bir sanat filmi tadı bırakan çizgi roman uyarlaması.
filmdeki renkler ve oyunculuk gerçekten çok başarılı.
filmde joker'in insani tarafı anlatılmaya çalışılmış ve gayet de başarılı olunmuş.
fakat halkın galeyana gelip joker'i kahraman ilan etmesi ve isyan başlatması biraz yüzeysel geçilmiş gibi geldi bana.
v for vendetta tarzı altı daha da doldurulan gerekçeler olabilirdi diye düşünüyorum.
--spoiler--
filmin sonunda batman'in anne-babasının cinayet sahnesi ise hoş bir sürpriz oldu.
batman funları bilir 1989 yapımı batman filminde de vardır böyle bir sahne. fakat orada katil joker çıkar.
--spoiler--
sonuç olarak farklı ve güzel bir film, izlenir. ama heath ledger'ın joker'i daha bi jokerdi sanki. *
Vasat. Imdb puanı şişik ayni puandaki filmlere haksızlık olmuş. Filmin geneli sıkıcı. deli bir adamin film boyunca yaptığı anlamsiz, keyif vermeyen, komik olmayan delice hareketlerini izliyoruz. filmin sonu biraz iyi sistem ve toplum eleştiriliyor haklı bir biçimde oda bence filmi kurtarmaya yetmez. Ben sadece 10 üzerinden 5 veririm.
--spoiler--
Hepimiz sistemin parçasıyız.Bize dayatılan hayatı yaşıyoruz.Medeni değiliz ve empati kurmuyoruz.Uslu çocuklar gibi sisteme göre ağlayıp gülüyoruz.
--spoiler--
Başrol oyuncusunun çok başarılı olduğu,düşle gerçek arasında sıkışan Arthur’un dramatik hikayesi.Maskeli hayatlara hodri meydan diyen joker.Joaquin Phoenix Oscar alırsa şaşmam.
Bildiğimiz üzere Joker 2019 senesinde yayınlanıp bir devrim niteliği yarattı. Çabuk popüler olmasından ben de rahatsız olduğum için bir süre izlemedim ancak sonunda izlemeye karar verdim ve iki kez izledim. Kısa bir şekilde kendi gözlerimlerimi ve filmdeki ince mesajları sizinle paylaşmak istiyorum. Aslında oturup incelesek çok fazla mesaj çıkar ama ben eleştirmen değilim ancak bu konuda birazcık bilgi sahibiyim.
Öncelikle Joker filmde bir birey değil. Halkı temsil ediyor bu yüzden zaten sokaklar Jokerlerle dolu. O ezilen halkın sadece bir üyesi ve onların adına konuşuyor. Joker bir kişi değil, bir halk hareketi. Ezilen bir halk. Üstelik bu halk Jokerin babasına da ilettiği gibi para veya mal mülk istemiyor. Sadece biraz sevgi ve saygı istiyor. Ancak onun babası Wayne ki kendisi de üst tabakayı temsil ediyor tam olarak üst kısmın düşüncelerimi televizyonda iletiyor. Onlara göre halk onlar gibi olmaya çalışan ama olamayınca onları öldürmek isteyen bir kitle.
Örneğin şu opera binasındaki müzik gösterisinde dışarda kıyamet koparken içeride sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi oturan üst kesim var. Ki bunu Jokerde katıldığı programda söylüyor. Sizler benim gibi biri olmanın nasıl biri olduğunu bilemezsiniz ve bunu umursamıyorsunuz benzeri bir şey söylüyor. Tam olarak operada olan şey, halkın sesine sağır, eylemlerine sağır bir üst kesim.
Aslında başlamam gereken yerden başlamadım. Neyse şunu söyleyeyim film fark ettiyseniz genelde karanlık bir ortamda geçmesine rağmen sadece 2 yerde ışık var. Birincisi Jokerin işi terk ettiği zaman. Orada ışık var çünkü hayatında ilk defa bir doğru bir karar veriyor ve olduğu şeye dönüşmeye karar veriyor. Gerçekliğe yüzünü dönüyor Joker. Diğer kısmı hatırlamıyorum ancak orada da yine bir aydınlanma kısmı vardı.
Gelelim Jokerin gülüşüne. Joker hiç mutlu olmamasına rağmen sürekli gülmesi aslında şunu temsil ediyor. Böyle hastalıklı bir sistemde kahkaha ile gelebilmek için beyninde hasar olmalı çünkü bu sistem insanın özgür ruhunu prangalayan, onu ezen, dışlayan, çiğneyen ve üzerine tükürüp geçen bir sistem.
Joker çıktığı programda adamı istediğinize iyi ve kötü diyorsunuz gibisinden bir şey diyor. Bakın o kadar haklı ki o ölen üç insanı namuslu ve eğitimli tanımlıyorlardı hatırlıyor musunuz? O namussuz alçakları sırf kendilerinden diye böyle tanımlıyorlardı. işte üst kısım her zaman kendi pisliğinin bile üstüne bir hav tüyü koyarak onu süslüyor.
Ayrıca katıldığı programda Jokeri bir akım başlatmakla suçlayan adamın aslında üst kesimin körlüğünün ve aptallığının en zirve yeri. Sanıyorlarki bütün bu büyük rahatsızlık joker sayesinde oluştu. Kendilerinin onlarca yılda biriktirdiği pisliği de toplumun alt kesiminden birinin üstüne hemen yıkmaya çalışıyor üst kesim.
Tanım : 2019 senesinde çıkan bir psikoloji ve dram filmi.
Jooquin Phoenix güzel oynamış, vermiş kendini karaktere ama çokta içim almadı.
Öncelikle şunu sormak isterdim herkese. Bu filmin adı "Joker" değil de "Bir adamın delirişi" olsaydı bu kadar ilgi çeker miydi, Bu kadar popüler olur muydu? Madem DC evreninden bir hikaye alarak dramatize edilecek o zaman o karaktere daha çok saygı duyulması gerektiğini düşünüyorum. Film sanki Joker'i mitolojik bir karakter gibi anlatıp hikayenin aslı gerçekte bu işte demeye çalışıyor. Ama Joker'e acımamızı ister gibi yapıyor bunu.
Bir insanın yavaş yavaş delirişi daha önce film olarak yapıldı ve bence "Shinning" de ortaya koyduğu performansla Jack Nicholson tahtında oturmaya devam ediyor.
Joachim Phoenix'in oyuncuğuluğuna diyecek bir şey yok beki ama filmin hikayesi, senaryosu ona eşlik etmiyor, onun düzeyine gelemiyor. Bu da filmi kanımca güdük kılıyor.
Bir yazar daha değinmiş; Kemal Sunal'ın gülen adam filmine gönderme varmış gibi. Yönetmen de senaristin de aynı kişi, ama Todd Phillips'in seyrettiğini sanmıyorum. Todd Phillips demişken de... Hangover serisi, Due Date ve sessiz film partilerinin favorisi "Afili Aynasızlar" gibi ağırlıklı olarak komedi türüne yatkın birine bu filmin yönetmenliğinin verilmesi anlamsız olmuş. Ama karanlık yönü abğır basan yönetmenlerle çok daha iyi olurdu bence.
Bence seyirciyi aldatan iki nokta var. ilki Joaquin Phoenix'in oyunculuğu. Kalibreyi öyle yukarılarda tutmuş ki bu filme kusur bulmak üzereyken sanki ondan utanıyoruz. Joaquin bir köşeden avaz avaz bağırıyor sanki "Hey adamım, nasıl oynadım ama... Biraz da bunu düşün"
Öte yandan filmin PR çalışması da bizi yönlendiriyor. Filme girmeden önce çok yüksek imdb puanına bakıyoruz ve "bu kadar iyi puanı olan filme ben mi kötü diyeceğim" diye geçiriyoruz içimizden. Sonra yazılı ve görsel medyada çıkan olağandışı övgüler var. Bu da bizi yönlendiriyor. Yok New York Times eleştirmeni, yok bilmem kim habire bizi gazlıyor. Sonra filme koyulan 18 yaş sınırı. Sizin için bir anlamı var mıydı? Kabul edelim ağır tahrik bu? 18 yaşının üstündekilere hitap edebilecek ne vardı filmde? Joaquin Phoenix filmde annesini boğarak öldürüyor ? Eeee.. Bunun aynısını Gladyatör'de de yaptı. Bu arada kendi ebeveynlerini sürekli öldüren karakterleri canlandırması da ilginç. Filmde anne dahil öldüğüne bizzat şahit olduğumuz 6 kişi var. Eeeee.. Gladyatör ? Bu bir pazarlama numarası bence...
Sonra... Madem sen Joker'in hikayesini kullanacaksın, madem ortam Gotham olacak ve yan karakterlerden bazıları Wayne ailesi, Alfred falan olacak o zaman bu hikayeye daha sadık kalınmalıydı. O da şu ki, Joker deli'den ziyade anarşist bir karakter. Sosyopat bir adam o. Burada neredeyse ağlasın diye omzumuzu verecektik. Bağımsız olarak çekilse hiçbir sözüm yok ama bu kadar çarpıtmaya da gerek yoktu.
Joaquin gerçek hayatta 45 yaşında. Filmde de aşağı yukarı bu yaşta. Bruce Wayne ise 10 yaşında ya var ya yok. Diyelim ki Bruce 25 yaşında Batman oldu. Bu durumda Joker 60 yaşında olacak. Ne zaman yapacak onca kötülüğü, ne ara Batman ile ölesiye düşman olacaklar. Hikayeden bir karakter alıyorsanız öncesi ve sonrası için seyircinin kafa patlatacağını ve filme olan motivasyonlarnı düşüreceğini de hesaplamalıydılar.
Tamam anladık... Bunu farklı ve tamamen bağımsız bir yapım olarak görmek lazım. Ama o zaman Joker'i, Batman'i kullanmasalardı. Hem Joker ismini seçerek bizi buna onlar itmiyor mu?
Filmi beğenenlere ve görüşlerine de saygı duyuyorum ama bu filmden önce benzerlerini seyrettiklerini sanmıyorum. Bir Shinning (Jack Nicholson), Taxi Driver (Robert De Niro) Guguk Kuşu (Yine Jack Nicholson), Zindan Adası (Di Caprio) ve daha gider.
Bir filmi benim için değerli kılan birden fazla seyretme isteği uyandırmasıdır. Örneğin Platoon - Müfreze (1986) filmini 23 defa falan seyrettim sanırım. Crash - Çarpışma'yı (2004) izlerken küçük kızın vurulduğu sahnede her seyredişimde gözlerim dolar, Dances With the wolves - Kurtlarla Dans (1990) sonunda Rüzgar Saçlı Kevin Costner'a tiradını haykırırken de olduğu gibi...
Bu filmin tek ve çok büyük bir cephanesi var. O da Joaquin'in oyunculuğu. Kısa ama çok etkileyici bir rolle ellerini öpesim gelen Robert De Niro da için aynı şey geçerli. Ama bu da bana bu filmi tekrar tekrar seyretme isteği uyandırmıyor.
***spoiler içermez***
Dc, Marvel filmlerinden alışık olduğumuz insanüstü yetenekleri olan kahramanlardan farklı olarak bize; aksine güçsüz, zayıf ve kaosla ortaya çıkan bir kahraman izletiyor.
Üstelik bu kahraman başka bir galaksiden de gelmiyordu. Sanki içimizden birini izliyor gibiydik. Joker sadece bir birey değil, sokaklardaki joker maskelerinden de anlaşılacağı gibi, halkı temsil ediyordu. O bir seri katildi fakat kahramandı da? izleyici, kötü karaktere hak vermiş hatta bazılarımıza göre bu suçları haklı sebeplerle işlemiş ve dahi seyrederken kendinden izler bulmuştu.
Bu sayede bir kötü karakterin de aslında iyi olarak anlatılabildiğini gördük. Bakın bu sinema evreni çok tehlikeli bir şey.*
(resim:#1)
Ve son olarak;
Bu filmde bana eşlik eden o yüce gönüllü insana buradan teşekkür ediyor ve şükranlarımı sunuyorum.* öptüm.
Gündemden düştükten sonra izleyeceğim, şu sıralar aşırı derecede abartıldığını düşündüğüm filmdir. Her yerde şu amcık gibi gülen boyalı suratı, sikimsonik sözlerden ibaret olan replikleri gördükçe iyice soğuyorum. Hele şeyma nafakabaşının filmi değerlendirdiği videoyu gördükten sonra hep soğudum.
Keşke batmandaki abi canlandırsaydı bu filmde de. Niye sevdiğimiz kahramanları canlandıran oyuncuları değiştiriyorlar lan? Mesela spider manı canlandıran ilk 3 serideki çocuk çok iyiydi. Şimdi koymuşlar liselinin birini kimse siklemiyor bile spidermanı. Neyse özetle film illa ki güzeldir ama bu kadar abartıya gerek yok diye düşünüyorum.
Hazır ortalık durulmuş, joker filmi de türkiye'de vizyonunun son günlerine girerken, ben de bir şeyler yazmak istedim. film, sanıyorum ki bu batman filmlerinin bir spin-off'u. Diğer filmleri izlemedim ama joker'i az çok tanıyorum, giflerine bayılırdım zamanında.
'Bir film ne anlatmak istiyorsa, onunla başlamalı' diyor pek sevgili sinema kuramcıları. hak vermemek imkansız, bir filmin en önemli planı, ilk planıdır. elleri ağzında, yüzüne şekil vermeye çalışırken görüyoruz joker'i ilk sahnede. Ki, filmin sonlarına doğru da, hemen hemen aynı yere bağlıyor olayı. Bu gibi küçük onca detay var, filmi güzel yapan şeylerden bir tanesi bence kesinlikle bu.
Sanat yönetimi, sinematografi, oyunculuklar falan filan kusursuz. Kesinlikle akademi ödülleri'nde 'en iyi erkek oyuncu' ödülü joaquin beye gidecek, not edelim.
Gözüme de batan bir kaç kısım yok değil. her şeyi çok çabuk tüketiyor film. güzel başlıyor, hızlıca ilerliyor. Joker'in adım adım joker oluşunu izliyoruz ve bunu 2 saatte vermek zorunda, farkındayım. Ama es geçilmiş kısımlar 'bence' epeyce fazlaydı.
kendisinin hayal dünyasını izliyoruz neredeyse filmin epey büyük bir bölümünde. bunu bize gösterip 'joker' ile bağ kurmamizi amacladiklari belli olduğu gibi, yer yer bunun da içine etmiş romantik amerikalılar. fazla dram var filmde. Bence dengeyi kurmak lazımdı.
film, finali epey hızlı yaptı. ne olup bittiğini anlamadan olaylar gelişti ve bizim eleman bir halk kahramanı oldu. bütün milleti gazlamak, harekete geçirmek için biraz daha fazla olaya ihtiyacımız yok muydu eeeyyyy dc? Kolaya kaçılmış gibi geldi bana. ayrıca, bize hissettirmemeye çalıştıkları bir çok sahnenin de elemanın hayali olduğunu sezdim nedense.
Neyse, güzel film. gidip bir kaç keyifli vakit geçirmek, sinema'da 'sinema' için yapılmış bir film izlemek isteyenler için ideal.