savunması vasata aday, şutu iyi, saha görüşü çok iyi, liderlik vasıfları gelişmiş, beyaz ama atletik (bkz: brent barry), genç point guard. lakers taraftarlarının(*) andrew bynum'la birlikte gelecekteki en büyük umududur kendisi.
edit: kendisinin soyadı birçok yerde "farmer" (*) olarak yanlış yazılır.
new jersey nets'e transfer olan atletik point guard. los angeles lakers tarafından draft edildiği zaman beklentilerin üzerine çıkıp herkesi şaşırtmıştı, ama son iki yıldır gerçekten çok etkisiz bir oyuncu rolünde. tabii ki lakers gibi iyi bir takımda oynamasından dolayı süreleri yeterli değildi. şimdi ise çok daha fazla süre bulabileceği bir takıma geldi.
bir sezon daha la lakers da koltuk doldurup kurumaktansa bişeyleri değiştirebileceği nj nets e geçerek hem nets için hem de kendisi için en iyisini yapmış oyuncu. daha ilk maçında pistons a karşı kenardan gelip 22 dakika süre aldı, içerden 2-6, dışardan 2-4 le oynadı. 4 asisti 2 de top çalması var.
çok kaliteli bir oyuncudur. efes bu kadroyla final four görecektir. hatta final dahi olabilir. bu kadar gaza gelmişken söyliyim bari şampiyon dahi olabilir.
Geçen yıl kimi maçlarda küfrettirse de genel itibariyle "ne adam lan!" diye sevdiğimiz oyuncudur. L.A Lakers'a minimum yıllık ücretle geri dönmesi ise Avrupa Basketbolunu sevmediğinin, sevemediğinin göstergesidir. Liderlik mi üzerine yük bindirmiştir yoksa disiplin mi bilemem. Yolu açık olsun.
los angeles lakers'a minimum ücrete dönmesi (avrupa'da aldığı paranın yaklaşık 1/6'sına) los angeles doğumlu olmasıdır. los angeles ve new york doğumlu sporcularda böyle bir özellik/hastalık var. bu iki kenti dünyanın en iyisi bellemişler ve uzun süre ayrı kalmak istemiyorlar. sadece tel-aviv, istanbul ya da avrupa değil; miami, boston gibi bir sürü büyük kenti de pek sevmezler.
miami'nin "the poor la" olarak anıldığı memleketten bahsediyoruz, böyle bir kafa yapıları var.