aşyegül karacaoğlu nun eda rolünde diziye katılımıyla kayda değer bir iki oyunculuk gördüğümüz dizi.
geri kalan oyuncular zaten öylesine replik söyleyip duruyor ya da hareketler o kadar abartılı oluyor ki oyunculuk adına sıfır bir performans oluyor.
senaryo falan deseniz saçmalığını daniskası.
simdi böyle kitabi, defteri, notlari felan aldim cumartesi gecesi finallere calisayim derken karsima cikan dizi..birkac kiz yoksulluk icinde yasiyorlar yemek yapamiyorlar tüp bitmis. buzdolabi desen tam takir kuru bakir fakat kizlara bakiyorsun saclar o bicim düzlestirilmis. Makyaj, bakim, giyim kusam yerli yerinde. Ama daha bitmedi. Kizlarimizin yiyecek almaya parasi yokken evde bir adet laptop, internet baglantilari felan var. Aha simdi de en ufak kiz koseyi donmenin yolunu bulmus, sokakta dilencilik yapiyor. Uzay cagi yoksullugu bu olsa gerek. Ne fantastik senaryo yazarlari var yarebbim.
don lastiği gibi uzayan birbirinden alakasız olaylar zincirini içinde barındıran dizi.o yelizin allah bi bin belasını versin mi? vermiş mi yoksa. hınzır çocuk .
Dizinin gelecek bölümünün fragmanında karakterlerin doğalgazdan zehirlendiklerini görünce "herkes ölecek, dizi bitecek" sanıp bir an için sevindiğim dizidir.
her hafta kardeşlerden birinin başına bir şeylerin geldiği dizi. tecavüze uğrayan, kaçırılan, öldürülen, sarhoş olup yatakta çıplak uyanan. önümüzdeki bölümde birinin başına bir iş gelmezse kendimi s.kicem.
little women adlı hikaye kitabını gördüğümde yarıldım. ''adına kadar'' bunu da mı arakladınız ya? ayrıca yaprak dökümüyle de karıştırıyorum. zira batan aile tablosunda yaprak dökümüne taş çıkarıyor.
bu aralar star' ı ne zaman açsam karşıma çıkan kadınlar. saçma sapan senaryolar işte böyle dayatmalarla milletin hafızasına kazınıp izlettiriliyor. ulan aydın doğan sen işin biliyorsun .
bokunu çıkartmış dizidir. tahminimce amacından sapmıştır senaryo değiştirilmiştir. eee artık geneleve düşseler de kurtulsak diyoruz. salaklıklarına kimsenin tahamülü kalmadı artık. o birine küser, kendini yollara vurur. tam barıştılar derken bu sefer diğeri ufağına kızar, o da evden kaçar. tam eve döner diğeri niye bana söylemedin der o evden gider bu sefer şeklinde sürekli olarak birbirlerine kızmaktadırlar.
başlarda izlerken üzüldüğüm fakat son zamanlarda suyunu çıkarttıklarını düşündüğüm kanal d'nin reyting rekorlarını kıran dizisi. artık star'a transfer oldu fakat demem o ki gerçekten suyu çıktı. peki neden?
orda bir durum vardı; anne ve baba ölmüş çocuklar perişan hayat kavgasında. fakat artık kimin eli kimin cebinde belli değil.
ilk başlarda gördüğümde böyle dizimi olur dediğim ama bir iki bölümünü seyrettiğimde konusunu güzel bulduğum ve reytinglerindende görüldüğü üzere çoğu kişinin sevdiği dizi.
azalarak değil hemen bitmesini istediğim na-bayeste dizi. artık duygusal sömürü dizileri değil; supernatural, lost gibi zeka gerektiren diziler istiyoruz yahu. bir avrupa yakası vardı eskiden, o da zaten türk televizyon tarihinin gördüğü en kaliteli dizi olmuş olacak ki (gerçi onu da amerikan yapımlarıyla kıyasladığımızda en fazla sex and the city'ye denk gelir ama) yine de beş-altı sezon gitti, daha da devam etse ederdi.
satın aldığımız bu yabancı yapım diziler gibi biz de kendi dizilerimizi ihraç etsek yemin ediyorum rezil kepaze oluruz. neymiş? küçük kadınlar. konusu ne? e işte hayat mücadelesi veren, sürekli ağlayan birkaç kızın hikayesi.
yok yok, bence biz bu küçük emrah'tan süre gelen ajitasyon olayını hala atamamışız bünyeden. gelecek nesil de büyük ihtimalle bu küçük kadınlar'la bilmem nelerle dalga geçecek, ama kendileri de dalga geçtiği şeyin formatında yeni diziler üretmeye devam edecek.****
annem yuzunden zorla izledigim sonrada düşmanoldugum senaristinin yeni mezun olmuş bi liseli oldugunu düşündügüm dizidir.
o kücük kız sokakta karşıma cıksa cocukları seven biri olsam bile kesin öldürürüm..
hele kafası büyük en büyük abla yı işkenceyle öldürürüm.
