Komedi demişler ama benim beynim yanlış algılamış heralde. insan izlerken 'abi türkiyede böyle bi şey olsa kızı öldürürler(ki öldürüldü de), babası bir çarpar bir de yer çarpar, kız kaçar olmadı. Bence komik değil bir o kadar ders alınası film.
kıyısından köşesinden bakayım diye açıp sonuna kadar izlediğim bir film. ellen page tek kelimeyle mükemmel. juno'ya çok kızdım bebeği vermez diye düşünmüştüm ama beni yanılttı.
yazıklar olsun sana juno hiç mi için sızlamadı mı?
michael cera* ve ellen page' in üstün performans sergilediği inanılmaz film.
--spoiler--
juno' nun vanessa için yazdığı not ile tv karşısında aferin lan juno nidaları atmama sebep olmuştur, daha sonra vanessa daha önceleri bebek odası hazırlıkları için mark ile konuşurken aile resimlerini koymayı düşündüğü duvara bu notu asacaktır. * işte o not;
ellen page'in harika oynadığı, soundtrack'i harika olan sıcacık film. hiç sıkılmadan tekrar tekrar izlenebilir. soundtrack'ini indirip dinlemek farzdır. şu diyaloğuyla da eğlendirmiştir:
--spoiler--
Mac MacGuff: Who is the kid?
Juno MacGuff: The-the baby? I don't really know much about it other than, I mean, it has fingernails, allegedly.
Bren: Nails, really?
Juno MacGuff: Yeah!
Mac MacGuff: No, I know I mean who's the father, Juno?
Juno MacGuff: Umm... It's Paulie Bleeker.
Mac MacGuff: Paulie Bleeker?
--spoiler--
soundtrackı için izlenmesi gereken filmler diye bir liste yapsaydım bu film ilk sıralarda olurdu herhalde. başrol oyuncusu ellen page ablamızı başlangıç(incepiton)filminde bu yaz sinemalarda görebilirsiniz. her iki filmde izlenmeye değer derim.
ortamı ve sıcak hikayesiyle izlenesi bir amerikan filmidir. toyluktan gafil davranan ve hamile kalan genç kızın önce aldırmaya niyetlenip sonradan kıyamadığı bebeğini doğurmadan önce onu evlat edinecek bir aile bulmaya çalışmasını anlatır. müzikleri güzeldir.
bomba gibi bir soundtrack e sahip,iyi oyunculukları harika bir senaryo ile birleştiren oldukça eğlenceli bir film,çok eğlenceli bir ana karakter de eklendiğinden tadından yenmez bir film olmuştur.
tam 10 uzerinden 7 lik filmdir.ikinci ve daha sonraki seyredislerde kesinlikle ilk seyredisteki zevki vermez ama yine de kendini izlettirir.filmi tek kelimeyle anlatmak gerekirse "sicak" kelimesi yeterli olacaktir.
herkesin çok beğendiği, benim ise çok bayık ve sıradan bulduğum işportadan film. bunun neresine oscar verilmiş anlamak mümkün değil. ellen page de acayip itici geldi bana bu filmde.
soundtracki gerçekten çok hoş olan güzel çalışma, filmi izlerken ya keşke çalsalar şu şarkıyı dersiniz ve sonunda çalarlar, içinize hoş bir huzur girer çıkmaz bilmez, hoş bir tat bırakan filmdir kısacası.
filmi izlerken junonun karnı büyürken sizin de içinizde sanki bir şeyler büyür. aptal lise geyiklerine maruz kalmayı beklerken başrol oyuncumuzdan iddialı ve eğlenceli replikler duymak filme bağlanmayı sağlıyor. filmde duygusallık hafif bir esinti gibi, ne çok soğuk ne çok sıcak. filmdeki hödük atletizmci bile film sonunda sempatik gelir insana. aldığı ödülleri hakedip haketmediğine dair ahkam kesmektense, son sahnedeki hüzün dolu huzuru yaşamayı es geçmemek gerek.
jingle all the way'i -babam söz verdi- diye türkçeye çeviren zihniyetten beklerdim ki bu filmi de "cano" diye vizyono koysun,vizyonumuzu genişletsin.olmadı.kısmet nasip biraz da bu işler...
baş kahranımız cano,problematik bir evliliği bitirip yeniden evlilik kurumuna dahil olmuş öz babası,üvey anası ve kızkardeşi * ile yaşayan,okulun popüler elemanlarından birine aşık ve sevişken bir bünyeye sahip bir hey onbeşli onbeşlidir.bir koltuk üzerinde başlar her şey...cano, nur topu gibi bir bebeğe hamiledir.
filmi abd'ye uçakla 10 saat mesafede bir memlekette seyrederken; olay,olaylara verilen tepkiler,verilmesi gerektiğinde verilmeyen tepkiler vs bir garip karşılanıyor tabii ki...ama orası amerika diyince işin içinden çıkılıyor bir şekilde.
"amaaan,orası amerika canım ya"...
amerika olmaya özenen küçük amerikalar,bir gün büyük amerika olursa peki?