istanbul nevizade caddesinin sonunda bulunmaktadır . sürekli nevizade de bulumama rağmen bikere girmedim , giremedim şu bara . genelde iyi grupların (ünlü/ünsüz) yer aldığı bardır .
sanatçının karınca gibi görüldüğü, sahneden çok uzak yerler için vip diyerek para aldıkları , ama nasıl bir vip burası itirazına "beğenmiyorsan biletini iade al çık" diyerek müşteri kovan , o küçücük barda çalışanların kendine güvenlerinin sonsuz tam olduğu yer
Taksim nevizadenin girişinin sol tarafında kalır.izleyicinin ayakta saatlerce beklediğir bir yerdir. Ayrıca kapılar sanatçının çıkmasına iki saat kala açılır, garsonlar psikolojik baskı yaparak ortada dolanır, gelenlerin bir şeyler içimesine teşvik eder. Ve dışarıya göre içtiğiniz şeyler pahalıdır. Sıcak, havasız, insanların balık istifi gibi olduğu berbat ötesi bir yerdir.
istanbul'da keyifle dinlenen, gerçek anlamda sanatçıların sahne aldığı barların başında gelir.
gel gelelim konserler, sanatçılar çok iyidir, hadi verilen para da fena değil de, o mekan nedir öyle ya?
temizlik desen yok, göt kadar yerde dünya kadar insan. sıcaktan bayılıp düşmemek elde değil.
içecek servisi hak getirsin. garson kardeşler zahmet edip gelecek sipariş alacak bir de onu getirecek zor mesele.
daha büyük bir mekanda, daha iyi bir havalandırma ile, oturma düzenine geçilse tadından yenmez.
duysunlar sesimi, bir daha gelmeyeceğim bak, bu son!
ankara-telwe bile taksim jolly joker'den iyi bir mekan düşünün artık.
gençken tozunu attırdığımız mekanlardan. şimdilerde evde oturup dizi izleme modundayız. güzel mekandır. denildiği gibi dar, bunaltıcı , tıkış tıkış olur. ama dinlenilen sanaçtı bütün her şeyi görmezden gelmenizi sağlar.
güzel güzel grupları salak salak günlere alan işletme. "salı günü konser mi olur la?" diye düşünürsün küt diye karşına Leyla The Band konseri getirir. *
2006 senesinde antalya'da keşfettiğim bir pub'tır. ama tam bir ingiliz pub'ıdır. onu gördükten sonra aynı konsepti ankara'ya icra etmeye çalıştım ama param ve zamanım yetmedi adamlar zincir oldu.