okuduklarım:
-körlük
-bilinmeyen bir adanın öyküsü
-uyku oyle bir sihirbazdır ki beraber uyuyanları ayırır, ayrı uyuyanları birlestirir.
jose saramago
ben bu dusunceyle hemfikir degilim. ben kasık pozisyonunda sarılıp yattıgım, bazen uykuda el ele tutustugum, bazen uykudan uyanıp optugum, bazen uykudan uyanıp onun beni optugu bir adamlayken en cok onlayım zira.
imla familyasını gereksiz görüp kitaplarında nokta ve virgül dışında hiçbir işareti kullanmamış yazar. Materyalist komünizmin edebi piri olan saramoga; uzun, bol virgüllü ve vurgulu, sersemletici, öğretici ve sorgulayıcı cümle kurucusudur. Ünlemler, soru işaretleri, es'ler, iki nokta üstüsteler, üç noktalar... Hepsini hissettiriyor ve hepsi böylelikle serseri kurşunlar gibi dağılıyor. Virgül ve nokta kalıyor geriye, hayatın minimal meseli olan virgül ve nokta.
Noktalaşıp ardında virgül bırakanlardan. Noktası yivli olup virgüllü ilel'kıyama kadardır.
portekiz' li materyalist romancı.kabil, körlük, ölüm bir varmış bir yokmuş kitaplarını okudum. sade bir dille uzun cümleler kurar okurken asla sıkılmazsınız.
''hayatımda aldığım en büyük ödül karım pilar' dır. aslına bakılırsa en büyük devrim aşktır'' .
Nobel edebiyat ödüllü portekizli yazar. Daha çok “körlük” romanıyla bilinse de “görmek”, “mağara” eserleri de oldukça başarılıdır.
2010’da vefat etmiş ve külleri aşağıda gördüğünüz ağacın altına gömülmüştür. Arkadaki bina ise adını taşıyan vakıf. Ağacın yanında ise kitabından alınan bir cümle yazıyor: “yıldızlara yükselmedi o, bu dünyaya aitti.
"ölüm bir varmış bir yokmuş" ve "kopyalanmış adam" kitaplarıyla tanıştığım, kelimeleri çok iyi kullanan ve farklı konuları işleyen yazar. Her ne kadar kitaplarının satır başı bile bırakılmayan düz basımı beni benden alsa da konuları işleyişi çok başarılı.
saramago'nun kitaplarında en çok sevdiğim şey sanırım; küçük, sıradan kahramanlarına söylemek istediklerini, yine basit ve aptalca olduklarını düşünmeksizin, küçük felsefi tartışmalarla birlikte söyletmesidir. saramago romanlarında duygular ve düşünceler en saf, en rafine haliyle işlenir.
okurken, gündelik hayatta ''bunu söylememeliyim'', ya da ''bu şekilde davranırsam zayıf veya aptal olduğumu düşünürler'' dediğiniz ne varsa karşınıza çıkar. kitabın bir yerinde mutlaka yaşadığınız benzer bir olayla yeniden yüzleşirsiniz. aynı kültürün, aynı coğrafyanın insanı olmamanıza rağmen okurken kendinizi bulursunuz ve bu bana çok enteresan gelir.
en son okuduğum ''mağara'' isimli kitabı ise; platon'un ünlü alegorisine gönderme yaparak; aslında ilkel olan mağaranın içindekiler mi, yoksa içinde bulunduğumuz kapitalizmin tüketim canavarına dönüştürdüğü modern insan mı? bu ikilemi sorgulatır insana adeta.
Ünlü kitabı körlük'ün harika bir sinema uyarlaması da vardır. Tavsiye edilir. En temel körlük insanın kendi istek ve arzularına olan körlüğüdür. insan istek ve arzularını sadece yaşamaktadır; üzerine düşünmez, zararlı mı, etik mi, bencilce mi, adil mi demez, isteklerine uzaktan bakamaz, arzularının gerçekleşmesini isterken, umduğu o hazzı göremez, kördür hepsine karşı. peşinden gider yalnızca. Nereye gittiğini de göremez. insan doğası iyiyi ve kötüyü birlikte barındırır. Fakat liberal demokrasi ve kapitalistik ekonomi kötü yanını çıkarmaya yönelik işler. Bireyden topluma sirayet eder bu. Aslında tema çok da özgün değil ama körlük metaforu sağlam.
Hakkında hiçbir fikrim olmadan tesadüfen körlük adlı kitabını okudum ve aldığı Nobel ödülünü sonuna kadar hakettiğini düşünüyorum. fakat ölüm bir varmış bir yokmuş adlı kitabı beklentilerimi pek karşılayamadı.
Kendisiyle körlükle tanıştım. Üslubu kitabın konusu çok iyiydi, birden kendimi kaptırdım. Yalnız ilerleyince yazarın 4-6 satırlık cümleleri 2,3 cümle yapmak yerine sadece virgül kullanarak cümleleri ayırma yoluna gitmesi beni fena halde yordu. Ciddi manada beyin jimnastiği yaptıran bir yazar. Sakin kafayla okumaya başladım halde, beyninden kıvılcımlar çıkarak bıraktım kitabını her okumada. Normalde 4 sayfa okuduğum sürede heralde bir sayfasını okuyorumdur. Kitaplarına ağır kitap denmesinin sebebi de bence budur.
8 yıl önce vefat eden Nobel Edebiyat Ödülü yazar. şöyle demiş;
--spoiler--
Doğarız ve o an sanki ömür boyu sürecek bir pakt imzalamış gibiyizdir, fakat o gün gelir, 'bunu benim adıma kim imzaladı' diye sorarız..
--spoiler--
Körlük kitabında kullandığı dil ve betimlemeler toplumun bir bölümünden çok sayıda insanı isimsiz kullanması ve olayların içinde yaşatması bir çok yazarın sayfalarca yaptığı karakter betimlemelerinde bile yoktur olası bir felaket durumunda devlet düzene ne kadar güvenmemiz gerektiğini uç bir örnekle açıklayan kalemi,edebiyatı nadir hatta hiç bulunmayan yazardır kitabının henüz 100. Sayfasında olmama rağmen beni kendisine hayran bırakmıştır.
Filin yolculuğu romanıyla gönlümü fetheden, çok geç keşfettiğim yazar. Kitapları, noktalama işaretlerinin azlığından dolayı karmaşık gibi görünür ama hiç öyle değildir. Kaptırırsınız kendinizi akıp gider.