bunun neresi komedi şimdi anlamadım. komedisini geç bunun neresi güzel, güzelliğini de geç neresi en iyi film dalında oscar'ı hak ediyor. Ellen page in oyunculugu olmasa koca bir hiç denilecek. buradan kendisini tebrik ediyorum. kendisini gösterebilmek için en iyi fırsatı sonuna kadar değerlendirmiş. devamını bekliyoruz ellen page kızımızdan. keşke Knocked Up filminde oynasaymış.
gel gelelim bu filmi oscar adayı gösteren ve imdb'de o kadar yüksek puan veren şahsiyetlere. beyazperde com a üye misiniz ?
son zamanlarda imdb iyice kendinden geçtiği bariz belli oluyor artık.
bu filmin 4 dalda oscar adayı olması hollywood'un nasıl bir kısırlık içinde olduğunun kanıtıdır bence. kötü film değil tamam, müzikleri ve oyunculukları gayet iyi ama yani böyle filmleri çok değil bundan 5 sene önce çerez niyetine izlerdik biz, izler geçerdik, takdir ederdik. bu da öyle bir film. tipik bir romantik, gençlik komedisi.
artık oscar'ın da bokunun çıktığı çok aşikar olsa da bu kadar da değil be kardeşim, yoksa adam gibi filminiz düzenlemeyin bu sene oscar'ı yada verin hepsini atonement'a gitsin.(bir o hakediyo zira)
bu film 4 dalda oscar'a aday oluyorsa bu tarz filmlerin iyileri; pretty woman mesela, ya da love actually 10 dalda aday olması lazımdı. ama adları bile geçmedi çünkü o zamanlar hollywood bu kadar kısırlaşmamıştı henüz.
En iyi Özgün Senaryo Oscar ödülü. Önceden plânlanmamış bir hamilelikle yüz yüze kalan Juno ile kız arkadaşı Leah, doğmamış bebeği evlât edinecek bir aile bulmak için bir plân geliştirirler.
Minnesota'lı zeki bir kız olan Juno (Ellen Page). hayatını kendi koyduğu kurallara göre yaşar. Her zamanki gibi sıkıcı geçen bir öğle sonrasında erkek arkadaşı Paulie Bleeker (Michael Cera) ile sevişmeye karar verir.
Cinsel ilişki sonrasında önceden planlanmamış bir hamilelikle yüz yüze kalan Juno ile en iyi kız arkadaşı Leah (Olivia Thirlby), Juno'nun henüz doğmamış bebeğini evlat edinecek bir aile bulmak için bir plan geliştirirler. ikisinin gözüne kestirdiği ilk aile, evlat edinme özlemiyle yanıp tutuşan Mark ve Vanessa Loring (Jason Bateman ve Jennifer Garner) çifti olur.
en iyi orjinal senaryo dalında oskar alması bizim senaristlerimizi cesaretlendirmesi gereken, ilk bakışta absürd amerikan gençlik komedisi gibi duran ama öyle olmayan senaryosu basit soundtrackleri hoş hollywood filmi.
başlangıcıyla, şarkılarıyla, diyaloglarıyla, ellen page'in halleriyle tam olarak yeme de yanında yat bir film. sıkıldıkça izle, filmden bunalsan bile renklere bakıp iyi vakit geçirebilirsin öyle bişey.
--spoiler--
kafamda filmle ilgili tek bir muallakta kalan sevimsiz olay var, o da juno'nun vanessa'nın kocasıyla yaşayayazdığı duygusal ilişki. aman allahım, o ne biçim şey olurdu öyle? adamın odasında dansa kalkışmalar falan? neyse ki araya olaylar girdi de konu kapandı. eğer kızla koca adam orda bişeyler yaşasaydı o anda salondan defolur gider, muhtemelen sinema sanatına olan inancımı yitirirdim.
--spoiler--
fazla beklentiye girilmeden,farklı bir hikaye beklemeden izlemek lazım bu filmi.zaten senaryo oscar ının da hikayeye degil diyaloglara gitmiş olma olasılgı cok yuksektir.sıcak atmosfer, ellen page in iyi oyunculugu ve araya sıkıstırılmıs guzel birkac espri. ancak fazlası yok.
ayrıca amerikan bagımsızlarının, belirli aralıklarla amerikan banliyosune el atması olayının son halkası olarak da gorulebilir bu film.
şarkıları ve ellen page'i izleme keyfi dışında çok da bir şey vermeyen film.
--spoiler--
en iyi özgün senaryo oscarını hangi özgünlüğü ile aldığının açıklanması gereken filmdir. Bir gençlik komedisi ve dramının iç içe geçtiği duygusal bir bakış açısı ile 16 yaşın çocuk doğurmak için uygun ancak anne olmak için uygun olmadığı ve her kadın için annelik önceden, erkekler için babalık çocuğu kucağına alınca başlar mesajlarını arka arkaya veren bir film. Filmdeki tek güzel şey, herkesin juno'nun bebeği sahipleneceğini beklerken, söz verdiği gibi bebeği eşinden ayrılmış da olsa, evlatlık alacak kişiye vermesi idi.
--spoiler--
herhalde popüler kültür tarihide ilk kez yönetmenini veya oyuncularından herhangi birini değil, senaristini meşhur(!) etmiş, dillere pelesenk eylemiş, akademi ödüllerinde bile filmin adını anan herkesin yanına bir * ismi sıkıştırdığı ve benim bunun neden kaynaklandığını bir türlü anlayamadığım sıradan ve fakat keyifli film.
lan adamlar ne senaryolar yazıyolar, esamesi bile okunmuyo. sırf güzel bir senarist bulduk diye karıyı alemlere ilah yapmak adalet mi lan?
bize hiç uymayan filmdir, hayır daha 16 ya$ındaki kız baba ben hamileyim bunu doğurup ba$kalarına vereceğim diyor baba da hmm iyice dü$üdün mü falan havalarında, hayır efendim bu film türk örf ve adetlerine* uymuyor.
jingle all the way'i -babam söz verdi- diye türkçeye çeviren zihniyetten beklerdim ki bu filmi de "cano" diye vizyono koysun,vizyonumuzu genişletsin.olmadı.kısmet nasip biraz da bu işler...
baş kahranımız cano,problematik bir evliliği bitirip yeniden evlilik kurumuna dahil olmuş öz babası,üvey anası ve kızkardeşi * ile yaşayan,okulun popüler elemanlarından birine aşık ve sevişken bir bünyeye sahip bir hey onbeşli onbeşlidir.bir koltuk üzerinde başlar her şey...cano, nur topu gibi bir bebeğe hamiledir.
filmi abd'ye uçakla 10 saat mesafede bir memlekette seyrederken; olay,olaylara verilen tepkiler,verilmesi gerektiğinde verilmeyen tepkiler vs bir garip karşılanıyor tabii ki...ama orası amerika diyince işin içinden çıkılıyor bir şekilde.
"amaaan,orası amerika canım ya"...
amerika olmaya özenen küçük amerikalar,bir gün büyük amerika olursa peki?
filmi izlerken junonun karnı büyürken sizin de içinizde sanki bir şeyler büyür. aptal lise geyiklerine maruz kalmayı beklerken başrol oyuncumuzdan iddialı ve eğlenceli replikler duymak filme bağlanmayı sağlıyor. filmde duygusallık hafif bir esinti gibi, ne çok soğuk ne çok sıcak. filmdeki hödük atletizmci bile film sonunda sempatik gelir insana. aldığı ödülleri hakedip haketmediğine dair ahkam kesmektense, son sahnedeki hüzün dolu huzuru yaşamayı es geçmemek gerek.
soundtracki gerçekten çok hoş olan güzel çalışma, filmi izlerken ya keşke çalsalar şu şarkıyı dersiniz ve sonunda çalarlar, içinize hoş bir huzur girer çıkmaz bilmez, hoş bir tat bırakan filmdir kısacası.
herkesin çok beğendiği, benim ise çok bayık ve sıradan bulduğum işportadan film. bunun neresine oscar verilmiş anlamak mümkün değil. ellen page de acayip itici geldi bana bu filmde.