heavy metalin en iyi gruplarındandır. bir irondan, metallicadan çok farklıdır. konser tarihi de geldi çattı sayılır. gidenlere iyi eğlenceler. metallica ile yakın tarihlerle konserlerinin olmasını öğrenci bütçesinin kaldıramaması sebebi ile birini seçmek zorunda kalmışımdır.
Çok başarılı grup olmasına rağmen ülkemizde pek de adını duyuramamıştır gruptur. Judas Priest dinliyorum dediğimde o kimdir diyen insanların çokluğu beni artık şaşırtmamaktır ve üzmemektedir.
nostradamus albümünden ilk yeni parçayı myspacelerine koyan grup. kaydı çok iyi olmamakla birlikte klasik judas tarzına yeni bir ekleme yapılmamış gibi gözüküyor.
heavy metal de ritm+lead gitar olayını başlatan grup. üzerine black sabbath la birlikte akademik tez yazılacak bence tek gruptur. bugun dinlenilen heavy metal ve türevlerinin icracsısı bütün grupları bir şekilde etkilemiş efsane grup. sıkıcı yada kötü tek bir şarkısını henüz duyamadığım grup.
iron maiden yeni yeni, çömez çömez etrafta dolaşırken bu abilerin 5 albümü vardı! sanırım en büyük hataları iron maiden'ı alt grupları olarak konserlere çıkarmak oldu, zira 80'lerde pazar payını iron maiden'a kaptırarak toplamda iron'ın yarısı kadar bile albüm satamamışlardır.
1991 yılında Halford gruptan ayrılarak Fight adında bir solo projeye başlayacağını açıkladı. daha sonra Fight dağılır yerine Two yu kuran Halford uzun yıllardır dedikodusu yapılan cinsel tercihi konusunda açıklık getirir ve gay olduğunu açıklar.Ben izlemeden ama izleyenler Mtv de ağzından kaçırdığını söylüyor. Kendisi şimdilerde bu konuda gülerek "I`m not the only metal homo" diyormuş.
Buna rağmen benim ama en başta sevgili kocamın en sevdiği, beğendiği ve takdir ettiği vokal kralı Rob Halford`tur.
büyüklüğünü iron maiden bile kabullenmiş, bunun için bir şarkı bile yapmıştır.
(bkz: judas be my guide) * joan baez'ın diamonds and rust parçasının akustik bir yorumunu yapmışlardır, izlerken gözlerinizin dolması mümkündür. "your possessing me" diye bağıran rob halford nasıl yaşlanmış, anlatılır gibi değil.
"ayrıca painkiller albümünü dinlemeden ben metal müzik dinliyorum demek bazı yerlerde tuhaf tepkiler almanıza neden olabilir. benden söylemesi *"
pek doğru bir laftır. painkiller'da ortak bir nokta vardır şarkı başlar ve herkesin bir kulağı soloları beklemektedir. kolay kolay vazgeçemezsiniz judas priest'ten. zaten judas priest'in nwobhm - new wave of british heavy metal - akımının öncülerinden olduğunu öğrenince ingiliz grupları daha bi incelemeye başlarsınız. mesela iron maiden'ı zaten biliyorsunuzdur. sabbath olsun saxon olsun ac olsun, motörhead olsun hepsi sizin ilahlarınızdan olur..
1969 yilinda Ingiltere'nin Birmingham şehrinde gitarci K.K.Downing ile yakin arkadaşı basscı Ian Hill tarafindan kuruldu. Vokalde Alan Atkins ile davulda John Ellis tarafından tamamlanan kadrosuyla ilk konserini 1971'de Essington'da veren grubun adı Atkins'in eski grubunun adıydı. 1971 sonunda Ellis'in yerine Chris Campbell geldi ve 1972 yılının tümünü yollarda geçiren gruptan bu kez 1973 yilinda Atkins ile Campbell birlikte ayrıldi.
Bu ayrılık sonrasi grubun kaderi değişecekti. Onların yerine Hiroshima isimli gruptan solist Rob Halford ile davulcu John Hinch geldi. Bu kadroyla küçük bir Ingiliz plak şirketi olan Gull Records ile anlaşma imzaladılar ve ilk albümleri "Rocka Rolla"yı (1974) yaptılar.
Bu albümün kaydından önce gruba ikinci gitarci olarak Glenn Tipton katılmıştı. Eylül 1974'te yayınlanan albüm pek de başarılı olmadı. 1975'te Hinch'in yerine gelen Alan Moore ile grup ikinci albümü "Sad Wings of Destiny"yi (1976) piyasaya sürdü. Oldukça iyi tepkiler alan albüme rağmen grubun mÂli durumunda bir değişiklik olmadı. Ancak albümün başarısı sonucu grup CBS Records ile anlaşma imzaladı ve davulda bu kez Simon Philips'in yer aldığı "Sin After Sin"i (1974) yaptı. Ancak turneye davulda Les Binks ile çıktılar ve ilk kez Amerika'yı da programlarına alarak Led Zeppelin'in ön grubu oldular. Daha sonra çıkan "Stained Class" (1978), "Killing Machine" (1978), "Unleashed in the East" (1979) gibi albümlerle Judas Priest ismini giderek daha büyük kitlelere duyurdu ve başarılarına yenilerini ekledi. "Unleashed in the East"in hemen ardından Les Binks ayrılmış, yerine ise Trapeze grubundan Dave Holland geçmişti. Yeni kadro ile 1980'de "British Steel" piyasaya çıktı. 1982'de çikardığı "Sereaming for Vengeance" ile başarısının zirvesine çıktı, platin plak ödülleri kazandı ve heavy metal'in en büyük gruplarından biri olma yolunda ilk adımlarını attı. Bu arada grup davulcu değişiklikleri yaşamaya devam ediyordu. Ancak 1984 tarihli "Defenders of the Faith"le sertliğinin en aşırı ucunu ortaya koydu. Öte yandan daha ticari bir çizgiye oturmuş olan "Turbo" (1986) o gün için yumuşak ve ticari görünse de birkaç yıl sonra yeniden gündeme geldi ve heavy metal içinde yer alan techno-pop kolunun çıkış kaynağı oldu. Ancak 1988 yılı albümleri "Ram It Down" ile sert yapısına döndü. Oldukça başarılı olan albümün ardından Dave Holland ayrıldı ve yerini Scott Travis doldurdu. 1990'da yayınlanan son stüdyo albümü "Painkiller" ile grup en sert çalışmasını yaptı, gitarcılarının birer virtüöz olarak sololarda ortaya koyduklari teknik gövde gösterileri, basla davulun alışılmışın ötesinde öne çıkışları ve vokalin genç solistleri utandıracak yorumuyla Judas Priest, "Heavy Metal Gods" sifatını kazandiklari kariyerini zirvede noktaladı. 1992 yılında Rob Halford, gruptan ayrıldı ve gitarda Russ Parrish ve davulda Scott Travis ile birlikte Fight isimli yeni bir grup kurarak yoluna devam etme kararı aldı. 1997 yılında grup yeni solisti Tim Owens ile "Jugulator" isimli albümü yayinladi. Ayni yılın sonunda Glenn Tipton, ilk solo albümü "Paint It Black"i yayinladi. Halford ise Two isimli yeni grubu ile "Voyeur" isimli albümü çıkardı. Judas Priest ise "Genocide" isimli albümle 2000 yılında yeni çıkışını yaptı.
Otuz yıldır müzik yapan ve ilk çalışmaları yumuşak olan Judas Priest, giderek daha sert bir çizgiye kaydi; bu açidan kariyerine sert başlayan, ama zaman içinde yumuşayan grupların aksine giderek sertleşen neredeyse tek grup oldu. Yaptığı çalışmaların hemen hemen hepsiyle heavy metal'in gelişiminde etkili bir rol oynadi. "Unleashed in the East" ve "British Steel" albümleri ile platin plak kazandilar, "Screaming for Vengeance" ve "Turbo" albümleri 1 milyondan fazla sattı, bu uzun yolda "Sin After Sin" ile "Priest Live!" hariç tüm çalışmaları gruba altın plak getirdi. Kariyerlerinin ilerleyen dönemlerinde heavy metal tanrılari olarak kutsandilar;
grup en son 2005 yılında "Angel Of Retribution" albümlerini yayınladı.
ayrıca painkiller albümünü dinlemeden ben metal müzik dinliyorum demek bazı yerlerde tuhaf tepkiler almanıza neden olabilir. benden söylemesi *
öyle muhteşem bir gruptur ki, google'a (bkz: metal god) yazdığınızda; grubun vokali rob halford'un resmi sitesinin ilk sırada olduğunu görürsünüz.
ayrıca grubun vokali rob halford homoseksüeldir ve bunu 1990 yılında (yani painkiller albümünden sonra) gruptan ayrıldıktan sonra açıklayabildi.