keşke şu başlığa yazmadan evvel biraz okusaydınız, bu laf seneler evvel söylenmiştir. Yanlılar ısıtıp önünüze getirmiştir, ağız dolusu yazıyorsunuz, afiyet olsun.
sanatçıları ilkokullu gibi laf atışması yapan bir ülkede yaşadığımızı gösteren durumdur. biri iyi bir müzisyen diğeri sevilen bir şair ama gel gör ki muhabbetleri o kadar b. ktan ki arkadaşım olsa ikisinin de ağızlarına kürek geçiririm. bu ne lan? bu kadar mı boşsunuz? biriniz ilgi çekmek istiyor, diğeri de kurnazlık yapıp onun ilgi çekmesi üzerinden ilgi çekmeye çalışıyor.
küçük bir bireyin büyük bir sanatçı üzerinden reklam yapma çabasıdır. adı üstünde işte. küçük. küçücük. minicik. feysbokdaki embesiller sayesinde şu anda esamesi okunuyor. diğer tarafta ise dünyanın saydığı büyük bir sanatçı var. seni kim tanıyor ki feysbok gençliğinden başka? en basitinden girin youtube'a aratın fazıl say'ı. aşağaıdaki yorumlara bakın sadece. bir tane bile türkçe yorum bulamazsınız. onu da geçtim bir tane bile kötü yorum bulamazsınız. dünya bu adama hayran. bizim embesiller de akılları sıra kendisine siktir çekiyor. sizlerden çok var ama fazıl say bir tane var. küçüklüğünü bil otur yerine. feysbokdaki salak hayranlarını memnun et.
iskender bir büyük rakı içtikten sonra fazıl'a da say'ar köküne de topuna da.
ikinci şişeyi açmışsa sataşacak adam bulamazsa cebinden aynayı çıkartır kavga eder, o sebeple face de ya da başka bir yerde yazdıklarını önemsemeyeceğim haberdir, rutindir efenim rutindir.
çıkışlar sağdan.
şaka maka sağlam ayar vermiştir aslında. verdiği ayar küfürlerin gölgesinde kalması ise basının çarpıklığı. neyse ki sözlük var da halkı aydınlatabiliyoruz.
diğer yazar arkilerden bana: sus da git bir çay koy.
fazıl say'ın bok yemesine karşılık verilen makul cevaptır. birilerinin artık bu ülkede bu tiplere dur demesi gerekiyordu. benim asıl korkum gelecek kuşak. justin bibır dinleyen bir nesil ilerde fazıl say'dan çok daha büyük mallıklar yapabilir. çünkü bir toplumu güçlü kılan kendine has değerleridir. verdim şukunu küçük iskender.
bütün bu görüşler, say´ınki de iskender´inki de, buraya yazılmış olanların çoğunluğu da "kalıpsal düşünme mekanizmalarıyla" oluşturulmuş olduklarından yanlıştırlar. mozart bile basit "alman danslarını" bestelemiştir. bartok´un en önemli piyano eserlerinden birisi " köylü şarkılarıdır"... j.s.bach´ın en önemli "dünyevi" kantatlarından birisi "bauer kantata" dır.yani "çiftçi kantat´ı" (bkz j.s.bach :bwv 212, "bauer kantata")... demek ki bu adamlar hiçbir zaman "ne oldum delisi" olmamış, kendi kültürlerini hiçbir zaman küçümsememişlerdir....haaa aynı mozart o zamanlar kendi milletinin en önemli olan düşmanı olan bir milletle ilintisi olan "türk marşı" nı da yazmıştır. "saraydan kız kaçırma" operasını da yazmıştır...
bu "insanları kalıplar halinde görme" eğilimi bir tür "düşünce tembelliğidir". bir toplumsal kesime hakaret etmek de, bir ülkenin bir sanatçısına "amcık" demekte bu ülkeye hiçbir fayda getirmeyecektir. fazıl say türkiye´nin vitrin´indeki bir şahıstır ve herhalde ki "amcık" falan değildir, aynen arabesk müzik dinleyen milyonlarca türk insanı da "yavşak" değildir. ve say´ın hatası, "fazla ideolojik takılmasında" dır. kendi görüşü nedir onun konusudur, ama belli bir görüşe taraf olup diğer görüşleri de hakaretlere gark etmek de pek "olgun bir sanatçının" yapacağı bir iş olmasa gerektir. eminim bugün bir itzhak perlman, bir martha argerich hip hop çular hakkında pek de iyi düşünceler taşımıyorlardır, ama tutup bunu alenen söylediğin ve insanları "yavşaklıkla" itham ettiğin zaman,sen de sonuçta bir ölümlüsün, ve tanrı falan değilsin, cürmün kadar yer yakarsın, derler adama...
