Yanlistir. Diller birbirinden etkilenmektedir. Kimi kelimeleri arapca ve farsca Dan almis olsalar da onlar da bir kismini kurtce den almislardir. Kurtce sozcuk yonunden de turkceye gore daha zengin bir dildir. Arastirilabilir.
Kürtçe yazılı kaynaklardan çok sözlü kaynaklarla beslenmiştir. Bu Var olan sözcüklerin çoğunun unutulmasına sebep olanlardan biridir .
Ayrıca tarih boyunca bir kürt devleti kurulmamış olması ve hegemonyaları altında yaşadıkları devletlerin dillerine kilit vurması eserler vermelerine dillerine yeni kavramlar kazandırmalarına engel olmuştur.
Bugün türk dil kurumu diye bir yapı var değil mi. Dili türkçeleştirme adına komik de olsa çabaları var.
Bugün kürtçe için söylediğinizi atatürk türkçe için söylemiş ve bir kurum oluşturulmuş.
Kurumsal çalışmalar gerek o halde çok mantıklı
Arkadaşlarım.
Değil mi ki dil canlı bir olgu. Yüz yıl belki bin yıl önceden hoop diye alıp getiremiyorsunuz sözcükleri. Etkileşim kaynaşma elbette olur olmalı da. Unutulan sözcükler yeniden dile aktarılmalı daha fazla edebi ve düşünsel eserlerle ve konuşarak bunlar yeniden dile kazandırılmalı. Çeşitli eserler ve sözlükler var yazılıyor lakin artırılmalı.
Bu işi kurumsal bazda devlet desteğiyle yürütmedikçe de ciddi bir sonuç alamazsınız.
Edit : hegemonya bir üstünlük terimidir. Bir ülkede Azınlık olmak bunu açıklar. Her zaman Zoraki zorbalığa dayalı bir yönetim değil tarihsel bir durum olarak yorumlanmalıdır.
Bu konuda da kürtlerin azınlık olarak bur takım haklar dışında edebi tarihsel ve düşünsel anlamda yazılı kaynaklar verememesi en öncesinde çalışmalar yapamaması çok ta gaeipsenecek bir durum değildir.
Mezopotamya da yazı yok muydu diyen arkadaş yukardaifade ettiklerim yeterli olmuştur umarım.
kürtçe'nin sözlü kaynaklar ile beslendiğini iddia edenleri de görmüş olduk.
1.si, medleri ataları olarak gören hayalperestlerin bu teoriye ne diyeceği merak konusu,
2.si mezopotamya'nın ana yurtları olduğunu söyleyen kürtler, bilmiyorlar mı ki yazı mezopotamya'da çıktı ve orada yaşayan her halk yazıyı kullandı. hatta sonradan oraya gelen ermeniler bile yazı sistemleri olmadığı için eski yunanca yazdılar. ama yazdılar. bu durumda,
a) kürtler mezopotamya da değildi. (zaten hiç değildi de mankafaların iddiası)
b) yazının beşiğinde yazıyı kullanmayacak kadar medeniyetsiz bir toplumdu
3.sü başka milletlerin idareleri altında kalmaları yazılı eserleri kısıtlayabilir. fakat asla sözlü eserleri kısıtlayamaz. koskoca (!) bir milletten bahsediyoruz.
4.sü türk dil kurumu (tdk), dile giren yeni kavramlara türkçe kökenli sözcükler türetmek ve var olan sözcüklerin etimolojisini çıkartmak için kurulmuştur. yani cahillerin sandığı gibi türkçe'nin bir dil olduğunun ispatı için değil. ispata gerek yok çünkü.
5.si hadi çok eski zamanlarda bir şekilde (!?) yazıyı kullanmadınız, kürtçe yazılı eserler veremediniz. peki 1000'li yıllarda, 1300'ler de, 1500'ler de neredeydiniz?
osmanlı kürtçe'yi mi yasakladı? bahsi geçilen "hegomonya" (zaten hep mağdurlar ya) o dönemde de mi geçerli idi?
velhasılı kelam geçiniz bunları. farsça, arapça, türkçe ve ermenice üzerine kurulu bir dil kürtçe. bunu bütün duygularımdan arınmış bir tarihçi olarak söylüyorum. zaten dilbilimsel araştırmalar da bunu söylüyor.
bir arkadaş vardı izmir'e ilk geldiğimde. bir çok sözcüğe bakar ve ardından "bak bunlar kürtçe" derdi. örneğin "nan" gibi. çocuğa anlatamadım bu sözcüğün farsça'dan geldiğini. kabul etmek gerekir ki kürtçe'nin kendine ait sözcüğü yok denecek kadar azdır. tıpkı osmanlıca gibi karma bir dildir, toplama bir dildir.
bu önermeyi ortaya atabilmek için en azından bir kaynak gösterilmesi gerekmektedir. kürtçe, coğrafik koşullar ve de yasaklanmasından d o olayı sözlü olarak yaşama mücadelesi vermiş bir dil olmasından dolayı sözlü anlatımı inanılmaz gelişmiştir. bir arkadaşımın anlattigina göre geceden başlanıp ertesi sabaha kadar anca yarısına gelinen masalları varmış. yani bir masalın 24 saat boyunca anlatıldığını düşünün. hatta yanlış hatırlamıyorsam ismi "mir hasan" idi bu masallardan birinin kahramanı. ve bunu gibi bir sürü sözlü anlatım materyalleri mevcut. ayrıca
ama bana olmadığını kanıtlayacak birileri varsa özele bekliyorum. feqiye teyran ın ve ahmed-i hani nin herhangi bir eserini incelemiş olması tek şartımdır. saygılar..
Aslında tuhaf bir tartışma.
Şimdi kürtçe üstünde derin analiz falan yapmadım. Lakin kürtçe, farsça kökenli bir dil. Fakat çokça türkçe ve arapçadan etkilenmiş doğal olarak.
Şimdi öz kürtçe dediğimiz şeye ulaşamıyoruz. Biraz derine inince karşımıza anca farsça'nın bir lehçesi olacak kadar farklı bir dil çıkıyor.
Bu anlamda sözcüğümü olmuyor yoksa aslında direk dil mi olmuyor (farsça kökenli bir şive) burada sözü benden daha usta dil bilimcilere bırakıyorum.