avusturyalı ironi ustası yazar. tam anlamıyla berbat bir hayat yaşamış kendileri. karısı, evlendikten kısa bir süre sonra şizofren olmuş, joseph abi de karısının şizofrenisi için kendini suçlamaktan akli dengesini yitirmiş ve alkolden ölmüş. bir de yetmiyormuş gibi kendi öldükten sonra karısı, akıl hastası diye naziler tarafından öldürülmüş. E böyle bir hayatı olan biri mizah kitapları yazar da, okunmaz mı. aziz ayyaşın efsanesi cuma iş çıkışı kendinizi yatağa atıp, biranızı yudumlayaraktan pıt diye bitirebileceğiniz tavsiye olunan kitabıdır. lakin kısa roman mıdır, uzun öykü müdür tam emin değilim.
2 Eylül 1894 Avusturya doğumlu yazar ve gazetecidir. Edebiyat ve felsefe eğitimi almış, 1. Dünya Savaşı' na katılmıştır. Yazar; Aziz Ayyaşın Efsanesi isimli kitabından 'benim vasiyetnamem' diye söz etmiş ve Paris' te vefat etmiştir.
Kendisi iyi bir eğitim alsada avusturya-macaristan devletinin çöküşüyle hayatı değişti.
Karısının şizofreniye yakalanmasıyla kötü olan hayatı iyice kötüleşti ve maddiyatı bozuldu.
Kendisi gerçekten ileri görüşlü bir yazardı.Kitaplarında önceden hitler'in böyle yükseleceğini ve olacakları yazıyordu.
Hitler karşıtı olduğu için diğer devletler ülkelerine alsalarda zamanında yardım etmedi.Parasızlıktan ve açlıktan öldü 1939 da büyük yazar.
Örümcek Ağı,Hayat bir bekleme salonu romanlarını okumuştum kesinlikle öneririm.Örümcek ağı Hitler’in Münih’teki darbe girişiminden kısa bir süre önce yayımlanmış ve gerçeği önceden bildirmiştir. Hayat bir bekleme salonu ise insanın hayal dünyasını görüşlerini değiştirebilecek kitaplardan biri.
Bugün doğum günüymüş büyük yazarın.Doğum günü kutlu olsun.
20. yüzyıl Alman edebiyatının en önemli isimleri arasında sayılır. 2 Eylül 1894 tarihinde Avusturya - Macaristan imparatorluğu sınırları içinde kalan Doğu Galiçya'nın Brody kentinde, yoksul bir yahudi ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelmişti. Edebiyat hayatına, şiir ve öykülerle - Viyana'da Alman Dili edebiyatı Eğitimi alırken başladı. 1916 yılında Birinci Dünya Savaşı'na katılmak için üniversiteden ayrıldı. Avusturya - Macaristan imparatorluğu'nun çöküşü ile biten savaştan büyük bir hayal kırıklığı ile dönen Joseph Roth üniversite eğitimine devam etmek yerine gazetecilik yapmaya karar verdi. Gazeteciliğin yanı sıra yazmayı da sürdürdü. 1923 yılında ilk romanı "Das Spinnennetz - Örümcek Ağı" bir gazetede tefrika edilmeye başladı. 1925 yılında gazetesi tarafından Paris'e gönderildi. Nazilerin yükselişini görerek 1933'te Almanya ile bütün bağlantısını kesti. Ancak gerek toplumsal gerek bireysel sorunlardan yakasını bür türlü kurtaramadı. 23 Mayıs 1939'da Paris'te fakirler hastanesi Hospital Necker'e yatırılan Joseph Roth 27 Mayıs 1939 günü çift taraflı akciğer kanserinden yaşamını yitirdi.
Joseph Roth'un çoğu romanlarında belli bir insan tipi öne çıkar. Bu, hayatı savaşla birlikte altüst olmuş yurdunu ve inandığı değerleri yitirmiş, eskiye özlem duyan, yeni kurulan dünyanın sahte değerlerinden tiksinen, o dünyanın içine girmeyen, onu gözlemlemekle yetinen, umutsuz bir adamdır. Bu adam, yersiz, yurtsuz ve bulunduğu her yere yabancıdır