ilkokul 6 ya gidiyordum. fizik sınavı olmuştuk ve öğretmen sonuçları açıklıyordu. kağıdına bakmak isteyen öğrenciler hocanın başında birikmişti, nereden baksan 15 20 kişi. hayta grubu ise ortalıkta takılıyordu.tahtada kocaman bir çöp adam çizildiğini farkettim tenefüsten kalma. piçlik değilmi, bacak arasına kocaman bir çük çizdim ve karmaşaya katıldım. bir anda 1-2 inek öğrenci öğretmene \'hocaam tahtaya bakın ne çizmişler\' dedi. öğretmen tahtaya çizdiğim çükü gördü ve kaskatı kesildi bağırmaya başladı, adeta hulk gibiydi bağırıp çağırıyordu. öğrenciler sıralarına geçti. hoca sinirle \'kim o hemen çıksın\' tarzı bağırmaya devam ediyordu ama benim götüm yemiyordu pusup kalmıştım. sonra hoca \'siz görürsünüz hemen parmak izi alıyorum ve yapanı disipline götüreceğim dedi. işte şimdi sıçtık dedim ama hoca çok sinirliydi çıkamadım.
1 gün sonra öğretmen derse girdi ve \'yapanı buldum eğer tenefüste benden özür dilerse affedeceğim\' dedi. ben de mecbur, en yakın arkadaşlarıma durumu anlatıp hocanın yanına gittim. hoca demezmi ki yapanın ortaya çıkacağını biliyordum diye! başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü,blöf yapmıştı. olay neredeyse bütün okula yayıldı ve kızı erkeği herkez bana gülerek bakıyordu.
çok fena boka batmıştım sözlük. günlerce ağlayıp durdum. allah kimsenin başına vermesin.
Kaç yaşındaydım hatırlamıyorum. Mahallenin fazla hareketli, yaramaz kızlarındandım. Bir gün birisi pencereden yola soda şişesi atmıştı. Şişenin kırılmaması ve düştüğünde çıkarttığı o ses çok hoşuma gitmiş, ilgimi çekmişti ne kadar sağlammış diye. O günden sonra bende hep bir cam şişe takıntısı olmaya başladı. Bulduğum şişeleri takır takır yere vurur dururdum. Bir gün yine mahallenin ortasında şişe vuruyorum yere. Vurduğumda çıkan ses tatmin etmemiş olacak ki sert vurmamla şişe tuz buz oldu. Saniyeler önce mahalledeki o şamata sesleri bir an kesildi. Ben elimde soda şişesinden kalma bir parçayla etrafa bakıyorum. Herkes bana bakıyor. Gülüyor. Yavaşça yerden kalkıp elimdeki sağlam parçayı da yere fırlatıp ağlaya ağlaya bahçedeki kömürlüğe saklanıp saatlerce kalmıştım. Sonradan Emine teyze diye bir kadın bana küfür ede ede yolu süpürmüş. Kömürlükte saklandığım sıra da şişe vuruyordum yere. Annemin uzun arayışlar sonucu bulunmuştum. Bulunmasaydım ne olurdu bilmiyorum ama büyük ihtimal hala yere şise vuruyor olurdum...
Arkadasima bi not yazmistim seni oldururum vs vs sonra annesi bulmus falan annemi aramis söylemiş annem bi kizdi bi kizdi bana sonra sorun vozulfu falan sonra her veli toplantisinda bu kizin annesi hep ayni seyi lense etmeye baslafi annem sinir krizleri geciriyo falan sonra araya sinif ogretmeni girdi falan ama yine annesi devam etti... Bu olay 3. sinifta olfu annesi bunu 5. sinifa kadar devam ettirdi... Arkadasimin gercrk yuzunu asil 5. sinifta gördüm yalancı vs vs zaten dersini aldi o... Beni farkli bi acidan rezil etti o onunla ugrasmaktan rezil rusfa oldum yani... Neyse...Kac yil gecti aradan... Artik onu sokakta gorsem selam bile vermem o derece...
komşu kızını banyoya götürüp, gel seni yıkayayım demek ve soymak. sonrası daha kötü bunun niye pipisi yok diye ağlamıştım. söz konusu kız büyüyünce annemin kızın yanında bu olayı atlatması da ayrıca yerin dibine girme sebebimdir.
ilkokul üç ya da dördüncü sınıf.
Sınıftan bir erkek arkadaşım bana yandan tükürmeyi öğretiyor.
Çılgınlar gibi tükürmeye çalışıyorum.
Derken okul çıkışı oldu. Önümden kızlar geçiyor. Ben hala tükürük yarıştırıyorum. Tam işi kaptım derken ağzımın yanından fırlattığım tükürük gitti önümden geçen kızın suratına yapıştı.
Kendimden hiç o kadar utanmamıştım.
Kız beni dövecek sanmıştım da insaf edip dövmemişti.
Ananem dedem falan beni hiç tanımadan ölmüşler. Anasınıfındayım. Kizin birini ananesiyle dedesi almaya gelmiş. Ben benimkiler oldu diye çocuk aklı herkesinki ölmüş diye düşünüyorum. Seni kim almaya geldi? Diye sordum. Ananemle dedem. Dedi. Bende neee? Senin ananenle deden yaşıyor mu ? Dedim. Ruh hastasi gibi baktılar bana. Şimdi çok gülüyorum. Tam rezillik.
Soğuk bir kış günüydü. (Yok bu kibritçi kız değil )
Okulun uzayan bahçesinin eski denizcilerin dünyanın sonu dediği uçuruma benzer tarafında bir ev var idi. O evin üzeri de mevsimin öfkesinden nasibini almış ve beyaz bir renge bürünmüştü. Evin çatısı olmadığı için üzeri düzdü. Okulun bahçesinden evin üzerine kanatlanan çocuklar sonra geri kanatlanarak oynuyorlardı. Birden arkadaşları arasında sivri bir çocuk hadi sınıflar arası kar topu savaşı yapalım deyiverdi. Herkes de "hadi tamam tamam " diye sevindi çünkü köy yerinde canları çok sıkılıyor, öğretmen baskısından bunalıyorlardı. Öğle teneffüsünün on beş dakikası kar topu savaşları ile geçmişti. Kenarda duran orlando inatla kar topları savuruyor kimisi tutuyor kimisi tutmuyordu. Arkadaşları arasında sevilen aynı zamanda çok kıl olunan bir tipti. Kar topunun sonuna doğru birisi orlandoya büyükçe bir kar kümesi attı. Bunu gören çevredeki çocuklar da eğlenceye katıldı. Hep birlikte orlandoyu kar manyağı yapıp havanın da biraz ısınmasıyla sırılsıklam hale getirdiler. Bombardıman bittiğinde orlando kendini toparladı ve hiçbir şey yokmuş gibi çalan zille birlikte sınıfına döndü. Birkaç dakika sonra gelen öğretmen orlandoyu görüp sinirlendi. Bu ne hâl diye çıkıştı. Hasta olacaksın çabuk üstünü çıkar sobanın yanında dur deyiverdi. Sınıf malûm. Herkes dalga geçme peşinde. Gariban orlando bir şey diyemedi. Ne desin ki ? O zamanlar dayak vardı. Usulca geçti sobanın yanına . Önce önlüğü çıkardı. Neyse ki altında ince bir kazak vardı. Ardından hoca pantalonu da çıkar dedi. Orlando kızardı ama ne yapsın ? O zamanlar dayak vardı. Hoca sınıfta ders anlatırken orlando sobanın yanında sessiz, egosu ezilmiş vaziyette bekliyor fakat zaman geçmek bilmiyordu. Zaman geçse servise binip eve gitse ne olurdu sanki ? Sobanın yanında oturup geleceğin sancısını duymayacak yaşta olsa ? Yine dalga geçseler ve yine kavgalar etse onlarla. Yeri gelince dalga geçmek istese fakat sonra vazgeçse. Yine dayak yeme korkusuyla okul içinde küfür etmeye korksa. Neyse ki öyle olmadı. Büyüme isteği baskın geldi. Ne coğrafyacı olabildi ne de gezgin.
Çok küçükken misafirlige köye gitmiştik ve onlar da misafire saygı gereği en güzel yün yatak ve yorganlarını getirmişti bize.
Ve ben sabah kalktım hani köy yeri ya insanlar sabah çok erken kalkar .
köyünde çocukları şehir bebeleri gelmiş , bir bakalım neye benziyor diye başımda bekliormus .
kalktım bir baktım gece fena işemişim , cananim yün yatak yorgan sidik içinde.
Utancimdan o yaşta hilti olup yerin dibine girecektim..
Disarda top oynadım cisim geldi, eve gittim bastım Zile kimse yok. Vay amina koyim.
Yapacak bir şey yok dedim cikardim çükü başladım bahçenin yanında ki duvara işemeye...
Yoldan geçen kadın benim isedigimi görünce "napiyosun len terbiyesiz" diye bağırdı,
O sira heyecandan çüküde toparlayamadim ben basladim saga sola iseye iseye koşmaya...
ilkokul 2 türkçe sınavındayız. o zamanlar çişimi tutamama problemim var. lan harbi uyurken böyle hissediyordum geldiğini ama kalkana kadar bakmışım ki yatak çiş kokuyor. çarşafımı gece üfleyerek kurutmaya çalışırdım. neyse sınav başlamadan önce öğretmen uyarıda bulundu kimse sınav süresince tuvalete gitmek için izin istemesin tuvalete gidecekler gitsin şimdiden diyerek bir nara attı. e iyi tamam dedik gidenler gitti çişim yok mal gibi sınavın başlamasını bekliyor kalemin arkasındaki silgiyi kemiriyordum. sınav başladı hay kağıdı okumaya başladığım gibi çişim geldi lan dedim napcam şimdi sınav 40 dkka. ulan çişim yüzünden kağıda bile odaklanamıyorum kasıklarım ağrıyor zaman geçmiyor, izin istyemeyede göt yemiyor. 10 dkka dayandım ama yok bırakıcam ki bıraktımda bırakırken bir yandan da ağlıcam nerdeyse. yerimde duramıyorum biri fark edicek diye etrafı gözlüyorum. neyse rahatladım bir yandan da başladım sınavı yetiştermeye hoca geldi yanıma ''bitirdin mi sınavını ?'' dedi. bende bitirmiş bulundum ama altıma işediğimi unutarak ''bitirdim öğretmenim.'' cevabını verdim bu sefer herif demezmi tamam bitirenler tahtaya kalksın ki sağınız solunuzdakilerle konuşmayın. hay mk düşündükçe acıyorum kendime. kalksam tüm sınıf işediğimi görecek. en sonunda ''öğretmenim ben kalkamam, altıma işedim.'' diyerek ağlamaya başladım. neyseki öğretmen hemen elimden tuttu tamam gel anneni arayalım alsın okuldan seni diyerek işeyen suçlu çocuk konumunada soktu. bi azarda annemden işitmiştim. ulan ya.
Annem hep derdi ki osuruğunuz gelince tutmayın karnınız ağırır. Sessizce salıverin. Beşinci sınıftayım o zamanlar türkçe dersi acayip karnım ağırıyor ve gazım var. Öğretmen projeksiyondan bir video izlettiriyor bize yüksek sesli şekilde. Ama ses o kadar yüksek ki ikide bir osuruyorum ve kimse sesi duymuyor. Sadece kokuyordu kokusu da fark edilmişti ama karnım çok ağrıyordu. Tuvalete gitmek istesem gidemem ayağımı burkmuştum zor yürüyodum iki saat gidemezdim arkadaşlar koluma girip götürseler kokudan benim olduğumu anlarlardı.
Neyse videonun sesi yükseldiği zaman salıyordum rahatlıyordum. Birden bir kez daha ses yükseldi ve zaten ses çok yüksek duyulmaz diye son sürat salarken zaaarrrtt diye bir ses.. video dondu o sırada saldım durduramadım da.. o gün bugündür osurmam.