Ergenlerin ayıla bayıla okuduğu kitaptı bu. Wattpad denen zımbırtı ile ünlü olmuştu. Bir de filmi çekilmiş öyle mi? Ya rabbim. Daha neler göreceğiz.
Bunu izleyecek olan sinema salonuna girmeden önce beynini bir kenara bırakıp öyle girsin olur mu?
konak'ta bir kitabevinde çalışıyorum. hal böyle olunca gündemdeki birçok kitapla da iç içeyim. şimdi bana soracak olursanız şu sıralar hangi kitaplar soruluyor, satılıyor diye; ilk başta bu kitabın ismini veririm. bu aptal kitabın ismini ilk olarak mayıs aylarında, çalıştığımız kitap firmasının web sitesinin "yeni çıkan kitaplar" kısmında görmüştüm. çok değil 1 hafta sonra da elimize geçti zaten.ilk baskısının 50,000 olduğunu görünce merak ettim neymiş la bu ''kötü çocuk'' bi bakayım dedim içeriğine. sonra biraz da google'de tarattım, taratmaz olaydım. elim ayağım titredi, dizlerim boşaldı. ergen ruhlu bir yazarın resmen saçmalıkları. isminden zaten belliydi ne olduğu. neyse, yazarımsının sosyal medya hesaplarına bakınca karnıma ağrılar girmeye başladı. kitabın kapağındaki tanıtım şöyleydi ;
--spoiler--
kayla, on yedi yaşına girdiğinde, ilk kez gördüğü babasıyla, yabancı bir şehre taşınır. bu yeni şehirde yaşadığı zorluklar karşısında, hiç beklemediği bir çocuk hep yanında olur. meriç, etrafına ördüğü sağlam duvarlar arasında yaşayan, yalnızlığı seçmiş bir çocuktur. kayla ilk kez bir erkeğe güvenir. meriç'in sırlarla dolu hayatı onu düştüğü karanlığın derinliklerinden yukarıya çekerken, yanlışlar doğru gözükür. ta ki kayla, isminin anlamına yakışır bir şekilde yaşamadığını fark edinceye dek…
güvendeydim! güvende olduğuma inanamıyordum ama güvendeydim işte. bu kolların arasında kimsenin bana zarar veremeyeceğini biliyordum. sigaranın gömleğine sinen yoğun kokusunu alırken, hızla uzaklaşan ayak seslerini duydum. sonunda sadece fırtınanın sesi duyulmaya başladığında, belimdeki eller dirseklerimi tuttu. beni kendinden uzaklaştıracağını anlayıp ona sıkıca sarıldım ve tutmakta olduğum gözyaşlarımı serbest bıraktım. hamlem işe yaradı. dirseklerimden vazgeçip, ellerini tekrar belime doladı. "korkma artık. iyisin," diye fısıldadı bir süre sonra. beni rahatlamak ister gibiydi. korkmuyordum. ona neden güvendiğimi bilmiyordum ama onun yanında korkmuyordum.
--spoiler--
artık gözlerim dünyayı pembe görmeye başlamıştı. sophokles'ten don kişot'a gelen, don kişot'ta artık modern anlamda bir edebiyat var diyebileceğimiz yolun geldiği noktayı eskiler görse ne derdi acaba? ne edebi zevkim, ne insani nefsim, ne cuzi iradem ne suni teneffüsüm... aklıma gelen bütün kavramlar bu saçma sapan ergen kişisinin 500 küsür sayfa sıçmıkladığı kitabı algılayamıyor. dünya böyle bir yer mi lan harbiden? kötü çocuk... gülmemek için yanaklarımı ısırıyorum sözlük. sinirden gülmemek için tabii. kötü çocuklar dolaşıyor zihnimde. düşünüyorum şimdi, türk edebiyatının genel çizgisini sabahattin ali, oğuz atay, ahmet hamdi tanpınar, yusuf atılgan okuduğum kadarıyla bu yazarlar dönemlerinin ruhlarından günümüze selam çakmış kişiler. tabii, bu yazarımsı ergenin bunlarla boy ölçüşmesini bırakın, aynı cümleye girmesi bile büyük bir mükafaat iken ergenimiz çıkıp edebiyat alanından varlık gösterisi yapıyor. bir yazarın öykünmesi, ideali, olmaya çalışması vb. sayılan isimler gibi kişilerin hayratına olmayacaksai ne işi var bu mecrada demezler mi adama? edebiyat ne içindir, evet edebiyatın kötülükle ilintisi her zaman olmuştur da: kötü çocukla ilintisi... neyse neyse neyse... libidosunu büzdüklerim, temelden bombok boş geliyorlar böyle kitapları, karakterleri benimseyerek sonra vay efendim türkiye'de kitap okunma sayısı şöyle az böyle az. atv dizisi kıvamında kitap yazarımsılarına prim tanırsanız, gerek okuyucu gerek yayınevi olarak karşılığında ne bekliyorsunuz ''ne içindeyim zamanın, ne de büsbütün dışında'' diyen genç nesiller mi? bu ergenin büyükleri de var tabii... ahmet batman, sinan yağmur, elif gibi sevmek abisi... zincirleme isim tamlaması gibi türemeye de devam ediyorlar. kitlenin yaş sınırı değişse de zihin sınırı değişmiyor malesef.
tabii bunda, zamanın getirmiş olduğu sikimsonik bir durum da önemli rol oynuyor. artık sağda solda herkes nasıl kitap bastırırım minvalinde sayfalar, yorumlarla karşılaşmakta pek güçlük çekmiyor. kitap bastırmak, kitap yazmak... amacı neydi edebiyatın la?
buradan sosyal medyanın da ta ...(cinsiyetçi olmayan küfür bulamadım) hepsi ilişkili sıçıcam böyle işe ya. sizlere ricam var şurada: lütfen kullanmayın bu saçma salak uygulamaları, siteleri. iğrenç yazarımsıların, popülerliğin yeniden üretildiği mecralar. sen kim oluyorsun da böyle tavsiye veriyorsun, kendin uyguluyor musun ki diyecek olursanız
1-) köşeme sinerim
2-) evet kendim uyguluyorum
cevabını veririm.
işin ahlaki değer, edebiyat veya içerik kısmına hiç girmeyeceğim. ayrıca tartışılabilir. benim dikkat çekmeye çalıştığım yer işin ekonomik boyutu olacak.
bakın gençler bu ülkede 10-19 yaş arasında 12.8 milyon insan var. bu wattpad denen platform dizüstü edebiyatı nın tavan yaptığı yerdir ve okuyucu kitlesi malum yaş grubudur.
Bu kaynağı gören kan emici yayınevleri ingiltere'nin hindistana , fransa'nın cezayir'e saldırdığı gibi saldırdı wattpad yazarlarına ve okuyucularına.
Biz bu kanaldan paranın köküne koyarız dediler. Afilli kapaklar, yakışıklı çocuklar vs vs süslendi püslendi girdi piyasaya.
şimdi gelelim söz konusu kitapların ne kadar sattığına. bu üç kitap aylarca çok satanlar listesinde kaldı. 3 kitap toplamda 300.000'den fazla sattı. kitaplar ortalama 20 TL.
" E biz daha fazla para kazanabiliriz. Aileleri kendilerinden bi haber olan bu çocuklara bu kitapları sattığımız gibi bunlara aynı kitabın filmini de izletebiliriz " dediler. Ayrıca bir parantez daha eklemek gerekirse bazı veliler kendi elleriyle aldı bu kitapları çocuklarına içinde ne yazdığını bilmeden veya bilerek.
Okulların tatil olduğu gün patlattılar bombayı. Yani bugün.
Yazarın yayınevi ile sözleşmesi nasıl bilmem ama birileri fena para kaldırdı.
En az bir o kadar da sinemadan gelecek.
Ben böyle ergen sömürüsü görmedim.
Not: ergen kelimesi kötüleme amacıyla kullanılmamıştır.
bugün yazmaya çalıştığım kitabıma devam edemediğim için, arkadaşımın bana linkini gönderdiği kitap. ulan biz bir şeyler yazmaya çalışıyoruz adam gibi olsun diye bütün kelimelerimizi özenle seçerken, edebi bir şeyler de olsun diye götümüzü yırtarken kızın biri çıkıp böyle bir kitap çıkartıyor. ha burda amaç tabiki kızı küçümsemek değil ama edebi değerden yoksun sadece popüler kültürde iş yapacak diye bir kitap çıkarmak ne kadar saçma bir hareket. hadi onu da geçtim bir de kitabın filmi çekiliyor ya da çekilmiş bilmiyorum. edebiyatın bu kadar ayaklar altına alınması gerçekten artık midemi bulandırmaya başladı.
edit: ulan az önce kızın instagram hesabıma baktım tamamen meraktan. lan imza günü vermiş imza günü. aklım almıyor amına koyayım ya. ve giden bir sürü insan var. ya o giden insanların ayrı ayrı mantığını sikeyim. daha sadece bir kitabı basılmış ( ki o da gerçekten saçma ve rezalet bir kitap) bir insandan neden imza almaya gidersiniz.
neyse sakinim sözlük.
bugün passengers filminden sonra bu filme beleş olarak girdik. nasıl girdiğimizi sormayın tabi. geç saatte girdiğimiz için ergenlerden ziyade öpüşmek için gelen çiftler vardı.
filmin çoğu kısmında dayanamayıp güldük. kıza silah dayayıp bu rolü oynayacaksın demişler gibiydi. çocuk olması gerektiği gibi yakışıklıydı, zaten bilindiği üzere filmde yakışıklı çocuk ve güzel kız olmalı. sıkıcıdan ziyade komikti. zorlama cümleler çok fazlaydı. örnek vereyim hemen;
- çok gizemlisin.
- canımı acıtmaya mı çalışıyorsun?
- her zaman birlikte olalım.
- sensiz olamam.
ve sonu hiç şaşırmadığımız şekilde kızın kötü çocuğumuzu ayartmasıyla bitti. beleşe girdiğim için acıyacak bi param yok. güldük eğlendik bitti.
Film endüstrisinin neden gelişmediği ve sinema kültürümüzün o kadar berbat olduğunü gösteren bir filiiim, sinemanın 3 temel ayağı olan yapım-dağıtım-gösterim yapım olayını geçtikten sonra dağıtım olayında avrupada izlenmesi imkansız derece olan bir film için dağıtım ayağı sadece Türkiye sınırlarında kalan aynı zamanda gösterim olayında ise ülkemizin 13-20 yaş arası kızların tercih ettiği çok gereksiz bir film ya lanet olsun çıldırıyorum ya insanlar çok kolay kandırılıyor of.