az sonra anlatacağım olayın güzel örnek olduğunu düşündüğüm piçliklerdir. 7-8 yaşlarında falandım. 4 katlı apartmanda oturuyoruz. 4 blok var 1. katlarda da toplam 8 daire. salon ve oturma odası camları dışarı bakıyor. bina 2 renk şeritli yeşil-beyaz. yeşil renkler pencerelere denk geliyor beyazlar duvarlara. evin önünde kanal var o tarafa doğru top oynayamıyouz top kanala kaçıyor. alsan bir türlü almasan bir türlü. almaya kalktıkmı anneler camdan veriyor kalayı aman düşücen edicen diye. almasak top gidecek oyun bitecek. kanala paralel oynamakta sıkıntı kesin top gidiyor kanala. o yüzden maçları arka sokakta yapıyoruz. 31, tek kale maç, gol atan kaleye gibi oyunlarda da kalemiz duvarın beyaz olan noktaları. doğal olarak top cama geliyor, bağırış gürültü gırla gidiyor ve kovuluyoruz bloktan bloğa. ordan kovuyorlar yana geçiyoruz. ordan kovuyorlar öteki yana.15-20 çocuğuz aynı yaş grubunda aksi gibi erkeklerden kimse 1. katta oturmuyor. kısacası kavgalıyız 1. katlarla. ama susayınca eve çıkmaya üşenip onların camlarını çalıyor su istiyoruz. bir yandan sevgi de var yani. o yüzden de hiç saygısızlık etmiyor kimse. kovulunca gidiyoruz. bir gün babam bizim bloğun 1. katında ki adamla ufak bir tartışma yaşıyor. incir çekirdeğini doldurmayacak mevzu. zaten ne tatsızlık çıkıyor ne konu uzuyor. ama ben kinlenmişim nedense. oysa ki severim adamı hep babacan yaklaşır. bizi de pek kovmaz. ama dedim ya kinlenmişim. çocukları topladım. dedim ki \"ne lan bizim bu çektiğimiz 1. kattakilerden? bunlara taarruz edecez. herkes söylesin ne yapalım?\" türlü fikir atıldı ortaya. araba eksozuna patates tıkmak, camları kırmak, arabanın deposuna küp şeker atmak, lastiklerin altına çivi koymak, açık camdan ya da balkondan torpil atmak, üstlerine sokakta baktığımız köpeğimiz carlos\'u salmak, kız çocuklarını korkutmak/dövmek, ayakkabılarına işemek, camlara hayvan boku atmak vs. vs. vs... herkes kendince fikir yürütüyor ama çoğunda yakalanırız. çocuk heyecanıyla ajan gibi hareket ediyor, yakalanmamak için planlar yapıyoruz. en son 3-5 piçlik seçtik. herkes farklı olanlarını yapacak kendi bloğundakilere. gazladım çocukları dağıldık. ben önce arabasının eksozuna evden çaldığım patatesi tıktım, sonra cama köpek boku atıp arkaya geçtim. balkondan içeri torpil atıp piçliğe son verdim. ya da herkes böyle biliyordu. asıl herkesten gizli piçliğim çöpte bulduğum ampüldeydi. cesaret edip arkadaşlara söylememiştim ama asıl planım hep o ampülle alakalıydı. bir beze sarıp kırdım. ve irili ufaklı cam parçalarını ayakkabılarına doldurdum. adamcağızın ayağı kesilince diğer ayakkabılara bakıp temizlediler, ötekiler yırttı. arabaya da birşey olmadı. tabi bütün 1. kattakilere benzer şeyler olunca olay çözüldü. herkes \"ühhüü calandros gazladı, calandros akıl verdi ühhüü\" moduna girince temiz sopamı yedim oturdum. ama asıl sopamı 1 hafta sonra yiyecektim. ben ayakkabılıktaki neredeyse bütün ayakkabılara koymuştum. onlar sadece kapının önünde duranları temizlemişler. evin benden 3-4 yaş büyük kızı 1 hafta sonra ayakkabılıktan bir ayakkabı alıp geçirince ayağına apartman çınladı. cam girmiş bide kırılmış. içerde cam parçası kalmış. ameliyat falan kız 1 hafta 10 gün doğru düzgün yürüyemedi. 1 aya yakında basınca acıyor diye sekerek yürüdü. onu her gördüğümde kıpkırmızı oldum kaçtım. belki 3-4 ay boyunca. şimdi komşu kızı, okumazsın ya okursan diye, senden tekrar özür diliyorum*.
ablamla kavga etmistik aniden tabaktaki karpuz dilimini alıp ablamın saçına sıkmıştım. doğum günü kutlamalarında kralı gelse beni ortamdan çıkaramazdı hoşlandığım arkadaşlarıyla dans ederdim. çok tatlıydım o zamanlar.. ilerde numaralarını alıp mesaj atmaya kadar gitmiştim. simdi evliler cocukları var allah daim etsin. ne maldım ya.
Bakkal'dan cips calardim ama neden yaptığımı da bilmiyorum fakir bir aile değildik aslında. Bakkal amca öğrenince cipslerin bulunduğu alanı değiştirmişti.
dedemin muhabbet kuşunu boyayıp kızmasınlar diye cayır cayır yanan güzinenin içine saklamak istemiştim sadece, ilk okulda altıma sıçıp kimseye belli etmemek için cebimin yırtık kısmından onları tahliye etmeye çalışmam, alt kat komşumuzun kızı büşrayla hiç geçinemezdim bir gun balkonun altında kumla oynarlarken pipimi cikarip işemeye çalışmam, buzdolabı kapağının mutfak kapısına doğru açılmasından dolayı arkasına saklanıp kapandığı an ablamın kendinden geçmesi gibi muzipliklere denilebilir.
annemin rujlari ile yatak odasındaki mobilyaların arkalarına resimler çiziyordum. bir gün mobilyalardan birini degistirmek için yerinden oynatmaya kalktilar ki, ne görsünler. duvar saçma sapan resimlerle dolu. babam yatak odasından oturma odasına kadar kovalamisti. hatta kovalarken ayağı kaymisti halida, küçücük çocuk halimle ne gulmustum. yakalayinca dovmustu gerçi beni. ilkokul beşinci sınıfta iken öğretmen bizi test yapardı ama yaptıktan sonra kontrolünü kendisi yapmazdi ve doğru cevapları verip, tükenmez kalemle isaretlememizi isterdi. ben de tükenmeze çok benzeyen kalemimle tenefuste tuvalete gidip yanlışlarımi silip doğrularıni isaretlerdim. bir kac tane yanlis birakirdim cok belli olmasin diye. sinifta biri cakmisti kofteyi de bana iftira ediyor diye salmistim uzerimden. her sinavdan 5 alıyordum. hiç calismamama rağmen öğretmen beni sinifa ornek gosteriyordu. hey gidi gunler hey.
bir keresinde erkek kardesim 7 yasinda, ben de 7ye gidiyorum. bununla iki gun once halka filmini izlemisiz. bu tuvalete tek basina gidemiyor, oyle korkmus. bir gece annemler yok, dedim egecim ben tuvalete gidicem sen dur ben hemen gelicem. girdim tuvalete, ev telefonunu aradim gizliden. (kisik ses efekti) yeedi guuun sonraa oluceksiiin...
egehan aglamaya basladi direk tabii, sorun su ki ne dedigimi de anlamamis, sadece o sesten korkmus. onu yanliz birakmiyim diye ne istersem yapmisti. superdi.
kurban bayramında bahçede bulduğum boğa taşağını dayımın ayakkabısına koymuştuk. abimle uzaktan izlerken gülmekten nefessiz kalmıştık. öyleki gülmekten beyne kan pompalayan damarlar kasılmıştı.
dayım eline aldığı taşağın ne olduğunu anneme soruyordu. yaklaşık beş altı saniye sonra ne olduğunu anladığında gülme mesaimize çoktan başlamıştık.