uludağ'ın guru'suydu benim gözümde. guru'ya kıyasla kendisini yakından tanıma fırsatı yakaladığım için rahatça söyleyebilirim ki, ikisi de adam gibi moderatördü, artı josef adam gibi adamdır da.
oy sistim valla.
goz doktorumun faturasini yollayacagim sahsiyet.
bir daha yazarken satir atlayarak yaz, uzun paragraflarini bol ikiye-uce.
gozumu bozmaya ne hakkin var * benim ne sucum var?
hakkında bu kadar şey yazılınca dönüp baktığım ama bu bakışın zaman ekonomisine inat, beyhude bir çaba olma yolunda katalizör işlevi görmesi dışında bir numarasının olmadığını gördüğüm fight- back kişisi. e tabi sevgi kelebeklerini afişe etmesini unutmamak gerek. adam gelir de gider de bize ne bundan. sözlüğün bize verdiği bir boşalma hazzı değil mi zaten ?
eskiden ondan çekinenler, belki diş bileyenler şimdi enseye tokat olayına girmeye çalışıyor. neden ki? uğraşmayın bu adamla, ne gereği var? onun burayı ne sandığını ya da kendisini ne sandığını kimse bilmesin, eksik kalsın.
piyanist şantör " nikah masası " eserini çalarken,
meraklı kalabalığın sözcüsü:
- hoş geldiniz josef k! nezih balo salonumuzu şenlendirdiniz.
josef k:
- ne balo salonu lan? burası bildiğin düğün salonu! *
josef k bir sabah uyandığında kendini uludağ sözlük' te buldu. kendisi gittiğinden beri ortalarda fazla görünmeyen portakalda vitamin' i görünce çığlığı bastı! feryadı meraklı komşularınca da duyulmuş ve onları pencere önlerine dizmişti. herkes kendince yorumlamaya başladı, öyle ya tamamen gittiğini sandıkları biri geri dönmüştü.
meraklı gözlerin sahipleri kulaklarını yeterince dedikoduyla doyuramadıklarında ise düşman bellediler josef k' yı. neden gelmişti ve ne kadar kalacaktı? " dağılın hüleayyn " sesiyle kuşlar bile kaçıp gittiler çünkü biliyorlardı ki insanın başına ne gelirse ya meraktan ya...
kibarlığından dolayı sonsuz saygıyı hak eden yazar. sözlükleri dert edip, kendini germemesini dilemekten başka bir şey gelmiyor elden. ne diyeceğimi bilemedim.
bu adam burayı parlamento, kendini de milletvekili sanıyor. o kadar ciddiye alıyor. relax ol biraz. güzel vakit geçir. eğlen coş işte kiboş demek istiyorum kendilerine.
hiç tanımam etmem, gece gece eğlence aramış yazar. madem öyle, kırmayalım 1-2 kelime edelim, yüzü gülsün. bana sözlük olayı zaten mantıklı gelmiyor. zaman geçirmek için giriyorum sadece. entry'lerimi okumuş olsaydın, uludag sözlük'ü ve moderasyonunu da eleştirdiğimi görebilirdin. bak hatta entry'lere, 2 sene ara vermişim, 2-3 hafta önce gelmişimdir.
sanırım eski mod'lardan biri imiş, kuyruk acısı var sanırım biraz. ekşi sözlük'ü falan da savunmaya başlamış. kimse sallamıyor seni, dikkat çekmek için bütün başlıklarda abuk subuk şeyler yazıyorsun. insanları germeye hakkın var mı?
artı verirler geyiğine girmiş bir de. moderasyona sesleniyorum; benim karmayı alıp, bu arkadaşın karmasına eklerseniz sevinirim.
anla diye şöyle bir cümle kurayım:
- sen ne kadar umrumda değilsen, artı veya eksi oy da o kadar değil. kapiş baby?
gittiğine üzüleceğim, ama onların adına sevineceğim ve eksikliğini hissedeceğim eski moderatör. gittiğine neden mi seviniyorum? gittiği için çok mutlu olduğundandır herhalde. en son aldığım duyuma göre jamaika' da denizin üzerinde bir hamakta kitap okuyup sergei rachmaninoff u dinliyormuş. eh allah bize de böyle emeklilik nasip eder inşallah. dinimiz amin.