bir yaş günü hediyesi olarak annemden gelmişti martı kitabı. sekiz ya da dokuz yaşlarındaydım. okumayı onunla sevmeye başladığımı hatırlıyorum. geçen aylarda bir kitapçıda elime geçti. onüç yıl falan geçmiş aradan. hala dün gibi aklımda. başarmak için ne yaptığını iyi bilmek gerekir, diyordu. zaten kendisi de sınırları belli zavallı bir martı değildi, sıradışı bir kuştu...yeni yaşımda kendime hediye ettim onu.
cocuklar icin onerilse de cok guzel bir kitaptir. etkileyici bir uslup, cocuklarin anlayamayacagi bir derinlik. sonradan insan eline gecirip de, bir cirpida okuyuverince saplaniyor kayaliklara, maviliklere.
sokakta bulup okudum bu kitabı henüz 9 veya 10 yaşındaydım, kapımın önünde kaldırımdaydı, o zamanlar değişik yorumlamıştım, hafızam da hala izleri var en kısa zaman da tekrar edinip okuyacağım bakalım 10 yaş ile 23 yaş arasındaki yorum farkım ne olacak.
richarda bach 'ın tutan tek kitabıdır. diğer kitaplarından hiçbiri bu kadar populer olmamıştır. bir ara martıların bizi anlamayı başardıklarını sancak kadar etkilemiştir beni ayrıca.
"martı" kahramanı bir martı olan johnatten livingston'ın, bize farklı olmaya çabalamak, imkansız gibi görünenin üstüne gitmek, pes etmemek ve sonunda başarmak duygularını aşılayan çok değerli, sayfa sayısı bakımından ince, felsefi bir kitaptır. ayrıca kimi zaman çok iyi bir hediyedir.
yüksekten uçmak için yalnız kalma pahasına sürüsünden ayrılan jonathan kendi gibi martılarında olduğunu görür ve hiç bitmeyen öğrenme keşfetme ve özgürlük isteğiyle daha da yükseklere daha da özgürlüğe uçar. mutlaka okunması gereken kitaplar listesinde ilk tavsiyeler arasındadır.
kitaptan;
''yaşamın anlamını, daha yüce bir amacını bulan ve ona ulaşmaya çabalayan bir martıdan daha sorumlu biri olabilir mi? binlerce yıldır balık kafaları kovalayıp durduk, ama şimdi bir yaşama nedenimiz var; öğrenmek, keşfetmek ve özgür olmak!''
''herşeyden önce şunu unutmayın ki'' dedi hüzünle,''bir martı sınırsız bir özgürlük kavramıdır. yüce martının bir görüntüsüdür. ve bir kanadından öbürüne, tüm bedeniniz düşüncenizin ta kendisinden başka bir şey değildir.''
'' bir kuşu özgür olduğuna inandırmak, neden dünyanın en zor işi? biraz çabalasalardı, kendi özgürlüklerini görürlerdi. neden böylesine güçlük çekiyoruz?''
''unutma ki bedenin düşündüğünden başka bir şey değildir''
sıradan bir roman değildir martı. toplumda birey arasındaki çatışmanın simgesel olarak dile getirilişidir. martı jonathan livingston, bir insanı simgeliyor gerçekte, yazgısını kendi eylemiyle çizmek isteyen "küçük insan"ı. bach, bu yapıtı için şöyle diyor: "bilinen anlamda yazınsal bir yapıt değildir martı. kullandığım sözcüklerin ötesindeki düşünceler, günlük yaşantımızın doğal birer parçası gibidir. bu yapıtımda ben, daha çok gelecekte ne yapmamız gerektiğini gün ışığına çıkarmak, böylece güç ama mutlu bir yaşam biçimi göstermek istedim."
özenli, pırıl pırıl, olağanüstü güzellikle bir türkçeyle dilimize kazandırdığımız bu roman, yalnız amerika'da üç yıl içinde 31 baskı yaparak 2 milyon satmıştır. *
hayatımda ilk defa gittiğim tiyatro oyunu. ortaokul yıllarında hoşlanılan kızın oynadığı ve sırf tiyatral bir insan olduğumuzu, sanatı ve sanatçıyı çok sevdiğimizi göstermek adına izleyici olarak dahil olduğumuz, martı jonathan denilen o ugubik adamı ise sille tokat dövmek istediğim oyundur. objektif bakıldığında özgürlüğü ve azmi anlatır ama ben subjektif bakıyorum hep; martıların çoğunun kafası ezilmeli. çünkü benim hoşlandığım martı kızın yanında zıplayıp duruyorlardı.
büyükler için yazılmış çocuk kitaplarından biridir. insanlara "azmeden duvarı bile deler" mantığı empoze edilmeye çalışılır. gaza gelmeye ihtiyacı olan, öss, kpss gibi bilimum seçme sınavlarına hazırlanan, bir şeyler için "aday" konumunda bulunan her insan evladına okutulan, tavsiye edilen baş yapıttır.
(bkz: jonathan livingstone)