köy

entry60 galeri7
    33.
  1. çocukluğumun bir kısmının geçtiği yer.

    elektrik kablolarından yüzük yapardık. dünyanın en eğlenceli şeyi gibi gelirdi bana o zaman.

    çamurdan "kap kacak" yapar güneşte kurutur oynardık.

    sonra evin altındaki çeşmede yıkanırdı bulaşıklar. deterjan yok tabi. 1 avuç toprakla sürttüre sürttüre yağı kiri söküp alıyorsun. *
    1 ...
  2. 32.
  3. uzakta olsa ne yapar eder, gidersin.
    çocukluğunun tatillerini geçirmişindir. bir salıncak, derede yüzmek dünyanın en zevkli eğlencesi gelmiştir. dersin ki gideyim de o anları bir daha yaşar gibi olayım.
    ama uzay zaman işin içine girince gitmek imkansız olur. uzay yani mekan yani köy değişmiştir. beton olmuş beton hala da olmaya devam ediyor.
    0 ...
  4. 31.
  5. yazdan yaza anneannesinin köyüne giden yiğitlerdenim ama çiftçi dostu da değilim aksi de.
    maalesef o gittiğim köy artık bir şehir.
    0 ...
  6. 30.
  7. vatanım, evim, yurdum, var olduğum yer..

    not: yazdan yaza dedesinin köyüne giden çakma çiftçi dostu yamuklardan değilim. köyden geçimini sağlayan bir çiftçiyim..
    0 ...
  8. 29.
  9. sevilmeyen, stres kaynağı, boş beleş insanlardan arındığı takdirde havasının temizliği ve insandan az nasiplenmiş olması sebebiyle huzur dolu mekanlardır.
    0 ...
  10. 28.
  11. 27.
  12. yerel yönetim birimi olarak düzenlenişi ilk olarak 1864 vilayet nizamnamesi ile olmuştur.
    ilgili madde: ülke illere, iller livalara, livalar kazalar, kazalar köylere ayrılır.
    0 ...
  13. 26.
  14. uzun yıllar şehir yaşamının pisliğini ciğerlere çekip dönüldüğünde hangisi olursa olsun cennet köşesini andıran küçük yerleşim birimi.
    0 ...
  15. 27.
  16. Ozlenendir, en doğal, en güzel olandır. Damda uyuyup yıldızların en parlak olanı benim diye kavga etmektir çocukça. Çocukluğumdur.
    1 ...
  17. 26.
  18. en çok 1268 köy ile sivastadır.
    1 ...
  19. 25.
  20. hep bir adım geride. hep bir adım gerileten. ülkemiz için olmazsa olur.
    0 ...
  21. 24.
  22. Uzun zaman sonra
    seneler sonra gittiğim yer.
    Özledim çok özledim.
    1 ...
  23. 23.
  24. 'k'alkınmada 'ö'ncelikli 'y'er.
    0 ...
  25. 22.
  26. kaçmak isteriz ya bazen, bavul bile almadan meçhul bir yere gitmek isteriz. kimse görmesin, kimse bilmesin isteriz. artık canımız yanmasın isteriz, huzurlu bir şekilde son bulsun ... isteriz işte, ama ben biraz sık isterim bunları. meçhulum köyümdür. başımı okşayan anne gibi, kucağını açmış bana bakar rüyalarımda. köy evimizde gezinir dururum, tepelerden gelen rüzgar tülü havalandırır. arı geçer kulağımın arkasından, rahatsızlık hoşnutluğa dönüşür. gözlerim usul usul dans eden sineklere takılır. saatin tik takları yankılanır büyük tahta evde. dönerim kendi etrafımda, yüzümde bir gülümseme. dedemin takunyaları yarı yolda çıkar ayağımdan. koşmaya başlarım büyük ağaçtaki salıncağa. ismi önemli mi? salıncak ağacım o benim. yanımda getirdiğim yastığı sıkıştırınca iplerin arasına, başlar sessiz sedasız salınma. başım bir yana düşmüş, ciğerlerimde bayram. beynimde şen şakrak kuşlar, artık yavaştan ötmeye başlamış cırcır böcekleri...
    1 ...
  27. 21.
  28. saat 11, ne bileyim aslında 11 gibi yani. ufağım saatle falan ne işim olur.
    bembeyaz kireçli duvarları olan kerpiç evde uyanmışım. havada oksijen değil de başka birşey var sanki, yiftincecik.
    at kendini avluya sapsarı güneş, sıcak mis gibi. 1 dakika sonra, ne misi ya yandım kavurmaya başladı, anında ensemi. bir nota bile ses yok, o kadar sessiz.
    arada tavuk gıdaklar sadece. belli belirsiz, kaç içeri, kaçmak mı, girmek mi, ondan belli belli belirsiz.
    oda serincecik uzan yatağa, bak tavana. 2-3 sinek, bulmuşlar serin yeri, tekdüze vızzzzzz sesiyle dönüp duruyorlar. odanın köşesinde yere dökülmüş 4-5 teneke buğday var. yanlarındada orta boy karpuz ve kavunlar. zıpla buğdayların üstüne otur. serincecik.
    akşam serini çıkınca meydanda kurulacak oyunları düşün.

    zaman, gel sana olmayan servetimin yarısını vereyim. sen de bana o günlerden birini yaşat.
    olmaz demek, o servete, o anın güneşinin bir saniyesini bile alamam ha, hakkaten çok pahalıcısın sende. ben bi dolaşıp geleyim o zaman.
    0 ...
  29. 20.
  30. sadece tatillerimi geçirdiğim cennetti. tabi bu duygumda çoçuk olmamın ve insan, olay, nesne ve canlıların sadece iyi taraflarını farkedebilmemin rolü büyüktü.
    0 ...
  31. 19.
  32. salak aptal gibi hakaretler yerine kullanılan güzide kelime. özellikle birini rencide etmek için kullanırım. naber len köy gibisinden...
    0 ...
  33. 18.
  34. eğer ananeniz ya da babaanneniz bir köyde doğmuş ise, muhtemelen o köyün hemen hemen hepsiyle akrabasınızdır. herhangi biri söz konusu olduğunda şu tarz konuşmalar geçer:

    - yaşar gelecek
    + kim yaşar?
    - söküklü'nün yaşar
    + haa, gızıl yaşar desene
    - tamam işte koca yaşar...

    ayrıca, çoğunluğu lâkap açısından geniş bir yelpaze sunar.
    bildiğim 2 ege köyü; söğüt ve çamlı'yı harmanlayarak örneklendireyim:

    fıs fıs hüsam: tarım ilaçları satar. asıl adı hüsamettin

    cet memet: köy-şehir minibüs hattı şoförü. hızlı gittiği için cet(jet) denir

    möörsüz: (mühürsüz) eski muhtar

    deli memet: kendisi balıkçı ama biraz dengesiz

    alman ahmet: kendisi hayatında bir kere, 1 hafta için almanya'ya
    gezmeye gitmiştir.(anladın sen)

    kuş isa: eşek şakasına maruz kalıp uçacağını sanarak damdan atlamış saf bir adam

    topal hanif: topal bir kasap

    lütfü hoca: köydeki herkesi elinden geçirmiş emekli öğretmen. baba adam.

    terzi: bir düğünde oynarken pantolonu kıçından yırtılmış, aslen berber

    çakal: zamanında yukarıdaki bakkaldan mal alıp 50 metre aşağıdaki bakkala satmış

    gelin: düğünü yağmur yüzünden iki kere ertelenmiş evli, yaşlı bir teyze

    ek: ben köyümü özledim.
    3 ...
  35. 17.
  36. temiz havanın, tarlaların bulunduğu, nüfusun az olduğ yerleşim yerleridir.
    (bkz: atletle gezilebilecek ender yerler)
    0 ...
  37. 16.
  38. not: yazı boyunca bana eşlik eden sunay akına peşin peşin teşekkür ediyorum.

    ne kadar çabuk değişiyor artık her şey. "sınırlar kalmayacak" sloganları atan sermayedarlara inanmamakla ne kadar da yanılmışım yeni anlıyorum.

    öyle derin bir tezat var ki insanlar ne yapacağını bilemiyor.

    teknoloji ve hastalıklar birbirini besliyor. envai çeşit lüks, aslında içindeki kanserojen maddelerle tedavisiz hastalıklara neden oluyor. aynı teknoloji, yine o kansere tedavi etme rolüne soyunuyor. ortada dönen para, yiten yaşamlar sadece.

    konuya bi hararetle girdim amına koyim şimdi de toparlayamıyorum.

    bizim köyde internet cafe var lan! küçükken arap sabunuyla, termosta odun ateşinde kaynatılan suda yıkanırdık şimdi sıvı sabun kullanıyorlar. 3 katlı apartman dikmeye başlamış köy ahalisi.

    hani o eski haline bakıyorum da, nerden nereye. hayat bilgisi derslerinde gıptayla anlatırdı ali hocam imece usulünü. "köylüler elele verir köyün köprüsünü inşa eder" derdi, hayranlıkla bakardık. şimdi iktidar partisinden seçilmiş bir belde varsa yardım gidiyor.

    teknolojinin kokuşmşluğu mu yoksa sağladığı imkanlar mı? tüketmenin keyfi mi yoksa sunduğu rahatlık mı? köy bu tezatta kanlı canlı bir örnek galiba.
    2 ...
  39. 15.
  40. aşık mahzuni şerif ağzıyla;

    "sırtına abalar giyer,
    haklarını başkası yer.
    tarhanaya şekerdir der,
    köyüm köyüm yiğit köyüm."
    0 ...
  41. 14.
  42. 2004 yılında vizyona giren bir amerikan filminin ismidir. izlemenizi tavsiye ediyor muyum? hayır.
    1 ...
  43. 13.
  44. 12.
  45. muhtar tarafından yönetilen küçük yerleşim alanı.
    0 ...
  46. 11.
  47. kalkınmada öncelikli yer diye bir tanımla türk dil kurumuna seslenmek istediğim yer.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük