zamanında kendisine bu adam başarılı futbolcu değildi ki kendini başarılı teknik adam saysın diye tepki gösteren bir teknik adama başarılı bir jokey olmak için at olmaya gerek yoktur diyerek lafı oturtmuş tartışılası teknik adam .
--spoiler--
italya'da serie a lideri fc inter'in teknik direktörü jose mourinho'nun dünkü basın toplantısında hakem hatalarını, italyan meslektaşlarını ve medyayı eleştiri yağmuruna tutması, spor camiasında deprem etkisi yarattı. fc juventus, ac roma ve ac milan'ın kollandığını iddia eden, medyada fc inter'in kollanıldığı gibi bir hava oluşturulmasını ise ''entellektüel fuhuş'' olarak niteleyen mourinho'ya siyah-beyazlı ve de sarı-kırmızılı kulüp tepki gösterirken, ac milan ise sessiz kalmayı yeğledi. italyan spor basınında bugün yer alan haberlerde ise italya futbol federasyonu'nun morinho hakkında soruşturma açabileceği ileri sürüldü.
--spoiler--
bologna teknik direktörü olan sinisa mihajlovic'e feci bir ayar veren karizmatik teknik adam.
ne kadar antipatik olursa olsun bana göre şu an dünyanın en iyisidir. adam sonuçta futbolcusunu koruyor ve takımından emin. her zaman kazanacağını düşünüyor, kendine ve takımına olan güveni hiç azalmıyor. negatif düşünceyi tamamen kafasından atmış.
gelelim mihajlovic'in yediği ayara;
mihajlovic: Mourinho ile futbol konuşmam. Futbol oynamamış birinin bazı şeyleri anlamasını beklememek lazım.
mourinho: Jokey olmak için önce at mı olmak gerekir?
(bkz: #4183621) öncelikle entryde de belirtildiği gibi futbol oynamışlıgı vardır. ikinci olarak verdigi ayar çakmadır, orijinal değildir arrigo sacchi'den apraktır. (o da başkasından çaktıysa haber ediniz ehehe. ) http://www.carling.com/football/five-of-the-best/
ama yine de mihajlovic'e kapak olmuş mudur? olmuştur.
porto, galatasaray, olympiacos, celtic gibi takımlarda çok daha başarılı olabilecek hocadır, inter yahut chelsea gibi camialarda farkını hissettirmesi zor çünkü yaratabileceği fark çok az.
inter de şu ana kadar olan kariyeri fiyaskodur, avrupa da başarı gelmiyor diye şampiyon takımın hocasını gönderen inter şu an yine aynı duruma düşmüş durumda.
kendisi de çalıştırdığı takımdaki ibişler de adam değildir. yalnız, figo, cordoba ve stankovic'i tenzih ediyorum. onlar gerçekten canını dişine takan gerçek profesyoneller.
neden bunu söylüyorum? manchester united'la geçen hafta oynadıkları maç. 2-0 gerideler. mourinho'nun hiçbir taktik mantıkla bağdaşmayacak değişiklikleri, bütün takımın halı saha maçı yaparcasına lakayit, şımarık ve öylesine davranışları, oynadıkları oyun, hırs sıfır, istek sıfır. sadece birşeyler yapmaya çalışan 2-3 futbolcu.
kendini takımın starı olarak gören, c.ronaldo'dan iyi olduğunu zanneden ve kendini rezil edercesine maçtan önce bunu dünya medyasıyla paylaşan ibrahimovic. dakika olmuş 76 ara pas geliyor, tutsa bir gol atsa heyecan olacak, bir şeyler olacak. yok, en ufak kıpırtı yok. topa koşmaya tenezzül bile etmeyen bir ibrahimovic. bütün takımdan sorumsuz, laubali. bütün takım yer yer ondan beter. akla gelen nihat genç'in ruhsuz ibneler, milyonluk eşekler lafı.
ve bunları adam edeceği yerde her zaman yüz verip tepeye çıkarmış bir mourinho. imam osurursa cemaat sıçar lafının canlı örneği. devamlı saçma sapan lafları ağzıyla osuruyor, takımı sahada sıçıyor.
çok sayıda büyük yıldızların olmadığı bir takımda olmasa başarlı olamayacağını düşündüğüm adamdır.porto denmesin, deco-baia-maniche vs. yıldızlar elindeydi
inter'in 3 hafta üst üste puan kaybetmesinin ardından soyunma odasında oyuncularına; ''kendinize gelin! son 3 şampiyonluğunuzun birini mahkeme kararıyla, birini rakipleriniz ikinci ligdeyken, birini de son saniye golüyle kazandınız.'' diyerek fırça atmış karizma.
kendisine "nasıl bir savunma oyuncusu istiyorsun ?" sorusunu soran gazeteciye, "Sarışın, dürüst birini arıyorum" diyerek dalga geçen teknik direktör. gazeteciye "gay gibi soru soruyorsun" diyerek göt etmiş karizma adam.
basın toplantısında, kendisine 2 defa "nasıl bir savunma oyuncusu istiyorsun?" diye soran gazeteciye, "gay gibi soruyorsun. sarışın, dürüst birini arıyorum" cevabını veren artist adam.
gün geçmiyor ki, jose bir polemikle daha karşımıza çıkmasın.. son vukuatı, italya milli takımı teknik direktörü marcelo lippi ile.. lippi, kendisine sorulan "kim şampiyon olur seria'da?" sorusuna karşılık "juventus" cevabını vermiş; bunu duyan mourinho, lippi'nin milli takımın başında olduğunu ve bu tarz açıklamalardan kaçınması gerektiğini belirtmiş.. lippi de cevap vermiş tekrar, mourinho yine karşılık verir.. kısır döngüye gireriz..
işin ilginci mourinho öyle bir adam ki, iki sene sonra olur da italya milli takımının başına geçerse, kendisine sorulan bu soruya, lippi gibi bir cevap verir, inter, juventus veya milan diyerek.. ve kendisini böyle demeç vermemesi yönünde uyaran teknik adamlara ve spor yazarlarına karşı da cevabını yapıştırır.. öyle garip bir adam bu..
vukuatlarıyla çok fazla konuşulsa da teknik anlamda dünyanın en iyisi , rakibe göre kadro kurmayı başarabilen tek teknik direktör ,gidip başarılı olmadığı takım henüz yok , porto,chelsea,inter takımlarıyla en tepeye ulaştı şu an başında bulunduğu takım çok büyük ihtimalle seria a yı yine şampiyon olarak bitirecek ama onun için asıl önemli olan lig ve kupa şampiyonlukları değil porto nun başındayken kazanmış olduğu şampiyonlar ligi şampiyonluğu nu tekrardan kazanabilmektir , bunun için bikaç yıla daha ihtiyacı olduğunu düşünüyorum çünkü barcelona, real madrid ve ronaldoyu kaybetmiş olsa bile manchester united bu ligi zirvede bitirmeye en yakın takımlar.
inter - barcelona maçı öncesi, salak doğan medya grubu muhabirlerinin de bulunduğu basın toplantısında mağlum muhabirin '' arda turan ile ilgileniyor musunuz '' sorusuna ''ardayı tanımıyorum'' cevabını veren teknik direktör.
´iyi bilirdik´ sözü cenazelerde kullanıldığı gibi değil ama güncel anlamda Jose Mourinho´yu tanımlamak için kullanabilir. Kalkıp da adamın kariyerini yargılayacak, çamur atacak halim yok. Yukarıda Allah var, çarpar. Kariyerinin çok detayına girmeden kısa örnekler vermek istiyorum ki toleransımız artsın, sabrımız artsın.
Mourinho bu işe sıfırdan başlayarak soyundu ama oralara girmeyecem.
Machado´nun ardından Porto´nun başına geçtiği dönemde kendisinin hırsı görülmüş, onda ki cevher çoğu futbol otoritesi tarafından farkedilmişti. Olayı hep hırs ve gazdı. Sadece 15 maç yönettiği bir kulüpte bile ´´Gelecek sene şampiyon olacam!´´ diye hem başkanına, hem taraftarına söz vermişti. Nitekim oldu da. Manchester United galibiyetinde kendisinin taktik olarak da muhteşem bir hoca olduğu söylendi ve kendisini kanıtladı. Porto´yu hayal edilemeyecek yerlere getirdi.
Sonra Chelsea´nin yolunu tuttu. Porto´da aldığı muhteşem başarılar, her normal insan da olacağı gibi ´ego´nun tavan yapması´ ile sonuçlandı. götü kalktı. kalkmalıydı da. Chelsea´ye imza atmasından bir sonraki gün; ´bana küstah demeyin, fakat ben bir Avrupa Şampiyonuyum ve özel biriyim´ gibi çoğu insana antipatik gelecek bir demeç vermekten kaçınmadı. Kimine göre karakteri böyle idi, kimine göre ilgi çekmek istiyordu.
Ekibini yanından hiç ayırmadı. Özellikle kondisyonerini ve arama tarama ekibini nereye gitse götürdü. ´başarı için para harcamak şart´ kalıbını tescil etti. Daha ilk ayında Abraham efendiye 70 milyon pound harcatarak bugün Chelsea´nin olmazsa olmazı Drogba´yı, Paolo Ferreira´yı,Carvalho´yu aldırdı. Daha sonraları Ballack´ı transfer etti. Yaptığı 10 kadar transferden en başarısız olanı Mateja Kezman´dı. Fakat Drogba gibi bir forvet varken Gudjohnsen ve Shevchenko gibi yedekler olunca Kezman bir fiyasko değil, rotasyona katkıda bulunacak bir oyuncu olarak görüldü. Takımın hiç bir yerinde eksik istemedi. Zayıf gördüğü yere bir değil iki - üç tane oyuncu aldırdı. Biri tutmadıysa diğeri illa ki tuttu. Risk almayı sevmeyen bir yapıda olduğunu Chelsea´de kanıtladı. Zaten bunun için Inter gibi risk ´0´ bir kulübe gittiğini düşünüyorum.
Chelsea´nin tarihinde aldığı en büyük başarıların altına imzasını attı ve efsanesi oldu. Alamadıkları şampiyonlukları yarım asır sonra aldırdı. 3 sene de 5 tane kupa kazandırdı ve bu 3 sene içinde evinde bir tane bile maç kaybetmedi.
Fakat Avrupa´da başarı da önemliydi. Sonuçta Chelsea gibi bir kulübün yapılan onlarca transfer ve harcanan üç haneli milyon eurolardan sonra şampiyonlar liginde de bir yerlere gelebilmesi lazımdı. Jose´nin Porto´da yaptıklarını Chelsea´de de yapmasını istiyordu sabırsız Abraham. Liverpool´un daha zayıf kadrosuyla Chelsea´yi yenmesini hazmedemedi Abraham efendi, sabredemedi ve çok ani ve kimsenin beklemediği bir kararla yollar ayrıldı Jose ile.
Bana göre Jose´nin karakterinde ve egosunda Chelsea´den ayrılıp Inter´e gitmesinde büyük değişiklikler oldu. Eskiden çok mantıklı ve antipatik demeçler veren Jose artık boş konuşmaya başladı. Bunun sebebi bana göre kendisini daha büyük bir yerde hayal etmesi fakat futbolun zevksiz olduğu, rekabetin az olduğu bir lige gitmesiydi. Jose bana göre ilk gittiği gün de Inter´de kendisini gereksiz hissediyordu hala da gereksiz hissediyor. Rekabet adamıydı. başarıya aç takımları çalıştırmaktan haz alıyordu. ´´Seria A´yı kazanmak benim elde ettiğim en büyük başarı olur´´ gibi saçma demeçler verdi. Ya ruhunu kaybetti, ya da kendisi hakkında ciddi şüpheleri var. Bir insan yaşlandıkça daha iyi hoca mı olur yoksa istemediği yerde olunca aynı keyfi alamadığı için daha kötü mü olur? Bundan bana ne bilmiyorum fakat ben bu adamın Inter´de göz önünden uzak kaldığını düşünüyorum. Umarım kısa zamanda futbolun daha zevkli oynandığı bir ülkede ve Inter´den çok daha büyük bir kulüpte görebiliriz. Yoksa kendisi sıradan bir hoca olacak.
"en üst düzey yıldızlara, en iyi stadyuma, en iyi tesislere, en iyi taraftara, en güzel projelere ve daha nice en iyi şeye sahip olabilirsiniz ama sahada kazanamazsanız, tüm bunları kimse hatırlamaz" diyen teknik adam.