kürt öğrenci yok muydu?..
-(El Cevap:) Çoktu!.. Ve bunlar TÜRKOLOJi okuyorlardı!.." (Tekelistan, 2004)
Fransa'da Kürtler'e baskı mı var?.. Yok!.. Üstelik yağız bir Kürt delikanlısının azad kabul etmez kölesi ve de metresi Bayan Mitterand başta olmak üzere, tüm Fransa'nın kürtçülüğü, kürt bölücülüğü desteklediği düşünülürse, Yalçın Küçük'ün bu tesbiti ibret vericidir.
_________________________
(23)- Yavuz, Edip; aynı eser.
"Kürt" tarihçi Celile Celil bunu destekler mahiyette şöyle diyor:
"Zazaki ve Kuzey Sorani GÜNEY Kürtçesidir. Benim konuştuğum KUZEY Kürtçesidir. Bundan başka Gorani var, Lori var, Mukri var... Kurmançi Arap dilinin etkisi altındaydı... Sorani ise Fars edebiyatı(nın)..."
(Yeni Ülke Gazetesi, 1992 sayı 28)
(24)- Yavuz, Edip; aynı eser.
Bir başka örnek te Kürt ayırımcılar tarafından verilmektedir. Bu kişiler bölgeye sahip çıkabilmek için Nemrut Dağı'ndaki heykellerin ait olduğu KOMMAGENE Krallığı'na bir kulp bulmuşlardır. Sözüm ona bu ad Kürtçe "KONE GiYA = herkesin çadırı" ifadesinde gelmekteymiş!..
(Kafaoğlu, A.Başer-Yücel, Müslim; "Kurtarıcı mı, Masal mı?"
Özgür Gündem Gazetesi, 27.7.1992 günlü sayısı)
KON gerçekten Kürtçe'de çadır demektir. Ama bu kelime öz-be-öz TÜRKÇE'dir!.. Bir yere "konmak"tan gelir. Türk göçebe kültürünün temel kavramlarından birini teşkil eder. O kadar ki, KONAK kelimesi şehir kültürüne bile yansımıştır. konaklamak, konuk bir yana; şimdinin göçebeleri GECE-KONDU'larda dur-durak bulur!..
Yani Kürt ayırımcılar, dil tahlilleri ile bize çok yardımcı olmaktadırlar!..
kürtler ne bir ırktır ne de bir millet, sadece bir topluluktur. türk ırkını yüceltmek gibi bir amacım yok ama akademik gerçekler türk ırkıyla kürt milletinin kıyaslanmasını bile gülünç bulur. özünde herkes insan, ırkın tabi ki önemi yok ama akademik anlamda kürt' ün ırkçılık yapması çok saçma, çünkü kürtler bir ırk değildir. olsa olsa ya perslerin yada ermenilerin bir boyu olur. tıpkı bizim türk boyları gibi yani.
Evet o yüzden her fırsatta Kürt faşistliği yapmak adına alakasız durumlarda bile kürtçe konuşan kürtler bile kendi aralarında konuşurken beyinlerinde yer etmiş olan Türkçe kelimelerin kürtçe karşılığı olmadığı için bir anda Türkçe konuşmaya başlarlar.
Kürtçe olarak, "Allah belanı versin" bile denilemiyormuş.
O derece gelişmiş bir dil yani.
Eklenti. Şimdi birileri ayar vermeye çalışır.
dil olup olmaması bi saatten sonra pek mühim değildir.
eğer ki, kürtçenin dil olmayışını siyasi sebeplerle savunacaksanız bile şunu kabul etmeniz gerekir. kürtçe(kolaylık olsun bebeeem, sen istersen öle de) ile türkçenin yakından uzaktan alakası yoktur. apayrı dillerdir. bu yüzden kürtlerin(orta asyadan gelip şuurunu kaybeden halk?) kürtçe(tekrar etmeyim dimi) eğitim alması gerekmektedir. anadili yasaklanarak linguicde suçu işlenmektedir.
4 yıl dil bilimi eğitimi almış birisi olarak şunu söyleyebilirim;
uluslararası standartlara göre bir diyalektin dil kabul edilebilmesi için organ ve sayı adlarının başka bir dilde bulunmaması gerekir.
kürtlerin konuştuğu ağızda organ ve sayı adları diğer bir çok kelimede olduğu gibi farsça kökenlidir.
birilerinin zoruna gidecek şimdi eksiler yağacak ama bu böyledir. acı. acı ama gerçek. kürtler farsçanın davarcasını konuşmaktadır. kavimler göçünden önce turani kavimlerden kopup mezapotamya'ya yerleştiklerinden öz dillerini unutmuş, pers medeniyeti ile sıkı ilişkilerin sonucu farsça'dan etkilenmiştir.
kürtçenin dil olmadığını söyleyen tip büyük ihtimalle kürtlere kıro diyen tiptir.
çünkü kürtçe bir dildir. dil değilse hangi dile dil diyebiliriz ? şu an konuştuğumuz türkçe de dil değil o zaman. fransızca, ingilizce, italyanca, hiç biri dil değil.
bu iddiada şok edici şey, kürtleri her yönden aşağılamak isteği.
hakkinda cahilce konusulmasidir. savunmak icin de garip iddialar baslik altinda yer almis. oncelikle turkceyle karsilastirilmis .bir ayar vereyim: turkcenin yuzde 90 i yabanci kelime degil onu soyleyelim.hakkatten bakiniz:
simdi her insan bir gorusu savunabilir, reddedebilir sanirim bunda herkes mutabik.ama cok kidemli akademisyenlerin dahi tartismali oldugu bir konuda dilleri kesinlikle merak ettiginden degil, sadece ama sadece belli bir kesimi savunmak ya da karalamak icin bazi tartisilan gorusleri desteklemek, onyargi dolu sonuclara varmak basitliktir hatta ayiptir.adama sorarlar sen prof musun ki boyle atip tutuyorsun.hayirola??
simdi dildir degildir, kendine oz kelime turetme yapisi yoktur vardir, falan fesmekan.. ikilemine dusenlere hic bir cevabim yok. olmayacak oyle kolay bilgiye ulasamazlar.. otursunlar okusunlar alin bu da linki doyasiya okuyun** http://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%BCrt%C3%A7e
simdiden sonrasi muhtemelen yukardaki linkin ustunden itibaren okumayi birakip eksi vermis onyargili yazarlara:
simdi evladim evet dediklerini anliyorum... ama sunu bir dusun sen bir yerlesim birimine gittin ulkenin onemi yok... acikmissin ,bir temiz yerde yemek yemek istiyorsun. yemek yenecek yer bulamiyorsun. nabarsin sorarsin degil mi. o yore halkiyla iletisime giricen zorunlu. konusuyorsun ama oranin yerlisi tek kelime dediginden anlamiyor. eee ancak vucut diliyle tarzanca derdini anlatacaksin . simdi bu adam seni tanir mi. o hareketlerden bir cikarim yapabilir mi. tabi yapamaz.sorunda burda baslar. sonucta birbirini tanimayan toplumlar gruplar ne kadar ortak noktasi olsada yabancilasir.bir sure sonra anlamaya bile calismaz. sadece ve sadece kotuler . cesitli hurafeler cikarir. sonunda da birbirinin yasam haklarini ihlal edecek noktaya gelir ve kim gucluyse o borusunu otturur.su anda turkiye nin azinliklar hakkindaki sorunu budur.simdi sana donelim. sen yemek yenecek yeri buldun. garson gelip sana menuyu saydiginda butun yemekleri anlayabiliyorsan eger o karsinda etrafinda olan belki reddetigin insanlar senin kardesindir.ayni sey o menuyu sayan icinde gecerlidir.bu topragin insanisiniz ikinizde ... ayni oyunlari oynayip ayni masallari dinleyen bu topragin cocuklarisiniz.. simdi bi iki tane capulcu basa gecipte diyorsaki sana; bunlarin hepsini yakmali ,gucumuz varya ya da gucumuz olunca yok etmeli ve sende bunlara hala inaniyorsan, kendi topragini dogruyorsundur ama daha da onemli olan bir sey var: o da topraginin kan kaybetmesi...
Tanım: Dil olabilmesi için hiç bir sözcüğün başka dillerden alınmaması gerekir.
Sonuç: Dünyada gerçek anlamda dil yoktur.
Tanım: Dil olabilmesi için x, y ve z olması gerekir.
Sonuç: x, y, ve z yi istediğimiz gibi seçerek istediğimizi dil seçebiliriz.
Tanım: Dil olabilmesi için anlaşma aracı olması yeterlidir.
Sonuç: Artık hiç bir anlaşma aracını dil olmaktan çıkaramayız.
Görüldüğü gibi neyin dil olup olmadığı sadece bir tanım meselesi. Bu nedenle Kürtçe'nin bir dil olup olmadığını tartışmak saçma. Dilin ne olduğu konusunun, "suyun belli koşullarda 100 derecede kaynaması" gibi tüm insanlık nezdinde kesinlik kazanmadığı da kesin. Hangi dilin gelişmiş olduğu dil bilimcilerin işi ve oldukçe göreceli bir şey. Dillerin evrimi incelenerek belki böyle bir kategori oluşturulabilir. Kesin olan bir şey var ki, birileri 10 sözcükle bile anlaşıyorsa, onların anlaşma şekline saygı duyulmasıdır, dilin ne olduğunun da ırkçı fikirlere göre tanımlanmamasıdır. Sözlükte Kürtçe'nin ne kadar gelişmiş olduğu meselesi akademik bir tarışma tabi, ırkçılıla ilgisi yok. Yersen!
KURTCE KONUSTUGUNU IDDIA EDENLER- KI VAR, OLDUGU SURECE - KI BU TEK KISI BILE OLSA- YANLIS ONERME OLACAKTIR, LEHCE VEYA DIIL KALDI KI LEHCE DE OZUNDE "DIL"DIR. INSANLARIN KULTURLERINI ASIMILE ETMEK YAHUT YOK SAYMAK CIKMAZ YOLDUR, TARIHIN HICBIR DONEMINDE DE CIKAR OLDUGU GORULMEDI. CIFT KULTUR BILINCI VERMEK AYRI SEYDIR, ASIMILE ETMEK BAMBASKA BIR SEYDIR. SEN YOK DEDIN DIYE INSANLAR KONUSTUKLARI SEYI BIRDEN BIRE TURKCEYE YAHUT INGILIZCEYE CEVIRECEK DEGILLER. ORTADA INSANLARIN KONUSUP BIRBIRLERINI ANLADIKLARI VE SENIN ONLAR KONUSTUGU ZAMAN ANLAYAMADIGIN SOZCUKLER GERCEGI VARSA, BUNUN ADI DILDIR.
HA BU DEMEK DEGILDIR KI BU ULKENIN 2. RESMI DILI KURTCE OLSUN FALAN, 2. RESMI DIL ILAN ETMEK EPEY BIR ALT YAPI GEREKTIRIR HELE TURKIYE SARTLARINDA SOSYAL DONUSUM GEREKTIRIR. INSANLARIN TURKCE KONUSURAK BILE ANLASAMADIGI BIRBIRINI GIRTLAKLADIGI BIR ULKEDE BI SABAH UYANIP HADI BUGUN RESMI DILIMIZ KURTCEE HADI YARIN FARSCAAA HADI SONRAKI GUN ARAPCAA EN SON DA LATINCEE FALAN DIYEMEZSIN. BU KURTCEYI YOK SAYDIGIN ICIN DEGIL, SADECE KURTCE ICIN DEGIL, KURTCEYE HAS BIR GICIKLIK ICIN DEGIL, HANGI DIL OLURSA OLSUN IZLEYEMEYECEGIN BIR YOLDUR.BIRBIRIMIZI ANLASAK ORTA YOL KENDILIGINDEN GELICEK.
kürtçenin dil olmayıpta lehçe olduğunu kendileri gibi düşünenlerin verilerine dayanarak ortaya atmalarının kime fayda sağlayacağı merak konusudur.bugün vücudumuzla sergilediğimiz davranışlara bile beden dili deniyorsa kendimiz gibi konuşmayan insanların kendilerini ifade etmekte kullandıkları dile şudur ya da şu degildir diyerek varılmak istenen şey nedir ki.bir üstünlük arayışıysa eğer bu,hakikaten yazıktır.